Şerif Mardin: Said Nursi’yi yeterince iyi anlayamadım, üzülüyorum

Şerif Mardin: Said Nursi’yi yeterince iyi anlayamadım, üzülüyorum

Şerif Mardin'in son dersinin konusu da Said Nursi olmuş... Öğrencisi o anları anlattı

Risale Haber-Haber Merkezi

Prof. Dr. Şerif Mardin'in son öğrencilerinden İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Burcu Sağlam, Mardin ile yaptıkları son dersin Bediüzzaman Said Nursi olduğunu söyledi.

Şerif Mardin'in "Said Nursi’yi yeterince iyi anlayamadığını düşündüğünü ve buna üzüldüğünü" söylediğini belirten Sağlam, "hakikati arayan, nadir bulunan bir entelektüel"di dedi. Sağlam, Yeni Şafak'taki yazısında şunları yazdı:

ŞERİF HOCA İLE SON DERS: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ

Şerif Hoca ile Said Nursî kitabı üzerine ayrıca bir ders yapmıştık. Dersin başında yapılacak sunumun “ihâlesi” bana kalmıştı. Hocanın karşısında kendi kitabı hakkında sunum yapmak hayatımın en gergin anlarından biriydi, fakat hoca her zamanki nezaketiyle takip ederek, arada tepkiler vererek beni epey rahatlatmıştı. Sunum bitince kendi kitabını eleştirmeye başladı. Said Nursi’yi yeterince iyi anlayamadığını düşünüyordu ve buna üzülüyordu. Halbuki o kitabı yazabilmek için Nurcularla vakit geçirdiğini, dersler aldığını işitmiştim. 

Hakikati arayan, nadir bulunan bir entelektüel

“Daha antropolojik bir iş çıkarmak, derinine inmek lazımdı, bugün bakınca çok eksik görüyorum” dedi. Türkiye’de kendi yazdığı kitap için böyle konuşacak çok fazla akademisyen olduğunu zannetmiyorum. Kendisinin ilimdeki samimiyetini ve ahlakını net bir şekilde ortaya koyan, kendisine duyduğum saygıyı en üst noktaya çıkaran bir konuşmaydı. Hocayı kategorize etmeyi başarmıştım: hakikati arayan, nadir bulunan bir entelektüel. 

Son olarak “Ben artık yaşlı bir adamım, ömrümün sonuna geldim, bu kadarını yapabildim, umarım sizler daha iyisini yapabilirsiniz” demişti. Sesinde yaşının ve rahatsızlıkların verdiği fiziksel zorluklara hapsolmanın üzüntüsü vardı. Halbuki daha yapmak istediği, merak ettiği çok fazla şey vardı. En azından okumalarını yapabiliyor ve ders verebiliyor olmaktan ötürü gayet mutlu görünüyordu. Verdiği derslerin onu dinçleştirdiğini hissediyorduk.

Tam anlamıyla “hocaların hocası”ydı

Vefat haberini aldığımda çok nadir yetişecek bir entelektüeli, öyle nazik ve mütevazı bir insanı kaybetmenin üzüntüsüyle saatlerce kendime gelemedim. Ertesi gün cenazede karşılaştığımız Belgin Tekçe de birkaç ay evvel ziyarete gittiğinde Şerif Hoca’yı önünde kitaplar açık vaziyette, heyecanla derste konuşacağı şeyleri planlarken gördüğünü, ders vermenin onu hayata bağladığını söyledi. Belgin Hoca, Şerif Hoca’nın ilk öğrencilerindendi, biz de son öğrencilerindendik. ABD ve İngiltere’de, Ankara’da, Boğaziçi’nde, Sabancı’da, Şehir’de yetmiş yıl ders vermiş, çok öğrenci yetiştirmişti. Tam anlamıyla “hocaların hocası”ydı. Türk modernleşmesi ve Türkiye’de din olgusu üzerine çalışan herkes, onun öncü çalışmalarıyla açılan yolda eserler ortaya koymuştu ve belli ki koymaya da devam edecekti. Tüm yakınlarına, ve sosyal bilimler camiasına baş sağlığı dilerim.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.