Akide şekerinden mühendisliğe

Mehmet ÖZÇELİK

 Hayatın içinde bazen nokta gibi durum ve hareketler, hayatın noktalanmasında son noktayı koyuyor. Anlatacağım olay, hanımın amcasının başından geçmiştir.

 “Babamız vefat etmiş, abim de o imkansızlık içerisinde hiç olmazsa orta ve liseyi bitirmek amacıyla akrabalarımızın yanına giderek evden ayrılmıştı.

 Evde kala kala bir ben ve bir de yaşlı annem kalmıştık. Ben de büyük güçlükle liseyi bitirmiş. Üniversiteyi okumak için imtihana girerek neticeyi beklemekteydim.

 Ancak kazandığıma dair belge hala gelmemişti. Demek ki kazanmamıştım. Zaten kazansam da okuyabilir miydik ki? Meçhul?

 Demek ki kaderde ya köyde kalıp tarla sürmek veya koyun gütmekte varmış. Ama, okumalıydım. Fakat kazanamayınca da okunmaz ya!..

 Bu bekleyişler, düşünceler, ümit ve emeller süre dursun; ben akide şekerini çok severim. Annem bunu bildiği için eve akide şekeri almayı da ihmal etmezdi. Ortaya da koyacak hali olmazdı elbet! Çünkü bir anda bitebilirdi.

 Bir gün gönlüm akide şekeri istemişti. Ancak şeker neredeydi? Annem onu nereye koymuştu? Etrafı aramaya başladım. Akide şekeri... Akide şekeri... Annenin kaybettiği evladı, Yakub’un Yusuf’unu arar gibi her tarafa bakmaya ve aramaya koyuldum.

 Sanki evladını bulan anne gibi değil, Yusufuna kavuşan Yakub gibi değil, şekerden daha şeker bir haberle karşılaşmış, aradığımı bulmuştum: İnşaat Mühendisliğini kazanma belgesi...

 Fakat burada ne arıyordu? Belli ki geleli de biraz olmuştu. Tam bir sır. Ve ona ulaşılan tam bir tevafuk...

 Bir yandan sevinç umuduyla, bir yandan merak saikasıyla anneme sordum. Aldığım cevap gayet ilginçti:

 -“Oğlum, gelen kazanma belgeni ben mahsustan sakladım. Okumaya gitmeyesin, yanımdan ayrılmayasın, diye... Eğer sen de gidersen benim yanımda kim kalacak? Yalnız başıma ben kiminle kalacağım? Kimin yanında kalacağım?

 Anam kendini düşünüyordu. Hep beni düşünen, benim için çırpınan anam, böyle önemli bir dönüm noktasında beni unutuyor, düşünmüyordu!

 Benim için her şeyini veren anam, bir anlık bir hatasıyla benim her şeyimi aldığının belki de farkında değildi...

 Neyleyim o benim anamdı... Sebebi vücudumdu...

 Ve bu gün orayı bitirmiş, akrabalarımdan farklı bir seviyeye gelmiştim. Köyün dar sokaklarında gezmiyor, derelerinde yüzmüyor, sarp kayalarına tırmanmıyor, tarlalarını sürmüyor, toz toprağa bulanmıyor,çamurdan-kerpiçten bir ev yapmıyor,ahırdaki hayvanlarla ilgilenmiyor,hasılı dar bir meskende daralmıyor,belki;

 İnşaatlar inşa ediyor, bir çok plan ve projelere imza atıyor, hareketli ve de bereketli hayatın denizleri içerisinde yüzerek, büyük gemilere binip, büyük balıklarla seyahat ederek, hayata büyük pencereden bakıyor isem;

 -Akide şekerine olan hayranlığımdandır.
 -Seni o zaman seviyordum. Yine de seviyorum. Sevmeye de devam edeceğim. Sizlere de tavsiye ediyorum.
 O zaman sadece bir akide şekeri idin, şimdi ise şekerler şekerisin ey akide şekeri...
 Şeker olasın... Şeker kalasın, emi...

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.