Bin Aydan Hayırlı Gece: Kadir Gecesi

Kadri HAZAL

Değerli dostlar! Cenabı Hakkın geceler arasında en mukaddes tayin ettiği gece Kadir Gecesi’dir. Bu gece; İslam ve insanlık tarihi için en büyük ve en kapsamlı kitap olan ve Bediüzzaman’ın tabiriyle Zaman ihtiyarladıkça gençleşen Kur’an[1]-ı Azimüşşanın indirildiği veya indirilmeye başlandığı gecedir. Bu husus Kur’an-ı Kerim de şöyle ifade edilir: “Biz onu(Kur’an-ı) Kadir gecesinde indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece melekler ve ruh, Rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik (selam) doludur. ”[2]

Kadr kelimesi sözlükte “güç, hüküm, değer, şeref” gibi anlamlara gelir. Özellikle Kur’an-ın bu gecede indirilmesinin geceyi şereflendirdiğini ve kadrini yücelttiğini ifade etmek üzere ona bu isim verilmiştir. Bu sure inmeden önce gecenin böyle bir ismi yoktu. [3]

Kur’an’ın bu gecede inme hadisesi şöyle anlatılır: “Ayni’nin Buhari şerhinde ifade ettiğine göre, Kur’an bir bütün olarak Kadir gecesinde Levh-i Mahfuzdan dünya semasına indirilip Beyt-i İzzete kondu. Cebrail (a.s.) onu yazıcı meleklere yazdırdı. Daha sonra peygambere parçalar halinde indiriyordu. Başlangıcı ile sonu arası yirmi üç yıl oldu. ”[4] Kur’an-ın nazil olmasıyla ilgili şöyle bir görüşte mevcuttur: “Kur’an dünya semasına 20 veya 23 yahut 25. gün Kadir gecesinde inmiştir. Her gecede de, Allah’ın bir sene boyunca inmesini takdir ettiği miktar indirilmiştir. Sonra da parça parça bir sene zarfında Resulü Ekrem’e (a.s.m.) indirilmiştir. ”[5]

Kadir gecesinin ne zaman olduğu âlimler arasında çok tartışılmıştır. Ne zaman olduğu konusunda kırk farklı görüş aktarılmıştır. Bunların bir kısmı şöyledir: Abdullah bin Mesud’a göre yılın herhangi bir gecesinde olabilir. Âlimlerin ekserisi bu görüşe itiraz etmişlerdir. Şaban ayının 15. gecesi de denilmiştir. Ancak tefsircilerin çoğu bu görüşü kabul etmemişlerdir. Bu görüşler pek kabul görmemişlerdir. [6]

Âlimler arasında kabul gören ve hadis rivayetleriyle desteklenen görüşlerin bir kısmı da şöyledir: 1. Ramazan’ın ilk gecesidir. Bu görüş Ebu Rezin den nakledilir[7]. 2. Ramazan’ın yedinci, dokuzuncu veya yirminci günüdür. Ebu Davud et-Tayalisi bu konuda rivayette bulunmuştur. [8] 3. On dördüncü gecedir. İtkan adlı eserde o gece Kur’an-ın indiği gecedir kaydı vardır. 4. On yedinci gecedir. Bazıları bunun Bedir gecesi olduğunu, ertesi sabah Bedir zaferinin gerçekleştiğini, Allah Teâlâ’nın “ayrılık günü “ diye ifade ettiği günün bu olduğunu söylemişlerdir. 5. On dokuzuncu gece olduğu Ali (r.a.) ve İbni Mesud’ tan rivayet edilir. 6. Yirmi birinci gece olduğu rivayet edilir. Bu görüş Ebu Said El Hudri’nin naklettiği bir hadise dayanır. Buhari ve Müslim bu hadisi sahihlerinde aktarırlar. İmam Şafii bu hadis rivayetlerin en sahihidir, der. 7. Yirmi ikinci gecedir. İmam Şafii’nin 22. geceye de meylettiği aktarılmıştır. 8. Yirmi üçüncü gecedir. Müslim’in sahihinde Abdullah İbni Enis’ten bu konuda bir hadis aktarılıyor. 9. Yirmi dördüncü gece de olduğu konusunda Ebu Davud et-Tayalisi hadis rivayet etmiştir. 10. Yirmi beşinci gece olduğu hususunda da İbni Abbas’tan hadis rivayeti yapılmıştır. 11. Yirmi yedinci gece olduğu söylenmiştir. Nitekim İmam Müslim bununla ilgili Übey bin Kab’tan sahih hadis rivayetinde bulunmuştur. 12. Yirmi dokuzuncu gece olduğu da söylenmiştir. 13. Son gece olduğu da söylenmiştir.

