1960 darbesinden sonra Nur Talebelerinin basın faaliyetleri

Mehmet Selim MARDİN

Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının üzerinden altmış dört gün geçtikten sonra 27 Mayıs 1960 ihtilali gerçekleşir. Onun vefatı ile Demokrat iktidarı manevi dayanağını kaybetmiş ve büyük bir ihtilale maruz kalmıştır.

Bediüzzaman’ın Demokratlara yaptığı uyarılar dinlenmediğinden kaderin sevkiyle büyük bir darbe ile demokrasi tarihine bir kara leke olarak geçen meş’um ihtilal gerçekleştirildi.

Bediüzzaman hayatta iken adeta bir paratoner gibi şimşekleri üzerinde toplayıp, iman ve Kur’an hizmetine gelen taarruzlara karşı dayanıyordu.

Bediüzzaman’ın vefatı ve ardından gelen 1960 darbesi neticesinde artık Nur talebelerini büyük bir imtihan bekliyordu.

Bediüzzaman’ın şahsında şekillenen ve basında menfi taarruzlara maruz kalan Bediüzzaman yerine, şer odakları Risale-i Nurları ve Nur talebelerini hedef tahtasına koymaya başlamışlardı.

İhtilalciler ihtilalden kırk sekiz gün sonra, Bediüzzaman’ın cesedine bile tahammül edemeyerek, naaşını 16 Temmuz 1960 tarihinde Isparta’ya naklederler.

İhtilalden hemen sonra bütün yurtta Nurcular tevkif edilmeye, Nur risaleleri müsadere edilmeye başlandı.

Başta Ankara merkezli olmak üzere memleketin muhtelif yerlerinde dershanelere, evlere ve işyerlerine baskınlar yapılmaya devam edildi.

Nurcuların elebaşı olarak ilk tutuklananlar arasında Zübeyir Gündüzalp, Mustafa Türkmenoğlu, Said Özdemir, Mustafa Sungur, Ekrem Köker ve Mustafa Kırıkçı öne çıkıyordu.

Nur talebelerinin tevkiflerinin ardından peş peşe davalar açılmaya başlandı. Bedîüzzamân hayatta iken 52 dava dosyası açılmışken, vefatından sonra on yılda yaklaşık 700 dava dosyası mahkemelerde görüldü. Risale-i Nurların üzerinde olan baskıyı hafifletmek, yasak düşüncesini yıkmak için Nur talebeleri Anadolu’nun muhtelif yerlerinde matbuat lisanı ile Risale-i Nurları neşretmeye başladılar.

İhtilal yıllarının başlarında Risale-i Nur’a yer veren ilk mecmua “Güzel Gören Güzel Düşünür, Güzel Düşünen Hayatından Lezzet Alır” sloganıyla Nisan 1962’de ilk sayısını çıkaran Şule Dergisi'dir. Ancak yayıncılık hayatı kısa sürmüş ve Haziran 1963’te sekizinci ve son sayısı çıkmıştır. “Fikrî-Ahlaki-Edebî Dergi” olarak yayımlanan Şule, Mehmet Kemal Ural tarafından kurulmuştur. Nurettin Topçu, İsmail Hami Danişmend ve Said Nursi’nin yazıları dergide yayımlanmıştır. Said Nursi’ye ait bazı yazılar “B.N.” ya da “S. Okur” şeklinde Said Nursi’nin adını hatırlatacak müstear adlarıyla yayımlanmış yılların ağır şartlarında Said Nursi’nin peşin yargılardan ırak olarak okunması sağlanmak istenmiştir. Ural’ın ifadesiyle esas gaye kalplerde imanı yeşertmek olmuştur. Dergi, "Yeni Doğuşlara Hazırlanan Dünyada Her Sabah Bir Başka Şule Parlayacak!” ifadesiyle yayın hayatına son vermiştir. (1) Şule Dergisi darbe döneminin zor şartlarında yayınlanmış ve arkadan gelenlere öncü olmuş, kendisinden sonra yayınlanan dergilere örnek teşkil etmiştir.

