Bediüzzaman'ın Veziri Zübeyir Gündüzalp Ağabey-8

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Üstadı Bediüzzaman Said Nursi (ra) bir gün Zübeyir Gündüzalp'e sordu:

"Zübeyir benden önce mi, yoksa sonra mı ölmek istersin?"

Üstadını canından daha çok seven Zübeyir Gündüzalp:

"Sizsiz bu dünyanın ne kıymeti var; sizden önce ölmek isterim Üstad'ım!" diye karşılık verince Üstad:

"Yaa kabre girip rahat etmek istiyorsun öyle mi? Benden sonra ölecek ve çok çile çekeceksin" demişti.

Zübeyir Gündüzalp; Nur hizmetinin nihai gayesi olan azami sıdk, azami ihlas, azami fedakarlık, azami dikkat ve azami tedbirde birinci olduğunu daima ispatlayan birinci Nur talebesidir.

Mustafa Sungur Ağabey'in anlatımına göre, "Zübeyir Ağabey üstad için bir noktayı istinattır. Bir kumandandır."

Afyon hapsinden sonra Zübeyir Abi tamamen üstadın yanında iman, Kur'an hizmetine başladığında
Üstad Mahmut Çalışkan'a şöyle anlatıyordu:

“Beni eskiden komünist ve masonlar mağlup edebilirdi. Zübeyir geldi artık kimse mağlup edemez!"

Bayram Yüksel Abi anlatıyor:

"Afyon Hapishanesi'ne girdiğimde 16 yaşımdaydım. Zübeyir Ağabeyin benim üzerimdeki tesiri çok fazladır. Risale-i Nur'un düsturları ve hizmet tarzı hakkında Zübeyir Ağabeyden çok istifade ettim."

Üst sağdan; Bayram Yüksel rh Halil Çalışkan rh Alt sağdan;Tahiri Mutlu rh Mustafa Sungur rh

Doktor Mehmed Akay anlatıyor:

Zübeyir Abi bir gün bana şöyle dedi.

"Dr. Akay, benim aklım bozulsa sana Risale-i Nur okuma desem, beni dinleme! Ben davanın hakkaniyetine gölge düşürecek bir hareket yaparsam; bana bir iğne yapın ahirete gönderin size hakkımı helal ediyorum!" (ZG s 314)

Dizdariye Mescidi'nde bir hacı amca vardı. Mescid imamına demiş ki; bütün masrafı bana ait kızımı Mehmed'e vermek istiyorum.

Gelip Zübeyir Abi'ye anlatınca, "kardeşim imtihandır. Kardeşim bu devirde kefeni boynunda İslam fedaisi olmak lazım! 30 yaşına kadar evlenmemeli" dedi. (ZG s, 312)

Kocamustafapaşa Tevruz Apartmanı son katında Tahir Abi imam ben müezzindim. Namazdan sonra Zübeyir abi, "tesbihatı getir kardeşim" dedi. "Bu tesbihatta 'ilahi' var mı kardeşim" dedi. Ben "İlahi salli vesellim ya Rabbi" şeklinde söylemiştim. Kardeşim ben ayniyatçıyım, Risale- i Nur'da ne varsa o! Sadırdan olmasın satırdan olsun" derdi. (ZG s 315)

Halil Uslu anlatıyor:

1967'de Abdülmecid Efendi'nin vefatı münasebetiyle Konya'ya gelen Zübeyir Abi çalışma hücremize giriverdi. Ders yaptıktan sonra çeşitli hatıralar anlattı ve üstattan şu sözleri aktardı.

"Risale-i Nur'un tek bir harfi bile değiştirilemez sadeleştirilemez! Çünkü o; hibe-i Rabbani, sünuhat-ı İlahi ve ilham-ı kalbidir." (ZG s 400)

Üstad, Mustafa Sungur Abdülmecid Nursi ve Halil Uslu rh aleyhim ecmain.

Kamil Yürür anlatıyor:

Anadolu'dan gelen esnafı genelde dersanede yatırmaz, otele gönderir parası yoksa otel parasını verirdi. (NBK s 350)

Mehmed E. Birinci anlatıyor:

Zübeyir Abi Risale-i Nur'u eline alır zar zor tutardı, o kadar takati yoktu.

"Kardeşim ben kitap elimdeyken öleyim. Kardeşim bari öyle öleyim derdi." (ZG 342)

Tahiri Ağabeyi İstanbul'a Zübeyir Abi Getirtti!

Eyüp Ekmekçi'den naklen Tahiri Mutlu anlatıyor:

"Kardeşim bütün sır Zübeyir Abi'dedir! Şimdi Zübeyir demek üstad demektir. 'Üstadımız vasiyetini yazarken neden Zübeyir Abi'nin ismini zikretmiyor? "Anladığım; Zübeyir Abi üstattan kalan hizmetin devamıdır. Sebebini Zübeyir Abi' ye sorduğumda; "Onu hizmetle tefsir ediyorum. Yani bu davaya; hizmet yapanlar varis olur, önemli olan hizmettir" dedi. (ZG s 354)

Eyüp Ekmekçi anlatıyor:

Zübeyir Abi; Ege seyahati/yazıcılık meselesi sonrası bana dedi ki:

"Kardeşim bütün mesele sadakattir. Asıl sadakat mürşidin vefatından sonra belli olur." (ZG s 319)

"Üstadım taşı sıksa iksir edeceğine inanmışım!' derdi. (ZG s 320)

E. Ekmekçi anlatmaya devam ediyor:

Zübeyir Abi; "Üstadımız derdi ki: Risale-i Nur serapa delil ve bürhandır. Muazzez üstadımız Nur'un erkanı ağabeylere: bana bir şey olsa, fikriyatım karışsa; kardeşim şimdiye kadar şöyle gittik fakat ben yanılmışım, bundan sonra şöyle gitsek desem..." der beklerdi.

Biz de umumiyetle, "Üstadım size hürmet eder elini öperiz fakat Risale-i Nur, serapa delil, bürhan ve Kur'anidir. Biz Risale-i Nur'dan ve dersimizden vazgeçmeyeceğiz" derdik derdi. Sungur Abi ve diğer abiler bu cevabı genellikle; Zübeyir Abi'nin verdiğini söylerlerdi." ZG s 359)

"Eğer Şah-ı Geylani ve İmam-ı Rabbani gibi zatlar gelseler ve "Said bu tarzda devam edersen, şu birkaç biçareden başka şakirdin olmayacak. Hem aç kalıp hapis yatacaksın. Fakat tarzını bir parça şöyle değiştirsen, memleket senin şakirdin olacak; başvekil, reis-i cumhur şakirt olup elini öpecek deseler; 'bu tarzımı bırakmayacağım diyeceğim' buyururdu derdi." (ZG s 320)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.