Sen imzanı Bediüzzaman yazıyorsun!

Sen imzanı Bediüzzaman yazıyorsun!

Benim ahlâkım sûretim gibi, üslûb-u beyanım elbisem gibi garibdir, muhâliftir

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE-16

VEHİM: Sen imzanı Bediüzzaman yazıyorsun. Lakab medhi îma eder?..

İrşâd: Medih için değildir. Kusurlarımın sened-i özrünü bu unvan ile ibraz ediyorum. Zîra "Bedi" garib demektir. Benim ahlâkım sûretim gibi, üslûb-u beyanım elbisem gibi garibdir, muhâliftir. Görenekle revacda olan muhakemât ve esâlibi, üslûb ve muhakemâtıma mikyas ve mehenk-i itibar yapmamağa bu ünvanın lisan-ı hâliyle ricâ ediyorum. Hem de murad-i "Bedi", acib demektir.

اِلَىَّ لَعَمْر۪ى قَصْدُ كُلِّ عَج۪يبَةٍ ٭ كَاَنّ۪ى عَج۪يبٌ ف۪ى عُيُونِ الْعَجَٓائِبِ ye mâsadak oldum.

Bir Misali: Bir senedir İstanbul'a geldim. Yüz senenin inkılâbâtını gördüm.

وَالسَّلَامَةُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهِدَايَةَ

Cemî-i mü'minlerin lisanıyla, insanların adedi kadar deriz:

Yaşasın Şeriat-ı Ahmedî (A.S.M.)

***

BİRADERİM DERVİŞ VAHDETÎ BEYE!

Edibler edebli olmalıdırlar. Hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalıdırlar. Matbuât nizamnamesini vicdanlarındaki hiss-i diyanet tanzim etsin. Zirâ bu inkılab-ı şer'iyye gösterdi ki; umum vicdanlarda hükümferma, nur-en nur olan hamiyet-i İslâmiyedir. Hem de anlaşıldı ki, İttihad-ı Muhammedî umum askere ve umum ehl-i İslâma şamildir. Hariç kimse yoktur.