Bu farklı rivayetlerin ve görüşlerin hepsinden İslam âlimleri şu sonucu çıkarmışlardır. Kadir gecesi her yıl farklı bir güne denk gelebilmektedir. İmam Şafii bu rivayetler konusunda derki: Soran kişi Peygamber’e (a.s.m.): Falanca gecede Kadir gecesini arayayım mı? Dediği zaman Hz. Peygamber cevap olarak evet demiştir.

Kadir gecesinin net olarak belirtilmemesinin hikmeti de şöyle izah edilmiştir. Allah Teâlâ ibadetlerde rızasını gizlemiştir ki bütün ibadetlere rağbet edilsin. İsyanlarda da gazabını gizlemiştir ki bütün günahlardan kaçınılsın. İnsanlar arasında dostlarını gizlemiştir ki bütün insanlara saygı gösterilsin. Dualar arasında kabul ettiği duayı gizlemiştir ki bütün dualar yapılsın. İsimler arasında İsmi A’zamı gizlemiştir ki bütün isimlere saygı gösterilsin. Namazlar arasında orta namazı gizlemiştir ki bütün namazlara dikkat edilsin. Tevbeler arasında kabul olanı gizlemiştir ki sorumlular çok tevbe etsinler. Canlılar arasında ölümü gizlemiştir ki mükellef ölümden korksun. İşte bu geceyi de aynı şekilde bütün Ramazan gecelerine saygı duyulsun diye gizlemiştir. Sanki Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ben sizin günahlara çok koşuşacağınızı biliyorum. Eğer Kadir gecesini tayin etmiş olsaydım, belki de arzularınız sizi bu gece isyana sürükler ve günaha dalarsınız. Binaenaleyh sizin o geceyi bilmenize rağmen günah işlemeniz, bilmeksizin günah işlemenizden daha ağırdır. Bu sebeple o geceyi sizden gizledim. [9]

Yukarda da aktardığımız gibi Kadir gecesinin Ramazanın kaçında olduğu tam belli değildir. Ancak 27. gece olduğu konusundaki görüşler daha kuvvetlidir. Bizde 27. gece ile ilgili aktarılan rivayetlerin bir kısmını aktarmakla yetineceğiz. Geniş bilgi isteyenler Elmalı, İbni Kesir ve Ali Arslan’ın tefsirine müracaat etmelidirler.

Übeyy bin Ka'b (r.a): Ona denildi ki: "İbn Mes'ûd: Bütün bir se­nenin gecelerini ihya eden Kadir gecesine rastlayabilir" diyor. Bunun üzerine şöyle de­di: "Kendinden başka hiçbir ilah olmayan Al­lah'a yemin ederim ki o, Ramazan ayının içindedir. " İnşaallah diyerek istisnasız ye­min etti ve dedi ki:— "Vallahi ben o geceyi biliyorum. O, Allah Resulünün bize ihyasını emrettiği yirmi yedinci gecedir ki belirtisi, o gecenin sabahında güneşin şuâsız bembeyaz doğmasıdır. " [Müslim, Ebu Davud ve Tirmizî. ] Diğer bir rivayet: "Peygamber (sav. ), bize şunu bildirmiş­tir: O (gece), sabahında güneşin şuâsız doğ­duğu gecedir. Saydık ve ezberledik. Vallahi İbn Mes'ûd da onun Ramazan'da ve yirmi ye­dinci gecede olduğunu da bilmiştir. Lâkin tembelleşir amel etmezsiniz diye size söyle­mek istememiştir. "[10] Mü'minler tarafından umumiyetle, benimsenen, Kadir Gecesi olarak kutlanan gece Ramazanın 27. gecesidir. Müslim'de Ubey İbnu Ka'b'dan gelen bir rivayette Resûlullah (a.s.m.) bu geceyi irşad buyurmuşlardır. Hz. Ömer (r.a.) bu hususta kuvvetli bir kanaate varmak arzusuyla Ashab'ı toplayıp fikirlerini alır. Hepsi de Ramazan'ın son onunda olduğunda icma ederler. Heyette bulunan İbnu Abbas (r.a.) söz alarak: "Ben Kadir gecesinin hangi gece olduğunu biliyorum" der. Hz. Ömer "Hangisi?" diye sorunca: "Son ondaki geçen veya kalan yedinci gece" der. Hz. Ömer (r.a.): "Bunu nereden bildin, delilin ne?" diye sorunca İbnu Abbas şu açıklamayı yapar:"- Allah yedi sema, yedi arz, yedi gün yarattı. Ay da yedi üzerine (yedişer günlük haftalar halinde) devam ediyor. İnsan da yediden yaratılmıştır, yediden yer yedi üzerine secde eder. Kâbe’yi tavaf yedidir, şeytana atılan taş da yedidir. " Hz. Ömer (r.a.) bu açıklama karşısında tatmin olur ve takdirlerini ifade eder. ”[11]

