Allah niye ‘biz’ ifadesini kullanıyor?

Kur'an'da Cenab-ı Hak zaman zaman zatıyla alakalı yerlerde "biz" ifadesi kullanır

Evvela şunu tespit edelim, tefsir usulünde, Kur'an’da geçen bir kelime veya cümle Kur'ân’ın umum manası ve esası ile tenakuz teşkil ediyorsa, o kelime tevil ve tefsir olunur.

Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerimde, her zaman "ben" yerine "biz" diye hitap etmiyor. Ayetler hep bu şekilde sıralanmıyor.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri “biz” denilmesindeki hikmetleri sıralarken, bazı fillerde "vasıtaların devreye girmesinden dolayı cem sigası” kullanıldığını ifade ediyor. Bazen "biz" tabiri, insanları benlik hissinden vazgeçirmek için terbiye ve misal olsun diye ifade ediliyor. Yani azamet ve büyüklük sahibi bir Zat-ı Akdes bile “biz” diye hitap ediyorsa, hiç iktidar ve sermayesi olmayan insan da haddini bilsin, manasında bir terbiye metodudur.

Kur'an'da Cenab-ı Hak zaman zaman zatıyla alakalı yerlerde "biz" ifadesi kullanır. Mesela şu ayetlere bakalım:

"Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr, 15/9)

"Biz insanı en güzel biçimde yarattık." (Tin, 95/4)

Müfessirler bu gibi ayetlerde kullanılan cem siğasının "azamet" ifade ettiğini söylerler. Türkçede bunun bir misalini "siz" ifadesinde görürüz. Bizden büyük olanlara hürmeten "sen" demek yerine "siz" demeyi tercih ederiz. Buradaki "siz" ifadesi çoğul manasında kullanılmadığı gibi, bazı ayetlerde geçen "biz" ifadesi de çokluk manasında değildir.

Dikkat edilirse Cenab-ı Hakk'ın "biz" dediği ayetlerde sebeplerin de istimal edilmesi söz konusudur. Mesela, üstte verilen ayetlere baktığımızda Kur'anın indirilişi ve insanın yaratılışı anlatılmaktadır. Kur'anın indirilmesinde Hz. Cebrail, insanın yaratılmasında ise anne ve babası sebep olarak vazife yapmaktadır. Ayrıca Cenab-ı Hak bu gibi durumlarda esma ve sıfatını kastederek "biz" tabirini kullanmış olabilir.

Bediüzzaman Hazretleri bu hakikati şöyle ifade etmektedir:

" 1 اِنِّى melâikenin, 2 اَتَجْعَلُ ile yaptıkları istifhamdan anlaşılan tereddütlerini reddetmekle, meselenin azamet ve ehemmiyetine işarettir."

" اِنِّى Burada ى mütekellim-i vahde ile, 3 وَاِذْ قُلْنَا da mütekellim-i maalgayr zamirinin zikirlerinden şöyle bir işaret çıkıyor ki: Cenâb-ı Hakk'ın halk ve icad fiilinde vasıtanın bulunmadığına, kelam ve hitabında vasıtaların bulunduğuna işarettir. Bu nükteye delâlet eden başka ayetler de vardır."

"Ezcümle, 4 اِنَّاۤ اَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا اَرٰيكَ اللّٰهُ âyet-i kerimesinde azamete delâlet eden نَا zamîr-i cem’î, vahiyde vasıtanın bulunduğuna işaret olduğu gibi, 5 بِمَاۤ اَرٰيكَ اللّٰهُ de müfred hükmünde olan Lafza-i Celal, manaları ilham etmekte vasıtanın bulunmadığına işarettir." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 30. Ayetin Tefsiri.)

[Yukarıdaki metindeki mealler: 1. Muhakkak ki Ben... 2. Yaratacak mısın? 3. Hani biz demiştik... 4. Muhakkak ki biz, Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye Kuran'ı sana hak ile indirdik. (Nisa, 4/105); 5. Allah'ın gösterdiği şekilde.]

