6. Boğaziçi Konferansı başladı

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB Türkiye İlerleme Raporu'na, en az 11 fasılda o veya bu şekilde ilerleme kaydedildiğinin geçirildiğini belirterek, ''Şu anda dalgalar yüksek ama yüzmeye devam ediyoruz'' dedi.

British Council'in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nda gerçekleştirilen gala yemeğiyle başladı.

Yemeğin açılışında konuşan Bağış, Hırvatistan'ın AB sürecinde çok başarılı bir yol izlediğini ifade ederek, ''Salona girmeden önce Hırvatistan'ın başmüzakerecisinden bir iyilik istedim. 'Lütfen yukarı çıktığınız asansörü geri göndermeyi unutmayın' dedim. Çünkü, Hırvatistan'ın bindiği asansöre, Türkiye binecek. Çünkü, bu konuda çok kararlıyız. AB'nin en üst katına biz de çıkacağız'' diye konuştu.

Maliye Bakanı Bakanı Mehmet Şimşek'in yeni AB iletişim stratejisi için bütçeden pay ayırdığını ifade ettiğini belirten Bağış, ''Şimşek, belki cep telefonunu kapatarak, bizim baskılarımızdan kurtulacağını zannetti, ama Türkiye'nin başmüzakerecisinin burada olduğunu ve taleplerini sıralayacağını unuttu'' diye espri yaptı.

İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu binasının herkes açısından çok önemli anılarla yüklü olduğunu ifade eden Bağış, binanın, Türkiye'nin AB girişim ve katılım müzakereleri sürecinde terörist saldırıya uğradığını anımsattı. New York, Londra, İstanbul'un demokrasi, insan hakları, ifade ve vicdan hürriyeti gibi aynı değerlerin arkasında durduğu için benzer saldırılara uğradığını kaydeden Bağış, ''Yaklaşık bin yıllık geçmişinde Türkiye yönünü hep batıya dönmüş bir ülke. Orta Asya'dan geldik, Viyana'nın kapılarına dayandık, şimdi Brüksel'in kapılarına dayanmış durumdayız, ama barış amaçlı'' şeklinde konuştu.

-KONUŞMASINI HRANT DİNK'E ADADI-

Devlet Bakanı Bağış, ''Büyük bir samimiyetle konuşmamı aramızdan bir kişi Hrant Dink'e adamak istiyorum'' diyerek, Dink'in Türkiye'nin AB yolculuğuna yürekten inanan bir kişi olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin şu anda geçmişe kıyasla çok daha demokratik ve cesur bir ülke olduğuna dikkati çeken Bağış, şöyle devam etti:

''Artık Kürt, Ermeni meselesinden büyük bir gönül rahatlığı ile bahsedebiliyoruz. Türkiye'nin Alevilerinden, Süryanilerinden söz edebiliyoruz. Onların demokratik haklarından, ihtiyaçlarından ve inançlarının gereklerini yerine getirebilme özgürlüklerinden söz edebiliyoruz. Bu kolay değil. Bundan 10 yıl önce bu ülkede insanlar Kürt olduğunu itiraf etmekten çekiniyorlardı. Artık Türkiye'de devlet televizyonunda günün 24 saati Kürtçe yayın yapan bir kanal var. AB, bu değişimi gerçekleştirmede en önemli çıta oldu.''

AB'nin, Türkiye'de değişimin lokomotifi olması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Bağış, hala yapılması gerekenler olduğunu ve çok şey yapılmaya devam edildiğini söyledi.

-ÇEVRE FASLI-

Devlet Bakanı Bağış, bazı teknik konularla ilgili müzakerelerin günlük tartışmalara yansımadığını ifade ederek, vergiyle ilgili faslın açılması konusunu sürekli konuştuklarını anlattı. Vergilendirmeyle ilgili faslın açıldığını, çevre ile ilgili faslı açmaya çalıştıklarını anlatan Bağış, bu faslın açılması için 1500 sayfalık bir stratejik doküman hazırlanması gerektiğini, ilk taslak metin beğenilmediği için ikincisini, yeni tavsiyeler üzerine üçüncüsünü hazırlamak zorunda kaldıklarını anlattı.