Kemal Ural, 1956 senesinde Risale-i Nur’dan Sözler kitabını ilk defa yeni harflerle matbaada tab ettiren rahmetli Atıf Ural’ın ağabeyidir. Erzincan Lisesinde okuyan kardeşi Atıf’a, bir “Küçük Sözler” göndererek Risale-i Nur’u tanımasına vesile olmuştur.

24 Mayıs 1963’te haftalık gazete olarak yayın hayatına başlayan İrşat’ın kurucusu ve sahibi, Said Nursi’nin öğrencilerinden olan Ali Kırankollular’dır. Nurcu harekete yakın bir dergi olarak faaliyet gösteren dergi, 25 Ekim 1963’te on altıncı sayısı ile yayın hayatına ara vermiştir. 1966’ta İrşad adıyla tekrar çıkarılan gazete, 4-6 sayfa aralığında bir hacme sahip olmuştur. Dergiye katkıda bulunmuş isimler arasında M. Said Çekmegil, Lütfi Doğan, M. Nafiz Akıloğlu, Ankara Merkez Vaizi Hamza Ayan gibi kişiler bulunmaktadır. (2)

Derginin kurucusu Ali Kırankollular, 1922'de Bursa'da doğdu. On yıl kadar İrşad gazetesini neşretti. İstanbul'da ve Eskişehir'de Bedîüzzamân’ı ziyaret edip elini öpmüştü. Şair, yazar ve gazetecilik yapmış bir zattır. Kendisi Bursalıdır. Babası İncirli tekkesinin son şeyhi Tevfik Efendidir.

Risale-i Nurları matbuat lisanı ile yayınlayan Mustafa Kırıkçı’nın hazırladığı, 23 Eylül 1963 tarihli Bedîüzzamân Gazetesiydi. Ancak gazete daha ilk sayısında müsadere edildi. Mustafa Kırıkçı tevkif edilerek mahkemeye verildi ve beraat etti.

Mustafa Kırıkçı ve Bediülbeyan Gazetesi

Mustafa Kırıkçı Son Şahitlerden öğrendiğimize göre öğretmenlik yaptığı 1950’li yıllarda ilk olarak merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin, Serdengeçti Mecmuasında Bediüzzaman’ın adını duyar. Okuduklarından çok etkilenen Mustafa Kırıkçı, soluğu Ankara’da Osman Yüksel Serdengeçti’nin yanında alır. Kendisini hoş amedi ile karşılayan Osman Yüksel, ziyaretçilere vermek için titizlikle muhafaza ettiği Nur Risalelerinden Mustafa Kırıkçı’ya da hediye eder ve bu şekilde bu kıymettar ağabeyimizi hizmete dahil etme şerefine ve sevabına nail olur. Sonrasında 1955 senesinde Emirdağ’da Bediüzzaman Said Nursi’yi ziyaret eder, ardından bir daha bir daha derken toplam 13 defa ziyaret eder, hizmetinde bulunur. Ardından öğretmenlik görevinden istifa ederek hayatını nur hizmetine vakfetmeye karar verir. Bedîüzzamân, Konya’ya iki defa gelir. İlk gelişinde fazla kalamadan dönen Bedîüzzamân, ikinci gelişinde Mustafa Kırıkçı’nın evinde iki saate yakın kalır, oradaki Nur Talebeleri ile görüşür ardından ayrılır. (2)

Bedîüzzamân gazetesinin müsadere edilmesi üzerine Mustafa Kırıkçı bu defa Bediülbeyan mecmuasını yayınlar. “Yalnız İman Hizmetinde Rıza-i İlahi Yolunda Haftalık Mecmua” sloganıyla 14 Ekim 1963 ile 11 Kasım 1963 arasında “Haftalık Dinî İlmî Mecmua” olarak faaliyet göstermiştir. 5 sayı yayımlanmıştır. Nurcu harekete yakın bir mecmua olup, dergide büyük çoğunlukla Said Nursi’den alıntı yazılar neşredilmiştir. Dergi içerisinde, Said Nursi’nin talebesi Mustafa Kırıkçı yazılarıyla ön plana çıkmıştır.(3) Bu mecmuada sadece Risale-i Nurlardan iktibaslar yapılmış olup siyasi ve sosyal konulara yer verilmemiştir.

