Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Ankebut Suresi 41-44. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
41 . Allah’dan başka dostlar edinenlerin misâli, (kendine) bir ev edinen ankebût’un (örümceğin) hâli gibidir. Hâlbuki şübhesiz evlerin en çürüğü, elbette örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! (1)
42 . Şübhesiz ki Allah, (onların) kendisinden başka nelere yalvarmakta olduklarını bilir. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
43 . İşte bu misâlleri insanlar için getiriyoruz. Fakat, âlimlerden başkası onlara akıl erdiremez.
44 . Allah, gökleri ve yeri hak ile (yerli yerinde) yarattı. Şübhesiz ki bunda, mü’minler için elbet bir delil vardır.
1- “Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebû Bekr-i Sıddîk ile küffârın (kâfirlerin) tazyîkından kurtulmak için tahassun ettikleri (sığındıkları) Gâr-ı Sevr (Sevr Mağarası)’nın kapısında, iki nöbetçi gibi iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedâr (perdeci) gibi, hârika bir tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hattâ rüesâ-yı Kureyş’ten (Kureyş’in reislerinden), Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın eliyle Gazve-i Bedir’de öldürülen Übeyy İbn-i Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: ‘Mağaraya girelim.’ O demiş: ‘Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki, Muhammed (ASM) tevellüd etmeden (doğmadan) bu ağ yapılmış gibidir.’ (...)
Sûre-i Ankebût Mekke’de nâzil olduğu için, Kureyş’in îmâna gelmeyen reisleri Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’a sûikasd edeceklerini ve o sûikasdın içinde en zayıf ve en küçük bir hayvan olan bir örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukābele edip galebe edecek. Yani örümceğin hânesi olan ağ en zayıf bir perde iken, o kuvvetli reisleri mağlûb edeceğini göstermekle âyet diyor ki: ‘En zayıf bir hayvana mağlûb olacaklarını, faraza bilseydiler, bu cinâyete ve bu sûikasda teşebbüs etmeyeceklerdi.’ ” (Emirdağ Lâhikası-II, 168)