Hz. Muaviye (r.a.) şöyle demiştir: Peygamber(a.s.m.)den Kadir gecesi hakkında soruldu. Şöyle buyurdu: “O yirmi yedinci gecedir. ”[12] Ebu Zer’e Kadir gecesi ile ilgili sorulduğunda o şöyle demiştir: “Hz. Ömer, Huzeyfe ve Resulüllah’ın ashabının pek çoğunun şüphesi yoktur ki, o yirmi yedinci gecededir. ”(İbni Ebi Şeybe) İbni Abbas, İbni Ömer, İmam Ebu Hanife, Ahmed bin Hanbel gibi birçok âlim Kadir gecesini 27. gece olarak kabul etmişlerdir.

Bediüzzaman Said Nursi de şöyle demiştir: “Bir kısım müçtehitler, o geceye (27. gece) Leyle-i Kadr’i tahsis etmişler. Hakiki olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor, inşallah hakiki hükmünde kabule mazhar olur. ”[13]

Kur’an-ı Kerim ve hadisi şeriflerde Kadir gecesinin kudsiyet ve faziletiyle ilgili çok sayıda rivayet mevcuttur. Bunlardan bir kısmını aktarmakla yetineceğiz. Kur’an da Kadir gecesi ile ilgili müstakil bir sure mevcuttur. Bu surenin ismi de bu geceye izafeten Kadr Suresi diye adlandırılır. Surenin 3. ayetinde “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” denilir. Aklımıza neden bin ay süresi gelebilir. Bununla ilgili değişik rivayetler mevcuttur. Konu ile ilgili hadis rivayetleri şöyledir:

Ali bin Urve den nakledildi ki: “Bir gün Resulüllah (a.s.m.) İsrail oğullarından Allah’a seksen yıl ibadet edip bir göz açıp kapayacak süre isyan etmemiş olan dört kişiden bahsetti. Bunların Eyyup (a.s.), Zekeriya (a.s.), yaşlı adamın oğlu Hazkıyal (a.s.) ve Yuşa bin Nun (a.s.) olduğunu bildirdi. Resulüllah’ın ashabı buna hayran oldular da Cebrail (a.s.) gelip dedi ki: ‘senin ümmetin bu kişilerin seksen yıllık ibadetine hayran oldular ve onların biran bile Allah’a isyan etmediklerini hayretle dinlediler. Hâlbuki Allah Teâlâ ondan daha iyi bir şey indirdi. İşte o, dedi ve ‘Doğrusu Biz, onu Kadr gecesinde indirdik. Kadr gecesinin ne olduğunu bilir mi sin? Kadir gecesi; bin aydan daha hayırlıdır.’Ayetini okudu. Bu; senin ve ümmetinin hayran olduğunuz şeyden daha üstündür, dedi. Ali bin Urve der ki: Resulüllah(a.s.m.) ve beraberindeki insanlar bunun üzerine çok sevindiler. ”[14]

İbnü Münzir'in ve İbnü Ebi Hâtim'in ve "Sünen"de Beyhakî'nin Mücahid'den rivayet ettikleri vechile; Hz. Peygamber (sav. ) İsrailoğulları'ndan bir erin Allah yolunda bin ay silah giyinmiş olduğunu anlatmıştı. Müslümanlar buna şaştılar ve amelleri kendilerine pek küçük göründü. Allah Teâlâ da bu sureyi inzal buyurdu. ” İmam Malik’in "Muvatta"da naklettiğine göre Resulüllah’a ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Resulüllah kendi ümmet fertlerinin ömürlerini kısa sayarak başkalarının uzun ömürde yaptıkları amellere yetişememelerinden endişe etmişti. Allah Teâlâ da ona Kadir gecesini verdi ve onu diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı kıldı. Bu rivayetlere göre bin ayın tahsisi seksen küsur senenin bu ümmet içinde bir insan için çoğunluk itibariyle uzun bir ömür olmasına işaret demek olur. ”[15]

Bu gece manevi âlemde çok büyük hadiseler cereyan etmektedir. Ayetin ifadesiyle “Melekler ve Ruh, o gece Rablerinin izniyle her iş için iner de iner. Tan yeri ağarıncaya kadar o gecede selamet vardır. (Kadir Suresi:4-5)” Ruh ile kastedilenin Cebrail (a.s.m.) olduğu tefsirlerde zikredilmektedir.