Bediülbeyan’dan sonra Nur mecmuası yayınlanır. Nur Mecmuası ise birkaç sayısı ciltlenmiş olarak büyükçe bir dergi ebadındaydı. 11. sayıya kadar "Nur Mecmuası" olarak neşredildi.

Mustafa Kırıkçı’nın yayınladığı ve başyazarlığını yapmış olduğu “Bediülbeyan”ve “Nur” Mecmuaları

Aynı dönemde Ankara’da “İhlas” mecmuası yayınlanır.İmtiyaz sahipliğini İhsan Gemalmaz, yazı işleri müdürlüğünü Ali Gürbüz, Sekreterliğini İsmail Anbarlı yürütür.

“Mariz Bir Asrın, Hasta Bir Unsurun, Alil Bir Uzvun Reçetesi: İttiba-ı Kuran'dır” sloganıyla 15 Kasım 1963’te yayımlanmaya başlanan İhlas, haftalık gazete olarak basılmıştır. 22 Şubat 1964’e kadar devam eden kısa süreli yayın hayatı, toplamda 14 sayıdan oluşmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının ardından, Risale-i Nur etrafında toplanmış olan Nurcu hareket uzun ömürlü olmayacak dergi ve gazete teşebbüslerinde bulunmuştur. İhlas da onlardan biridir. Gazetenin ekseriyeti Risale-i Nur’dan geniş alıntılara ve Bediüzzaman’ın hayatına ayrılmıştır. Geri kalan kısımda ise “Fıkıh Bahisleri” başlığı altında abdest, mesh, gusül, namaz gibi ilmihal bilgilerine; “Dünya’da Risale-i Nur” başlığı altında, Amerika, İngiltere, Suudi Arabistan başta olmak üzere yurtdışındaki Nur talebelerine; “Tarih Köşesi” başlığı altında Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in hutbelerine ve Hz. Hamza’nın Müslüman oluşu gibi konulara yer verilmiştir. Risale-i Nur’un gazete şeklinde neşredildiğinin fark edilmesinin ardından gazete kapatılmış, dergi kadrosu Ankara’dan İzmir’e uzaklaştırılmıştır. Daha sonra aynı kişiler tarafından İzmir’de Zülfikar Gazetesi çıkarılmıştır. (4)

İhlas gazetesinin kapatılmasının ardından Ankara’dan İzmir’e uzaklaştırılmış olan dergi kadrosu tarafından Zülfikar adıyla çıkarılmaya başlanan gazete, haftalık olarak yayımlanmıştır. Toplamda 10 sayı olup yayın hayatına 17 Temmuz’da başlayan Zülfikar, 17 Eylül’de sona ermiştir. Selefi İhlas’ta olduğu gibi gazetenin neşredilmesindeki en büyük gaye Risale-i Nurların neşri ve halka ulaştırılması olmasına rağmen İhlas’a nispeten Risale-i Nur’dan alıntılara daha az yer verilmiş ve daha sert bir dil kullanılmıştır. Bununla birlikte burada daha çok Mustafa Sungur, Zübeyir Gündüzalp, Abdullah Yeğin, Mehmet Kutlular, Bekir Berk, Ahmed Şahin ve Necmeddin Şahiner gibi Nur talebeleri olan kişiler yazılarıyla öne çıkmışlardır. Zülfikar’ın muhtevasında öne çıkan önemli bir husus ise Diyanet’in, Maarif Vekilliği’nin, muhtelif şehirlerdeki mahkemelerin, çeşitli gazete ve mecmuaların ve bazı ordu mensuplarının Risale-i Nurlara yönelik ithamlarına karşı yapılan müdafaalardır. Gazete, 24 Eylül 1964’te kapatılmıştır ve iki hafta sonrasında Uhuvvet Gazetesi yayımlanmaya başlanmıştır. (5)

İzmir’de yayınlanan Zülfikar’ın sahibi olarak İsmail Anbarlı, yazı işleri müdürlüğünde ise Mustafa Birlik, Muzaffer Deligöz ve Ali Gürbüz isimleri yer alır.