Türkiye'nin bugün itibariyle çevre faslı ile ilgili müzakere pozisyonunu açıklayan bir belgeyi hazırladığını ve üyelerin dikkatine sunulduğunu belirten Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Büyük ihtimalle aralık ayında İsveç'in dönem başkanlığı döneminde çevre ile ilgili fasıl açılacak. Aslında çevre genellikle aday ülkelerin en sona bıraktığı bir fasıldır. Çünkü, çok teknik ve maliyetlidir. Sivil toplum örgütlerini, parlamentonuzu, muhalefet partilerini bu fasıl konusunda ikna etmeniz zordur. Ancak biz Türkiye'nin samimiyetini ifade etmek için, Türkiye'nin müzakereler konusundaki iradesinin devam ettiğini ortaya koymak için ve Türkiye'nin bir değerler kulübünün bir parçası olmak istediğini ortaya koymak için bu teknik faslı bu aşamada müzakere etmeye karar verdik. Çünkü, bu süreç ve yolculuk sayesinde bizim ve sizin çocuklarınız temiz bir hava soluyacak, daha temiz bir su içecek ve daha güvenli denizlerde yüzecek. Bunu sadece Brüksel'de veya üye ülkelerde birilerini memnun etmek için yapmıyoruz. Türk halkı daha iyi bir yaşamı hak ettiği için, Türk halkı daha temiz bir hava solumayı hak ettiği için yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.''

-''17 FASLIN DOKUNULMAZLIĞI VAR''-

Bazı siyasi zorluklar ve yaptırımlar olduğunu belirten Bağış, 33 fasıldan 17'sinin siyasi nedenlerden dolayı dokunulmazlığı bulunduğunu kaydetti.

AB Türkiye İlerleme Raporu'nun açıklandığını anımsatan Bağış, ''Olli Rehn'in ilerleme raporunu sarı-lacivert kravatla açıklamış olması raporu, benim gözüme daha güzel gösterdi'' diye espri yaptı.

Bağış, en azından 11 fasılda o veya bu şekilde ilerleme kaydedildiğinin rapora geçirildiğini ifade ederek, ''Şu anda dalgalar yüksek ama yüzmeye devam ediyoruz, sonuçlar elde etmeye devam ediyoruz'' dedi.

-''ÖNÜMÜZDEKİ MAÇLARA BAKMAK LAZIM''-

Devlet Bakanı Bağış, Olli Rehn'in Kıbrıs ile ilgili futbol maçı benzetmesi kullandığını belirterek, ''Ben de buna inanıyorum. Dünkü maçı dünde bırakmak ve yarına, önümüzdeki maçlara bakmak lazım'' diye konuştu.

Bugün Güney Kıbrıslıların, Kuzey Kıbrıslılarla ticaret yaptığını, ithalat ve ihracat yaptıklarını anlatan Bağış, şöyle konuştu:

''Biz, diğer 26 AB üyesi ülkenin aynı şeyi yapmasını istiyoruz. Yani eğer Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs ticaret yapabiliyorsa, AB'nin diğer ülkeleri de doğrudan ticaret yapabilmeli. Bizim limanlarımızı açabilmemiz için beklediğimiz tek şey, AB üyesi ülkelerin Kuzey Kıbrısla doğrudan ticarete başlaması. Hristofyas ile Talat, çok farklı bir çözümle bile masaya gelebilirler. Ama bu iki başkanın üzerinde uzlaşabilecekleri ve kamuoylarını ikna edebilecekleri herhangi bir çözüm, Türkiye'nin eksiksiz desteği ile karşı karşıya kalacaktır. Hepimiz iki başkanı destekleyelim, onlara cesaret verelim ve bu güzel adada barışa ulaşacak çözüme ulaşmaları için onları destekleyelim. Hepimiz için çok güzel bir mekan olan bu adada ulaşacakları herhangi bir çözüm konusunda onlara el verelim.''

***

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, reformlar hız kesse de AB sürecinin hiçbir zaman sekteye uğramayacağını belirterek, ''Hükümetimiz AB üyeliğine takıntılı bir şekilde bağlı durumda'' dedi.

British Council'in, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile ortaklaşa düzenlediği 6. Boğaziçi Konferansı'nın, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğunda gerçekleştirilen gala yemeği öncesinde konuşan Şimşek, bütçeyi TBMM'ye sunmak için 24 saati bulunduğunu, cep telefonunu da kapattığını belirterek, ''Çünkü, Bakanlar ilave bütçe için beni sıkıştırıyorlar'' diye espri yaptı.

