Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c),Kasas Suresi 56. ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:
56-(Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz ki sen, sevdiğin kimseyi hidâyete erdiremezsin; fakat Allah, dilediği kimseyi hidâyete erdirir. (*) Çünki O, hidâyete erecek olanları en iyi bilendir.(**)
(*) “Evet insanın elindeki cüz’-i ihtiyârî (kendi irâdesi) ile işledikleri ef‘âllerinde (fiillerinde), Cenâb-ı Hakk’a âid netâici (netîceleri) düşünmemek gerektir. (...)
Üstâd-ı Mutlak ve Muktedâ-yı Küll (herkesin kendisine uyduğu) ve Rehber-i Ekmel (en mükemmel kılavuz) olan Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm: وَماَعَلَي الرَّسُولِ اِلَّا الْبَلَاغُ [Peygambere düşen ancak tebliğdir] olan fermân-ı İlâhiyeyi (Allah’ın emrini) kendine rehber-i mutlak ederek, insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyâde sa‘y (çalışma) ve gayret ve ciddiyetle teblîğ etmiş. Çünki: اِنَّكَ لَاتَهْد۪ي مَنْ اَحْبَبْتَ وَلَكِنّ اللهَ يَهْد۪ي مَنْ يَشآَءُ [Şübhesiz ki sen, sevdiğin kimseyi hidâyete erdiremezsin; fakat Allah, dilediği kimseyi hidâyete erdirir] sırrıyla anlamış ki, insanlara dinlettirmek ve hidâyet vermek, Cenâb-ı Hakk’ın vazîfesidir. Cenâb-ı Hakk’ın vazîfesine karışmazdı. (...)
Siz de, size âid olmayan vazîfeye harekâtınızı (hareketlerinizi) binâ etmekle karışmayınız ve Hâlıkınıza (yaratıcınıza) karşı tecrübe vaz‘iyetini almayınız!” (Lem‘alar, 17. Lem‘ a, 137-138)
(**)Bu âyet-i kerîme, Resûl-i Ekrem (asm)’ın, amcası Ebû Tâlib’in İslâm’a girmesini ısrarla istemesi üzerine nâzil olmuştur. (Râzî, c. 13/25, 3)