Bediüzzaman’a 'Her­kes se­ni in­kâr ede­cek' diyen talebesi

Ahmed Feyzi Kul ağabeyi vefat yıldönümünde rahmet dualarımızla anıyoruz...

Bugün Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin, “Risale-i Nur’un Manevi Avukatı” olarak taltif ettiği Ahmed Feyzi Kul ağabeyimizin 53. vefat yıldönümü. Merhum ağabeyimiz 17 Ekim 1972 tarihinde vefat etmişti; mezarı İzmir’in Selçuk ilçesinin Çamlık köyündedir. Rahmet dualarımızla anıyoruz...

Ömer Özcan’ın Ağabeyler Anlatıyor-1 kitabından naklen, 1948 Afyon hapishanesinde Ahmed Feyzi ağabeyin hatıralarından bir bölümünü Mustafa Sungur ağabeyin dilinden aktarıyoruz:

BA­NA MU­KA­BİL BİR RUH GÖ­RÜ­YOR­DUM, O DA SEN­SİN

Ah­met Fey­zi ağa­bey, De­niz­li (1943) ve Af­yon (1948) hap­si­ne gi­ren­ler­den…

Af­yon’da­ o şa­şa­a­lı müda­fa­a­sı se­be­biy­le, he­yet ka­ra­rıy­la, ve­sai­ye­yi o ye­ri­ne ge­ti­re­cek en­di­şe­siy­le 18 ay ağır ce­za­yı ona ver­di­ler.

Ah­met Fey­zi ağa­bey mah­ke­me­den son­ra üç-dört de­fa daha Üs­tad’ın ya­nı­na gel­miş­ti. İş­te son gel­di­ğin­de ben de Üs­tad’ımı­zın ya­nın­da idim.

Üs­tad’ımız: “Kar­de­şim! Ben 30 se­ne­dir Ege’ye ba­kı­yor­um, ba­na mu­ka­bil bir ruh gö­rü­yor­dum, o da sen­sin; hat­ta ben Ege Böl­ge­si’ne gi­de­cek­tim, sen var­sın di­ye git­me­dim” ma­na­sın­da ba­zı şey­ler söy­le­di.

1954 senesinde Ta­hi­ri, Zü­be­yir, Cey­lan, Bay­ram ile beraber Üs­tad’ın ya­nın­dayız.

Bir gün Üs­tad dedi ki: “Af­yon hap­sinde ta­le­be­le­rin ba­zı mü­na­ka­şa­la­rın­dan çok sı­kıl­dım, Ta­hi­ri ve Ah­met Fey­zi hiç sar­sıl­ma­dı­lar, hiç mü­na­ka­şa­ya gir­me­di­ler.

AH­MET FEY­Zİ AĞA­BEY HİÇ SAR­SIL­MA­DI, ÇOK SA­DIK­TI

Ah­met Fey­zi ağa­bey ‘Mâi­de­tü’l-Kur’an’ı ya­ni Kur’an’dan gay­bî işa­ret­le­ri yaz­dı, kendisi telif etti…

Ba­zı­ları­nın, “Sen bu­nu yaz­dın, onun yü­zün­den mah­ke­me uza­dı!” di­ye Ah­met Fey­zi ağa­be­ye kar­şı tavır­la­rı olun­ca Ah­met Fey­zi ağa­bey hiç sar­sıl­ma­dı, çok sa­dık­tı.

Hat­ta mah­ke­me­den son­ra da 101 sa­y­fa te­myi­ze mü­da­faa yaz­mış­tı. Me­se­la Cey­lan öy­le mü­da­fa­a­lar yaz­maz­dı, ha­zır müda­fa­a­lar­dan okur­du.

ŞA­ŞA­A­LI MÜ­DA­FA­A­SI, MAH­KE­ME SA­FA­HA­TI­NI BİR­DEN DE­ĞİŞ­Tİ­Rİ­VER­Dİ

Af­yon’da ilk mah­ke­me 17-18 Ha­zi­ran’da (1948) olu­yor. Bi­rin­ci mah­ke­me normal ge­çi­yor, ama ikin­ci gün öğ­le­ye ka­dar hâ­kim, ‘Mâi­de­tü’l-Kur’an’ se­be­biy­le sı­kış­tır­ma­ya baş­lı­yor; ‘Bas­tın mı? Da­ğıt­tın mı?’ di­ye. ‘Mâi­de­tü’l-Kur’an,’ ma­lum, Ah­met Fey­zi Ağa­be­yin ken­di te­li­fi. İşa­ret-i gay­bi­ye, ih­ba­rat-ı gay­bi­ye…

İş­te mah­ke­me­de çok sı­kın­tı­lı bir du­rum olu­yor. Hâ­kim de­vam­lı so­ru­yor, sı­kış­tı­rı­yor. O esn­ada Ah­met Fey­zi ağa­bey de re­vir­de. Bu­nu du­yun­ca iş­te bu mü­dafa­a­yı alıyor, ‘mah­ke­me da­ğıl­ma­dan gi­de­yim’ de­yip he­men mah­ke­me­ye gi­di­yor ve bu mü­da­fa­a­yı ib­raz edi­yor.

