Bediüzzaman: 31 Mart hâdisesine sebebiyet veren yedi mesele

Hakkın hatırını kırmayacağım! Hakikatı söyleyeceğim! Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağ olsun!...

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

Hakkın hatırını kırmayacağım! Hakikatı söyleyeceğim! Zîrâ hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez! Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağ olsun!...

Şöyle ki: 31 Mart hâdisesi denilen o sâika ve müdhiş fırtına, esbab-ı adîde tahtında öyle bir isti'dad-ı tabiîyi müheyya etmişti ki; neticesi herc ü merc olduğu halde, min-indillah ehl-i kıyamın lisanına daima mu'cizesini gösteren ism-i Şeriat geldi. O fırtınayı gayet hafif geçirdiğinden; Nisan'ın nısfından sonraki umum cerideleri indallah mahkûm ediyor. Zîrâ o hâdiseye sebebiyet veren yedi mes'ele ve onunla beraber yedi hal nazar-ı mütalaaya alınsa, hakikat tezahür eder. Onlar da bunlardır:

Birincisi: Yüzde doksan İttihad ve Terakki'nin tahakkümü aleyhinde bir hareket idi.

İkincisi: Fırkaların meydan-ı münakaşatı olan vükelayı tebdil idi.

Üçüncüsü: Sultan-ı mahlû'u (nüsha farkında: Sultan-ı mazlumû) sukut-u musammemden kurtarmaktı.

Dördüncüsü: Hissiyat-ı askeriyenin ve âdâb-ı dindaranelerinin muhalif telkinatın önüne sed çekmekti.

Beşincisi: Pekçok i'zâm edilen Hasan Fehmî Bey'in katilini meydana çıkarmaktı.

Altıncısı: Kadro haricine çıkanları ve alay zabitlerini mağdur etmemekti.

Yedincisi: Hürriyeti, sefahete şümulünü men'.. ve âdâb-ı şeriatla tahdid.. ve avamların siyaset-i şer'î bildikleri yalnız kısas ve kat'-ı yed haddini icra idi.

Fakat zemin bataklık ve dam ve plân serilmiş idi.. Ve en mukaddes olan itaât-ı askeri feda edildi.

Üss-ul-esas esbab: Fırkaların taraftarâne ve garazkârane münakaşatı ve ceridelerinin belağat yerine mübalağât ve yalan ve ifratperverane keşmekeşleri idi.

Bu metalib-i seb'ada nasıl ki elvân-ı seb'a çevrilse, yalnız beyaz görünür.. Bunda da yalnız ziya-yı Şeriat-ı beyza tecellî etti. Zîrâ fesadın önüne sed çekti. Hem de yedi mukaddeme düşünülse, her birinde Şeriatın ism-i mübarekinin mu'cizesini gösterir.

Elhasıl:

Sekiz-dokuz ayda ceridelerin neşriyat-ı müheyyicâneleriyle; ve fırkaların cem'iyetlere fedaî yazmakla; ve inkılabı vücûda getiren zevatın tahakkümatıyla; ve itaât-ı askeriyeye münafî olan hürriyet-i mutlaka efrada sirayetle; ve âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyler, bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla; ve itaât bozulduktan sonra müstebidler, mürteciler, dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan olanlar iyilik zannı ile o bataklık zeminde tohum ekmeğe başlamasıyla; ve devletin umum siyasâtı cahil efradın elinde kalmakla; ve bir milyona yakın fişenk havaya atmakla; ve dâhil ve hariç müddeîler parmak vurmakla ortalık anarşistlik haline girdiğinden, bu hâdisenin isti'dad-ı tabiîsi, herc ü merc ve müdahale-i ecnebî iken; -min-indillah- ism-i şeriat, o esbab-ı müteaddideden çıkan ervah-ı habîse ve münteşireyi yuvalarına irca' ile onüç asırdan sonra bir mu'cize daha gösterdi. Hem de geçen inkılab-ı azîmde ordu ve ülemanın sadası ki; "Meşrutiyet, şeriata müsteniddir" diye umum ehl-i İslâmın vicdanlarını manyetizmalandırdı. O inkılabların kaide-i tabiiyesini hark ile, Şeriatın tesir-i mu'cizanesini gösterdi. Ve daima da gösterecektir.

Bediüzzaman Haberleri