İhlas gazetesinin halefi olan Zülfikar’ın da sıkıyönetim tarafından kapatılmasının ardından, Nurcu hareketin basın ve yayın organı Uhuvvet gazetesi olmuştur. 2 Ekim 1964’te yayımlanmaya başlanan gazete, 9 sayı yayımlanıp 18 Aralık 1964’te sona ermiştir. Halefleri ile aynı misyona sahip olmuştur ve bunu “Uhuvvet de Zülfikar gibi "Kur’an ve İman hakikatlerini neşir ve ilan ederek İslamiyet’e hizmet edecektir” şeklinde ifade etmiştir. Muhteva açısından halefleriyle büyük benzerliğe sahip olsa da gazetede yayımlanan haberler dolayısıyla İstanbul’daki Nurcu kişiler ile ihtilafa düşülmüş; bu da “abiler” tarafından Risale-i Nur meşrebine uygun hareket edilmediği ve siyasete girilmek istendiği şeklinde yorumlanmıştır. 9. sayı sonrasında derginin kapatılmasını takiben Said Özdemir ve diğer isimler İzmir’den ayrılarak Ankara’ya dönmüş ve bu ekip tarafından çıkarılan gazeteler son bulmuştur. Üç sene sonrasında, dergiye eleştiri getirmiş olan İstanbul’daki kanat tarafından İttihad adıyla yeni bir gazete kurulmuştur(6)

İttihad gazetesi, 24 Ekim 1967'de çıkan ilk sayısıyla yayın hayatına başladı. Haftalık olarak neşredilen İttihad gazetesinin başyazarı ve Genel Yayın Yönetmeni, bu meslekte çekirdekten yetişmiş bir kabiliyet olan Nezihî Mustafa Polat idi. Yazar-çizer kadrosunda şu isimler vardı: Galip Gigin, Av. Bekir Berk, Dr. Sadullah Nutku (sağlık), Gürbüz Azak, Zeynep Münteha Polat, Nuriye Karahisarlı (Huriye Deligöz), Hekimoğlu İsmail, Ahmed Şahin, Şule Yüksel Şenler, Abdurrahim Karakoç (şiir), Vehip Sinan (karikatür) Ali Ulvi Kurucu, Abdulhamid Oruç, Salih Özcan, Prof. Ali Genceli, A.Tevfik Paksu (şiir) M. Necati Bursalı (şiir, İslâm tarihi), Necmeddin Şahiner, Mustafa Yeşilyurt ve Suad Alkan.

İttihad gazetesinin cesurâne neşriyatı, 12 Mart (1971) Muhtırasını veren cuntacıları ziyadesiyle rahatsız ediyordu. Cuntacılar, bir bahane bulup bu gazeteyi kapatmak istiyorlardı. Önce, tek sayılık hafif bir kapatma cezası verdiler. O bir haftanın ardından çıkan 6 Haziran 1971 tarihli İttihad'ın manşeti ise aynen şöyleydi: "Ey âlem-i İslâm! Uyan, Kur'ân'a sarıl!" İşte bu manşet, cuntacıları adeta çılgına çevirdi. Sıkıyönetim Mahkemesini harekete geçiren muhtıracılar, dört buçuk yıllık İttihad gazetesini temelli kapattırma cihetine gittiler. (7)

KAYNAKLAR
1)https://katalog.idp.org.tr/dergiler/67/sule
2)https://katalog.idp.org.tr/dergiler/70/irsat
3)RisaleHaber.com
4)https://katalog.idp.org.tr/dergiler/4/bediulbeyan
5)https://katalog.idp.org.tr/dergiler/71/ihlas
6)https://katalog.idp.org.tr/dergiler/27/zulfikar
7)https://katalog.idp.org.tr/dergiler/58/uhuvvet
8)https://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/babiali-de-yeni-bir-soluk-ittihad-gazetesi_211573

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.