Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Muhammed (asm) Suresi 31-35. ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:
31-Celâlim hakkı için, içinizden cihâd edenleri ve sabredenleri belli edinceye ve haberlerinizi (sırlarınızı) ortaya çıkarıncaya kadar, sizi imtihân edeceğiz! (*)
32-Şüphesiz ki inkâr edip Allah yolundan men‘ edenler ve kendilerine hidâyet belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler, elbette Allah’a hiçbir zarar veremezler. Çünki (Allah), onların amellerini boşa çıkaracaktır.
33-Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin! Peygambere de itâat edin! (**) (Tâ ki) amellerinizi boşa çıkarmayın!
34-Şüphesiz ki inkâr edip Allah yolundan men‘ eden, sonra da kâfir kimseler olarak ölenler yok mu, işte Allah onları aslâ affetmeyecektir!
35-O hâlde gevşemeyin ve siz daha üstün olduğunuz hâlde, (o kâfirleri) sulha da‘vet etmeyin! Çünki Allah, sizinle berâberdir; ve amellerinizi(n sevâbını) aslâ eksiltmeyecektir!
(*) Vaktiyle bir eşkıya reisi iken tevbe eden ve ma‘neviyâtta çok inkişaf eden Fudayl bin İyad hazretleri (ra), bu âyet-i celîleyi okudukça ağlar ve derdi ki: “Allah’ım! Bizi böyle imtihan buyurma! Çünki bizi, (sırlarımızı açığa çıkarmakla) imtihân edersen, rüsvay etmiş ve bizim perdelerimizi yırtmış olursun. Nice kusurlarımız meydana çıkar.” (Bilmen, c. 7, 3402)
(**) “Evet Cenâb-ı Hakk’a îmân eden, elbette O’na itâat edecek. Ve itâat yolları içinde en makbûlü ve en müstakīmi (istikāmetli olanı) ve en kısası, bilâ-şübhe (şübhesiz) Habîbullâh’ın (Allah’ın en sevgili kulu olan Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın) gösterdiği ve ta‘kīb ettiği yoldur.” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 54)