Bir çiçekte kayboldum!

Feyza Nur YILMAZ

 

Pencerelerden ruhumu kaçırdığım bir andı... Çok uzaklara gittim yine... Gönlüm nereyi arzu ederse, orada olmak ne büyük bir saâdetti.

Sevdiklerimle görüştüm, tek tek... Sarıldım, öptüm, hasret giderdim. Özlediğim yerlere gittim. Sakin ve huzurlu olan neresi varsa uğradım. Denizleri izledim, kuşların kanat çırpışlarını duydum, bir çiçeğin içinde kayboldum, kainatın melodisinde dans ettim. Sonra yine bir kelebeğe dönüşüverdim. Dönüş vakti geldi demek. Bir günlük saltanatın sonu işte. Vedalaşmalar hep ağır geldi yüreğime, oysa alışmam lazımdı gidişlere. Güzel olan ne varsa geride bırakıp, pencerelerimi kapatma vaktiydi. Hayalden çıkıp, gerçeğe dönme zilleri çalıyordu gökyüzünde. Az önce yıldızlar elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakındı, şimdi sadece bana göz kırpışalrını gördüğüme göre seyahat bitti demektir.

Geride hayallerle de olsa giderilmeye çalışılan özlemler kaldı. Vedalar her yerde vardı zaten ama alışmak gerekirken, her seferinde daha çok acı verir oldu yüreğime. Okuldayken yaz tatillerini iple çekerdim. Sakın okul bitsin diye olduğunu sanmayın. Bütün aile beraber olacak yine diye kıpır kıpır olurdu içim. Sevdiğim herkes uzaklarda... İstanbul’da yalnızım, kalabalık içinde yalnız olanlardan. Yaz gelince amcamlar, anneannemler, teyzemler bize gelirdi. Her gün ne zaman geleceklerini sorardım, günleri saymaya başlardım aylar önce. Biraz güneş açsa, yaz geldi sanıp, şafağa kalan günlerin çabuk geçmesine dua ederdim. Yıldızlar tutardım gökyüzünden her özlediğim için. Hasret yıldızlarım vardı önce, sonra tüm gökyüzü hasret yıldızlarımla doldu. Artık kocaman bir gökyüzüm vardı. Beklerken günler asır gibi gelir de, beklenene kavuşunca niye yelkovanla akrep birbirini kovalardı ki hep? Dönüş yaklaştıkça gökyüzüme daha çok bakar olurdum... “ Yine bana kaldın bak! “ der gibi gelirdi hep.

Gidişler... Dönüşe yaklaşılan her gün daha da çekilmez olur, yaşadığım andan keyif almazdım. “ Gidecekler ve ben yine baharı bekleyeceğim. Yine pencere önlerinde bir günlük saltanatlarla kendimi avutmaya çalışacağım.... “

Ahh ayrılık... İnsan birilerine kavuşurken, birilerinden niye ayrılmak zorunda kalır? Yine kavuşacağını bilse de gözyaşları niye laf anlamaz?  Beraber yaşanan güzel güneler nasıl bu kadar acı verir, mâzide kalınca?

Vuslat için ayrılık lâzım. Sabrı öğrenmek için gün saymak lazım. Anları dolu dolu yaşamak için  tadı damağında kalacak bir zamanda yaşamalı. Niye ayrılık var ki? Ne olurdu sanki hep beraber olsak? Öyle kızardım ki, bu sorulara cevap bulamadığımda. Hala da cevap bulabilmiş değilim ya, neyse...

Acaba diyorum ayrılık olmasa, vuslat da olmazdı, diye mi var gidişler? Yoksa sabrı öğrenmek için gün mü saymak lazım ille de? Ya da insan yanındakinin mi kıymetini bilir daha çok, yoksa uzağındakinin mi? Sevilen uzakta olunca mı kıymeti anlaşılır? Ayrılık şarkıları, özlem türküleri yazılsın diye mi gider hep birileri? Kalan mı daha çok acı çeker, yoksa giden mi? Giden gittiği yerde rahatsa daha kolay alışır da, ya kalan? Boş kalan yeri kim doldurur?

Ayrılık da sevmenin bir parçası. Kızsam da, üzülsem de özlemek güzel şey. Gün saymak, güzel günelrin hayalini kurmak, gelenleri karşılamak... Ve en önemlisi de ayrılığı bilip, her anı unutulmayacak şekilde yaşamak. Evet, evet. Ayrılık olmasa, sonu düşünülmese nasıl kıymet bilinirdi ki? Belki de yanında olanların kıymetini bilmeyenler, kimseye veda cümeleleri kurmayanlardır. Her veda yeni başlangıçlarla yüklü... “Hoşçakal”ların içinde saklı “Yine gel, bekleyeceğim”ler... Kavuşmalara dua, gidişler.

Geçen sene yaz sonunda söylenmiş “ Hoşçakal “ larım var benim de. Bahar yine yüzünü gösteriyor işte. “ Yine gel “ lerim bu sene de kabul oldu binler şükür. Tatlı bir telaş başladı gökyüzümde. Yıldızlarım yaklaştı evimizin üzerine. Haykırmak geliyor içimden : “Sevdiklerim gelecek... ” diye.

Hep beklediğiniz biri olsun hayatta ve sizi bekleyen birileri. Çünkü; insan sadece o zaman anlıyor gerçekten sevildiğini ve sevdiğini...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.