Ben sabır taşı mıyım? Evet!

Ali IRMAK

“Ben sabır taşı mıyım?” diye kendime sorduğum zaman bir eğitimci olarak “evet” cevabını vermek zorundayım. Bir eğitimcinin öğrenciye karşı sabır taşının çatlama lüksü yoktur. Bir öğretmenin sabrı kırk dakikalık ders saatine münhasır değildir. Edindiğim tecrübeler (hala çocuklardan yeni yeni şeyler öğreniyorum) öğrencilere karşı sabırlı olmak gerektiğini öğretti. “Bu kadar saygısızlığa, bu kadar başıbozukluğa da mı sabır göstermeliyiz?” diye aklımıza takılan soruya da ne yazık ki “Evet” cevabını vereceğim.

On yaşındaki bir çocuğa “yirmi yıl sonra kendini nerelerde görüyorsun?” diye sorsanız alacağınız cevaplar sizleri şaşırtmaya yeter de artar bile. Biri hayalinde bir şirket kurup başına geçmiş, kimi bir uçağın pilotu olmuş bulutların arasında dolaşıyor, bunu bir adım ileriye götürüp astronot olanlar bile var. Hatta dünyanın en iyi ressamları, müzisyenleri de bu çocukların arasında. On yaşında bu hayalleri kurabilen çocuklarımıza sonraları neler oluyor da bunlardan vazgeçiyorlar ve vazgeçiriyorlar?

Bu soruya birçok cevap verilebilir. Kimi eğitim sistemini, kimi aileleri, kimi öğretmenleri, kimi çevre şartlarını suçlar ve liste bu şekilde uzayıp gider. Ama biz eğitimciler olarak bu çocuklarımızın yirmi-otuz yıl sonrasını hatta bu dünyadan sonraki hayatlarını da düşünerek sabır göstermek zorundayız. O zaman sabır taşı bizler için asla çatlamayacak. Çocukların kurdukları hayallerin gerçekleşmesi hatırına onlara sabırlı olacağız. Zaman zaten geçiyor. İster istemez yirmi-otuz da olsa yıllar geliyor. Çocuklar büyüyor. Allah ömür verdiği takdirde bir gün mutlaka karşınıza çıkıyorlar. İşte o zaman gösterdiğiniz sabrın mükâfatını alıyorsunuz. Aileler de çocuklarına sabır göstermeli. Çünkü çocuklarıyla bir ömür geçirecek, öldükleri zaman arkalarında bir Fatiha okuyacak yine çocukları olacak.

Eğitim sabır işidir. Bir dantelin işlenmesi gibi işlenmeli. Bu da sabırla olur. Çocuklarına, onların eğitimlerine karşı “Ben sabırsızım!” diyenler şimdiki çocuklarımızın on beş-yirmi yıl sonralarını hayal etsinler. Çocuklarını düşünmüyorlarsa bari kendilerini düşünsünler. Şimdiki çocuklar bizim ihtiyarlığımızın yöneticileri, iş adamları, doktorları, öğretmenleri… Bir de arkamızdan dua edenleri. Kısacası ya çocuklarımıza sabredip onların kişilikli birer insan olarak yetişmelerine katkı saylayacağız ya da… Cümleyi tamamlamaya gerek yok. Zaten günlük hayatımızda oldukça çok örneği var.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.