Askeri kamplar neden Vanlılar’a açılmıyor?

Eser KARAKAŞ

Bugün yazımda kullanacağım Vanlı kavramı çok özel bir Vanlı, depremden sonra çadırlarda yaşayan, eksi on beş derecede donmamak için çadırın içinde soba yakan, sobanın çadırı yaktığı için de çocuklarını kaybeden, çocukları yanan Vanlılar, o yüzden büyük harfle yazıyorum. 

İki gün önce bir çocuk daha donarak yandı Van’da; önümüz kış, geceleri eksi yirmi olacak, anlaşılan daha çok sayıda çocuk donacak ya da yanacak misak-ı milli sınırları dahilindeki bu şehrimizde.

Aralığın daha başındayız, çok soğuk kış geceleri için önümüzde en azından dört ay daha var; dört ay sürecek beyaz gecelerde daha çok sayıda çocuk ve yaşlı ya yanacak, ya donacak ya da zatürre, zatülcenp gibi hastalıklardan ölecekler.

Bu toplum bu haberleri ne kadar taşıyabilecek?

Kamusal vicdan daha kaç çocuğun yanmasına, donmasına izin verebilecek, bu sonuçlar toplum vicdanında kalıcı izler bırakacak mı?

Herkes için bir çözüm kısa vadede zor gibi ama herkes için bir çözüm yok ise dahi, en muhtaçlar için çözümler devreye sokulamaz mı?

Çok çocuklu ailelerden başlayarak Vanlı depremzedeler en azından Mayıs, Haziran aylarına kadar Akdeniz, Ege kıyılarındaki devlet kuruluşlarının kamplarına yerleştirilemez mi?

Bu kampların bahçelerine, kıyılarına çadırlar kurularak en azından eksi yirmi derecelerden korunamazlar mı?

Devlet kuruluşlarının bu yazlık kamplarının kapılarında sahtekarca eğitim kampı yazar; oysa herkes buraların, haklı olarak, bu kuruluşların çalışanlarının yazlık dinlenme yerleri olduğunu bilir.

TSK’nın elindeki yüz binlerce er ve erbaş bu yazlık kampların hemen, evet hemen, daha fazla çocuk donmadan, yanmadan Vanlıların sığınmasına tahsiste görevlendirilemez mi?

Yazımın başlığında örnek olarak askeriyenin iki ünlü tatil kampını örnek verdim ama bu örnekleri de boşuna vermedim.

Ergenekon, Balyoz gibi rezaletler nedeniyle askeriyenin güvenirliği her zaman olduğunun çok altına düştü, kamuoyu anketleri bunu gösteriyor.

Milli Savunma Bakanlığı’nın, Genelkurmay’ın eline bu sevimsiz durumu düzeltmek için, bu durumu düzeltir iken de büyük bir hizmet, bir insanlık hizmeti sunma olanağı geçti.

TSK’nın elindeki yazlık kamplara (eğitim tesisi mi dese idim?), Bodrum’dan, Antalya Karpuzkaldıran’dan başlayarak en muhtaç durumdaki Vanlıları yerleştirme fikri akla çok zor gelecek bir fikir midir?

Bu söylediğim sadece TSK için değil, tüm kamu kuruluşları için de geçerlidir.

Binlerce er, erbaş, general eşlerinin hizmetinde vatani görevlerini yapacaklarına askeri kamplarda, biraz da Vanlılara çadır kursunlar, karavana kaynatsınlar.

Yoksa cici bürokratlarımız, paşa eşleri “bu Vanlılar bizim yazlıkları kirletirler, bir daha gidemeyiz” filan mı demektedirler?

Hatta birileri, mesela komutanlarımız, anadilleri Türkçe olmayan bu Vanlıların Karpuzkaldıran ya da Bodrum askeri kamplarında Mayıs’a, Haziran’a kadar kalmalarında ulusal güvenlik endişesi mi görüyorlar?

Vanlıların o depremzede görüntüleri ve bilinmeyen dilleriyle turizmi olumsuz etkileyecekleri de düşünülüyor olabilir.

Eğer bu asgari insani hizmet yapılmaz, eğitim (!) tesislerine depremzedeler yerleştirilmezler ise TSK’nın Bodrum’daki, Antalya’daki yazlık kamplarına Van gecelerinde donan, yanarak ölen çocukların isimlerinin verilmesini talep eden yazılar yazacağım.

Kışlalara Mustafa Muğlalı, Kenan Evren isimlerini verenler bunu yaparlar mı acaba?

Star

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.