Ayasofya ne zaman özelleşecek?

Misafir Kalem

Şehir tiyatrolarının özelleştiriliyor oluşu, ülkemizdeki sanatın sığ ideolojik kalıpların tahakkümünden kurtuluşu anlamına geliyor.
Mutaassıp sanatın kimi temsilcileri, muhafazakârları eleştirme, hatta onlara hakaret etme aracı olarak gördükleri sahneyle, belediyeler ve devlet arasında koca koca hortumlar döşemişler yıllarca.
Bu hortumlar kesiliyor diye şimdi feryatları. Hani sanatçı bütün minnetlerden özgür olmalıydı? Sanatın bu özgür ruhunu kendi özel tiyatrolarında yıllardır yaşatan tiyatrocularımızı saygıyla anıyorum şimdi.

Üstelik hiçbir oyunda oynamadıkları halde yılda 18 maaş alan kelli felli adamları, sırf millete ağızlarına geleni söylesinler diye devlet neden beslesin?
Gitsinler, herkes gibi özgürce çalışsınlar, emeklerini kazansınlar. Milletin emeğinden geçinip, millete hakaretler savurmak, hiç de ahlaki değil çünkü.
Devlet işine geliyorsa, kendi şartlarına uyuyorsa elbette sanatı ve sanatçıyı destekler. Kimse sanatçı ayaklarıyla, aslında sadece haksız gelirlerini kurtarmak için, devlete ayar vermeye kalkmasın.

Öyle ya da böyle… Tiyatroların özelleştirilmesinin ciddi ciddi konuşulduğu günlerdeyiz. Ama Ayasofya Camii’nin özelleşmesinden hala kimse bahsetmiyor.
Elbette oldukça güzel gelişmeler var. Vakıflar Genel Müdürlüğü takviminde Ayasofya’nın Cami olarak adlandırılmış olması güzel bir gelişme.

En azından iktidarda bulunan zihniyet, Ayasofya meselesinin kafasında halletmiş durumda. İktidara göre de “Ayasofya bir müze değil, camidir” diye anlıyorum ben bu gelişmeyi.

Peki sapasağlam ayakta durduğu halde bir camiye giriş neden hâla paralı olur? Neden hâla Kültür Bakanlığı, Ayasofya Camii’ni “turistik ve ticari bir müessese olarak” yani “Ayasofya Müzesi” olarak anar?

İnanmazsanız, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın http://www.ayasofyamuzesi.gov.tr/ adlı sitesine bir bakınız ve bu siteyi dikkatle inceleyiniz.

Başarılı kimi icraatlarıyla gurur duyduğumuz Kültür ve Turizm Bakanlığımızın da Ayasofya’yı müze olarak değil, “cami” olarak tanımlaması en büyük arzumuz.

Üstelik Ayasofya Camii’nin bütün binaları da bir vakfiyedir aynı zamanda. Vakıflar da millete ait ve millete hizmet veren kurumlar olmak zorundadır.

Aslında bu mabette yıllardır duran iskeleler kaldırıldığında biz bu gelişmeyi Ayasofya’nın ibadete açılacağı müjdesi olarak algılamıştık.

Ayasofya’nın özelleşmesi derken, Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasından başka da bir şey kast etmiyoruz aslında.

Hükümetimizin Hıristiyan mezheplerin taşınmaz malları ve mabedleri konusundaki hassasiyeti de oldukça takdire şayan.

Osmanlı’nın dahi kilise olarak kalmasına müsaade ettiği ve Hıristiyanların özgürce ibadet etmelerini garantilediği mülkler, elbette ilgili cemaatlere geri verilmelidir. İslam’ın adalet anlayışına yakışan da budur.

Başbakanımızın pek çok konuşmasında delilleriyle dikkatini çektiği gibi ahıra, gazinoya, parti binasına dönüştürülmüş kimi camilerin yeniden ihya edilip Müslüman milletin hizmetine sunulması da ayrı bir zorunluluktur.

Milletin hizmetine sunulması gereken camilerin başında ise Ayasofya gelmektedir. Bu durumda elbette Hıristiyanların da bu camide ibadet edebilmelerinin makul bir yolu bulunacaktır.

Fâtih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethetmesinden itibaren 500 yıl boyunca câmi olarak hizmet vermiş Ayasofya fazla geç kalınmadan aslına döndürülmelidir artık.
Hükümetimizin bu konuda milletimizin yanında yer alacağından hiç şüphemiz yok. Twitter’ın onbinlerce #AyasofyaCamiOlsun tagını görmezden gelip, bu ifadeyi TT yapmaması da önemli değil.
Herkes kendi safını belirleyecek ve elbette herkes kendi görevini yapacak. Bizler de öyle.

Safların iyice belirginleştiği bu noktada, bilhassa Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan kesin bir açıklama bekliyor milletimiz.
Pek çok konuda, sadece adaleti ve hukuku gözeterek, cesur ve hakkaniyetli açıklamalar yapan Başbakanımızın tarihe geçecek Ayasofya Camii konuşmasını da sabırsızlıkla bekliyoruz.

Müjdeyi bekleyenler sadece bizler değiliz. Ayasofya Camii’nin bir fetih mührü olarak benimseyen Fâtih Sultan Mehmed Han da, Akşemseddin Hazretleri de bekliyor bu müjdeyi.

Milletimiz çok şükür ki artık uyanışa geçmiştir. Kalem, ilim, sanat ve irfan boyutlu yeni fetihlerin heyecanı yurdun dört bir yanını sarmıştır.

Bütün dünyada ve bölgesinde söz sahibi olan büyük Türkiye’yi inşa etmek adına herkes kendi kameti miktarınca seferber olmuş durumdadır.
Milletimiz, çetelerden, dış güçlerden, istibdatçılardan özgürleşmiş olan Büyük Türkiye’deki kendi camisinde özgürce ibadet etmeden, özgürlüğü tam hissedemeyecektir.
Çünkü bir tek ibadethanesi bile özgür olmayan bir ülke, tamamen özgür bir ülke değildir.

Bu nedenle Başbakanımızdan Ayasofya Camiini özgürleştirmelerini, onu müze tutsaklığından kurtarıp ibadete açmalarını talep ediyoruz. Özgürlüğün yolu budur! (OD)

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.