İbni Abbas (r.a.) Kadir gecesi manevi âlemlerde yaşananlar ile ilgili şunları anlatmaktadır: “Kadir gecesi olduğu zaman, Allah (c. c. ) Cebrail’e (a.s.) yere inmesi için emir verdi. Cebrail yere indiği zaman Sidre-i Münteha melekleri onunla beraber inerler. Onların sayısı yetmiş bin melektir. Bunların ellerinde nurdan sancaklar da vardır. Hepsi yere indikten sonra; Cebrail kendi sancağını, diğer meleklerde kendi sancaklarını şu dört yere dikerler: Kâbe-i Muazzama’ya, Peygamber Efendimizin mübarek kabrine, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya, Tur-u Sina’daki mescide. Sancaklarını diktikten sonra; Cebrail diğer meleklere şu emri verir: ‘Çevreye dağılın. ’ Dağılırlar. Mümin erkeğin ve mümin kadının bulunduğu her eve, hücreye, odaya, gemiye girerler. Ancak bir evde: Köpek, domuz, şarap(alkollü içkiler), haram yoldan cünüp olan ve heykel var ise oraya girmezler. Oralarda tesbih, takdis, tehlil okurlar; Muhammed (a.s.m.) ümmetinin bağışlanmasını dilerler. Taa, tan yeri ağarıncaya kadar böyle devam ederler. Sonra Sema’ya dönerler. Sema’ya yükseldikleri zaman, dünya semasında duran melekler onları karşılar ve sorarlar: Nereden dönüyorsunuz? Şu cevabı verirler: Biz dünyada idik. Çünkü bu gece Muhammed (a.s.m.) ümmetinin Kadir gecesidir. Dünya semasında duran melekler tekrar sorarlar: Allah(c. c. ) onlara ve ihtiyaç duydukları şeylere karşı ne hüküm verdi? Cebrail (a.s.) şu cevabı verir: Allah (c. c. ) onların yararlı kimselerini bağışladı; yaramaz kimselerine de şefaatçi kıldı.”[16]

Abdulkadir Geylani gibi maneviyat ehli âlimler de bu gecede yaşananlarla ilgili şöyle demişlerdir: “Kadir gecesi yer parçalarından hemen her yerde bir melek; ya ayakta, ya secdede kadın ve erkek müminler için dua eder. Ancak şu yerlere melekler girmezler: Kilise, Nasara tapınağı, Mecusilerin tapınağı, put hane, pislik doldurulan yerler. Anlatıldığı üzere, bütün gece melekler; durmadan kadın ve erkek müminlere dua ederler. Cebrail’e (a.s.) gelince oda: Selam vermedik, el sıkışmadık hiçbir Müslüman bırakmaz. Rastladığı her birine şöyle der: Eğer taatta isen; Selam sana, iyilik sana taatın makbul olsun. Eğer masiyet (günah) işinde isen Allah seni bağışlasın. Eğer uykuda isen; selam sana, Allah’ın rızası sana, eğer kabirde isen, Selam sana, rahatlık sana, hoşluk sana.

Denilmiştir ki: Melekler taat ehli olanlara selam verirler; günahta olanlara selam vermezler. Bilhassa şu kimselere selam vermezler: Allahın kullarına zulmedenlere, haram yiyenler, akrabalık bağlarını koparanlar, kötülük için söz gezdirenler, yetim malı yiyenler. Bu anlatılan zümreden hiç birine melekler selam vermezler. ”[17]

Bu geceyi nasıl değerlendirmek gerektiği hususunda şunlar aktarılmıştır. Süfyan-ı Sevri’ye göre: “Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir. ”[18]

Kadir gecesinde Kur’an okumanın önemine dikkat çekenlerden biride Bediüzzaman Said Nursi’dir. Bediüzzaman’a göre “Haşhaş tohumunun kesreti(çokluğu) misali bu gecede her bir Kur’an harfine otuz bin sevap verilir. ”[19]

Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmemiz gerektiği hususunda Bediüzzaman’ın bir diğer tavsiyesi de şöyledir: “Fakat bu şuhûr-u selâse çok kıymettardır; leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. İnşaallah, Kur'ân'a ait mesâille iştigal, bir nevi mânevî mütefekkirane Kur'ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-i Kur'ân mânâları risalelerin istinsah ve mütalâalarında vardır itikadındayız. Zaten bu ciheti siz takdir etmişsiniz. ”[20]

Kadir gecesini elimizden geldiği kadar Kur’an, Cevşen, dua, istiğfar, zikir, salâvat ve namazla değerlendirelim. En azından Kadir gecesi ihtimali yüksek olan gecelerde namazlarımızı cemaatle kılalım. Çünkü bununla ilgili hadiste şöyle denilmiştir: “Her kim Kadir gecesi akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılarsa artık o kimse Kadir gecesinden payına düşeni almış olur. ”[21]

Said bin Müseyyeb şöyle der: “Kadir gecesinde yatsı namazında cemaatle hazır bulunan kimse o geceden payına düşeni almış olur. ”[22]

Hz. Aişe (r.a.) Resulüllah’ın (sav. ) şöyle buyurduğunu bildirmiştir: “Kim Kadir gecesini iki rekât namaz kılıp, Allah’tan bağışlanma dileyerek ihya ederse, Allah Teâlâ onu bağışlar. Allah’ın rahmetiyle dolup taşar. Cebrail kanatlarıyla onu mesheder. Cebrail’in kanadı ile meshettiği (dokunduğu) kimse de cennete girer. ”[23]

Evet değerli okuyucular Kadir gecesi ihtimali yüksek olan Ramazan ayının son gecelerini özellikle 27. gecesini değerlendirmeye gayret etmeliyiz ki bu gecenin kudsiyetinden faziletinden nasipdar olmuş olalım.

Kadir gecenizi tebrik eder, gecenin insanlık, İslam âlemi ve memleketimiz için barışa, kardeşliğe ve huzura vesile olmasını Cenabı Hak’tan dilerim. Allah’a emanet olun. Selam ve dua ile

 

 

[1] . Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2007, sh. 805

[2] . Kadir Suresi: 1-5

[3] . Hayreddin Karaman vd., Kur’an Yolu c. 5, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2008, sh. 97

[4] . M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili c. 10, Azim-Zaman, sh. 338

[5] . Ed- Dimaşki, Peygamber Külliyatı c. 2, Çev: Hüseyin Kaya, Ocak Yayıncılık, İstanbul 2003, sh. 236

[6] . Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 16/99-114 (Darülkitap.com)

[7] . İbn-i Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri c. 15, Çev: Bekir Karlığa- Bedreddin Çetiner, Çağrı Yayınları, İstanbul 2002, sh. 8544

[8] . İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/240-243 (Darülkitap.com)

[9] . İbn-i Kesir, sh. 8544-8552

[10] . Rudani, Cem’ul Fevaid c. 3, Çev: Naim Erdoğan, Ocak Yayıncılık, İstanbul 2005, sh. 340

[11] . İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte c. 1, Akçağ-Zaman, sh. 260

[12] . Ali Mansur Nasıf, Tac Tercemesi ve Şerhi c. 2, Çev: Abdülvehhab Öztürk, Kahraman Yayınları, İstanbul 2012, sh. 75

[13] . Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2007, sh. 795

[14] . İbn-i Kesir, c. 15, sh. 8540

[15] . M. H. Yazır, c. 9, sh. 341

[16] . Abdülkadir-i Geylani, Gunyet’ut-Talibin, Çev: Abdulkadir Akçiçek, Sağlam Kitabevi, İstanbul 1980, sh. 617

[17] . A. g. e, sh. 625

[18] . Ali Küçük, Besair-ül Kur’an, Hüner Yayınları (Darülkitap.com)

[19] . Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2007, sh. 555

[20] . Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2007, sh. 530

[21] . İmam Beyhaki, Fezail-i Evkat, Çev: Fikret Şen, Ravza Yayınları, İstanbul 2008, sh. 111

[22] . Kurtubi, c. 19, sh. 1243

[23] . İmam Gazali, Kalblerin Keşfi, Çev: Ömer Faruk Haznedaroğlu vd., Medine Yayıncılık, İstanbul t.y., sh. 527

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.