Nitekim meallerini vereceğimiz şu ayet-i kerimelere dikkat edilirse bu husus açıkça görülür:

"Ey İsrailoğulları! Size ihsan ettiğim nimetlerimi hatırlayın ve son peygambere iman edeceğinize dair bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size verdiğim sözü yerine getirip mükâfatınızı vereyim. Ve sadece benden korkun." (Bakara, 2/40-41)

"Kullarım senden beni sordukları vakit de ki, muhakkak ben çok yakınım. Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. Öyle ise onlar da benim davetime uysunlar. Bana iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olsunlar." (Bakara, 2/186)

"...Bana dua edin, icabet edeyim..." (Mümin, 40/60)

"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zâriyat, 51/56)

Misal olması bakımından meallerini verdiğimiz bu ayetler gibi daha pek çok ayet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz, kendi zatından "ben" manasına gelen zamirlerle ifade etmektedir. Bu ayetlere dikkat edilirse, "Bana verdiğiniz sözü", "Kabul ederim", "Beni sordukları vakit", "Benden korkun" gibi ifadelerin doğrudan Cenab-ı Hakk’ın zatıyla alakalı olduğu ve arada hiçbir vasıta kabul etmeyeceği görülür. İşte Allah'ın "ben" diye hitap ettiği ayetlerin büyük ekseriyeti hep zatıyla alakalıdır.

"Biz" diye hitap edilen ayet-i kerimelerde ise, umumiyetle arada bir vasıta vardır. Mesela Kur'ân'ın indirildiğini haber veren bütün ayet-i kerimelerde "Biz indirdik" buyurulur. Bütün ayetler vahiy yoluyla indirildiğine göre, burada Allah ile Peygamber (asm.) arasındaki vasıta, bir melek olan Cebrail'dir (a.s.).

Yine "Bulutla gölge yaptık..." (Bakara, 2/57) gibi ayetlerde işi yaptıran Allah, işi yapan "Allah'ın memurları" mesabesindeki meleklerdir. Ancak burada, meleklerin "memur" olarak vasıflandırılmasını, insanların işlerini kolaylaştırmak vazifeli memurlarla kıyaslamamak lazım. İnsanlar acizliklerinden dolayı memur tutuyorlar; Cenab-ı Hak ise kâinatta hükmeden kudretinin icraatını ilan etmek, onlar vasıtasıyla azametini bildirmek için melekleri istihdam ediyor.

Zaten birçok müfessirimiz, bu çeşit ayet-i kerimelerde Cenab-ı Hakk’ın kendi azamet ve kudreti, uluhiyet ve kibriyası ile hitap ettiğini bildirirler. Yani Cenab-ı Hak, esma-i hüsnası ve sıfatlarıyla birlikte hitap ederek, kendi büyüklüğünü ve celalini bildirmektedir.

Mesela, "Kur'ân'ı kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr, 15/9) mealindeki ayet-i kerimenin metninde "biz" manasına gelen dört kelime vardır. Burada hem Cenab-ı Hakk’ın kibriya ve azameti ifade edilmiş hem de meselenin ehemmiyeti zamirlerle kuvvetlendirilmiştir.

Müfessir Ebu's-Suûd Efendi, bu ayetin tefsirinde, "Biz azamet-i şanımız ve uluvv-i Cenabımızla Kur'ân'ı indirdik" der.

Kevser suresinde geçen "biz" manasına gelen "innâ"nın tefsirinde ise Fahrüddin Râzi, "Buradaki 'Biz'den murad, Cenab-ı Hakk’ın azametini göstermektir." der. "Çünkü Kevser'i Peygamber Efendimize (asm.) hediye olarak veren, yerin ve göğün sahibi olan Cenab-ı Hak’tır. Hediye edilen şey de verenin büyüklüğüne göre bir kıymet ve azamet kazanır." (bk. Razi, Kevser Suresi Tefsiri)

Bediüzzaman Hazretleri, Bakara suresinin 30. ayetinin tefsirinde "ben" manasına gelen "innî" ve "biz dedik" manasına gelen "kulnâ" kelimelerini ele alır ve şöyle der:

"...Cenab-ı Hakk'ın halk ve icat fiilinde vasıtanın bulunmadığına, kelam ve hitabında vasıtanın bulunduğuna işarettir..."

Devamında ise Nisa suresinin 105. âyetindeki "biz" manasına gelen "nâ" zamirinin tefsirinde şu hususlara dikkati çeker:

"Bu ayette azamete delalet eden 'nâ' zamir-i cem'i vahiyde vasıtanın bulunduğuna işaret olduğu gibi, بِمَاۤ اَرٰيكَ اللّٰهُ ('Allah'ın sana gösterdiği' mealindeki cümlede) müfred hükmünde olan lafz-ı celâl manaları ilham etmekte vasıtanın bulunmadığına işarettir." (İşaratü'l-îcaz, Bakara Suresi 30. Ayet Tefsiri)

Bazen biz de kendi yaptığımız bir işten bahsederken bile "Biz yaptık!.." demez miyiz?

Sorularla Risale

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

İslam Haberleri