Türkiye'nin günlük siyasetinin son derece hareketli olduğunu, siyasi tartışmalar arkasındaki trende yakından bakıldığında doğru istikamette olunduğunun görüldüğünü anlatan Şimşek, reform süreciyle ilgili bazı tartışmaların olacağını, kendisinin de bazı reformların neden gerçekleşemediğini sorguladığını anlattı.

Değişimlerin zaman gerektirdiğine dikkati çeken Şimşek, ''AB'nin bize sunduğu taahhüt ve söz çok önemli. Kamuoyunun belki yeterince taahhütte bulunulmadığına ilişkin bir algısı var, ama bu kesinlikle böyle değil. AB, bize taahhütte bulunmuş ve sözlerini vermiştir'' diye konuştu.

''Reformlar hız kesse de AB süreci hiçbir zaman sekteye uğramaz. AB'nin bize taahhütte bulunması önemli. Hükümetimiz AB üyeliğine takıntılı bir şekilde bağlı durumda'' diyen Şimşek, Türk toplumunun AB üyeliğini hak ettiğini düşündüklerini söyledi.

Türkiye'nin AB için yük değil, çok önemli bir zenginlik olduğunu, gelecekte bunun daha iyi anlaşılacağını düşündüklerini anlatan Şimşek, AB'nin esenliği ve refahının, belli bir ölçüde Türkiye gibi bir ülkeyi tam üye olarak kabul etmesine bağlı olduğunu kaydetti.

Şimşek, Türkiye'nin son dönemde genç nüfusuna çok fazla yatırım yaptığını ifade ederek, yabancı ülkelerde iş yapan çok sayıda Türk bulunduğunu, 70'ten fazla ülkede, yaklaşık 130 milyar dolarlık, 5 milyondan fazla proje yürütüldüğünü anlattı.

-''TÜRKİYE, SERMAYEYE AÇILAN KAPI''-

Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin, Avrupa'nın sermayeye açılan kapısı olduğunu vurgulayarak, değişim gösteren dünyanın çekim noktasının Çin, Hindistan gibi doğuya kaydığını, Türkiye'nin burada denge noktası oluşturabileceğini söyledi.

İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda atılması gereken adımlar olduğunu belirten Şimşek, AB'nin üyeliğe yaklaşma sürecini hızlandırma konusunda önemli roller üstlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Reformlarda yavaşlama olduğunun söylenebileceğini ifade eden Şimşek, ''Emin olun bu açığı kapatacağız'' dedi.

Şimşek, 2000 yılında GSYH, AB ortalamasının yüzde 30'una eşitken, şimdi yüzde 40'ını aştığını bildirerek, ''AB daha teşvik edici, cesaretlendirici olmalı ki, Türk kamuoyunu değişimleri benimseme konusunda daha fazla ikna edebilelim. Türkiye'de bu konuda bir kafa karışıklığı var, AB'nin Türkiye'ye verdiği sözlerle ilgili olarak... 2005 yılında verilmiş olan bir söz var. Ancak, o tarihten bu yana çeşitli siyasi olumsuzluklar Türkiye'deki reform süreci önünde bir tehdit haline geldi'' diye konuştu.

-''TAHMİNDEN FAZLA ETKİLENDİ''-

Maliye Bakanı Şimşek, ekonomik krizden çıkış stratejisi benimsediklerini anımsatarak, ekonomik krizin, büyümenin ya da mali dengelerin tutturulması önünde yaşanan münferit bir şok olduğunu düşündüklerini söyledi.

Türkiye'nin şu anda krizden çıkmak için ihtiyaç duyduğu bütün unsurlara sahip olduğunu vurgulayan Şimşek, ülkedeki reel ekonominin tahmin edilenden daha fazla etkilendiğini anlattı.

Şimşek, ekonomik toparlanma ve canlanmanın etkilerinin görülmeye başlandığını ifade ederek, ''Türkiye'de ekonomik canlanma diğer ülkelere kıyasla daha istikrarlı bir şekilde gerçekleşebilecek'' dedi.

Maliye Bakanı Şimşek, ''Olumsuzluklara rağmen AB yolculuğumuz devam ediyor. Bu uzun soluklu bir yolculuk. Önemli olan maçın sonucu, nihai skor'' diye konuştu.
Zaman

Güncel Haberleri