Hâ­kim­ler bu mü­da­fa­a­yı din­le­dik­ten son­ra ak­şa­mü­ze­ri bir­den mah­ke­me­nin sa­fa­ha­tı de­ği­şi­ve­ri­yor. Hâkimlerdeki o şid­det, o hid­det bir­den sö­nü­ve­ri­yor.

ÜS­TAD KOĞUŞUNDAN BÖY­LE BİR İŞA­RET YAP­TI BİZE

Af­yon Ce­za­e­vi’nde biz te­myiz lâ­yi­ha­sı­nı ya­zı­yo­ruz. Ben te­mi­ze çe­ki­yo­rum, Zü­beyir ağa­bey de di­lek­çe ha­li­ne ge­ti­ri­yor. 101 sa­y­fa ol­du...

Bir gün Üs­tad’ımız eli­ni çı­kar­dı, ko­ğuş­tan böy­le böy­le işa­ret yap­tı. (Sun­gur Ağa­bey ha­va­da ya­zı yaz­ma işa­re­ti yap­tı. Ö. Özcan) Ben de Ah­met Fey­zi ağa­be­ye: “Üs­tad böy­le böy­le işa­ret yap­tı” de­dim. Ah­met Fey­zi ağa­bey de: “İş­te Üs­tad de­vam edin di­yor ca­nım” de­di.

ÜSTAD’TAN HABER GELİNCE FEY­Zİ AĞA­BEY HER ŞE­Yİ BI­RA­KTI, YA­TA­ĞI­NI SERDİ...

Bir müd­det son­ra ikin­ci ko­ğuş­ta bu­lu­nan Zü­be­yir ağa­bey, Üs­tad’ın ya­nı­na gi­di­yor. Üs­tad so­ru­yor, “Ne ya­pı­yor­su­nuz?” di­yor. Zü­be­yir Ağa­bey, “Mü­da­faa ya­zı­yo­ruz Üs­tad’ım” de­yince Üs­tad yü­zü­nü bu­ruş­tu­ru­yor ve: “De­mek ki ben Zü­be­yir’i an­la­ya­ma­mı­şım, ben si­zi Ri­sa­le-i Nur ya­zı­yor zan­ne­di­yor­dum, de­mek ki siz mü­da­faa ya­zı­yor­du­nuz ora­da” di­yor.

Ahmed Fey­zi ağa­bey de durmadan mü­da­faa ya­zı­yor he­ye­can­la…

Ora­da ma­sa fi­lan yok, ran­za­lar da yok, na­maz kıl­dı­ğı­mız tah­ta var, on­da ya­zı­yor mü­da­fa­a­la­rı.

Zü­be­yir Ağa­bey, Üs­tad’ın ya­nın­dan gel­di­: “Fey­zi ağabey, sen be­ni al­dat­mış­sın” de­di. Üs­tad’ın ya­nın­dan gel­di­ği­ni gö­rü­yor ta­bi Fey­zi Ağa­bey.

Ahmet Fey­zi ağa­bey her şe­yi bı­ra­ktı, ya­ta­ğı­nı se­rdi ya­tı­yor...

HER­KES SE­Nİ İN­KÂR EDE­CEK, SEN DE ON­LA­RI TAS­DİK EDE­CEK­SİN, İL­LÂ BU AHMET FEY­Zİ…

Bir gün yat­tı, iki gün yat­tı…

Son­ra: “Üs­tad’ım! Her­kes se­ni in­kâr ede­cek, sen de on­la­rı tas­dik ede­cek­sin, il­lâ bu Ah­med Fey­zi se­nin son me­mur-u Rab­ba­nî ol­du­ğu­nu dün­ya­ya du­yu­ra­cak” di­ye bir pu­su­la ya­zıp gönder­di Üs­tad’a.

Üs­tad, Ah­met Fey­zi ağa­be­yi ça­ğı­rı­yor. Üs­tad’ın oda­sı bü­yük, ber­ber ça­ğı­rı­yor, tı­raş ola­cak. Ah­met Fey­zi ağa­be­yi de: “Gel be­nim Mâi­de­tü’l-Kur’an sa­hi­bi ta­le­bem!” di­ye­rek ça­ğı­rı­yor.

Ah­met Fey­zi ağa­bey bize: “O za­man Üs­tad ba­şı­nı göğ­sü­me koy­du, öy­le tı­raş ol­du, bü­tün çı­ban­la­rım iyi­leş­ti” de­miş­ti. Üs­tad gön­lü­nü al­mış olu­yor...

Üs­tad ken­di­si­ne ‘Ri­sa­le-i Nur’un ma­ne­vî avu­ka­tı’ der­di.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Bediüzzaman Haberleri