Sebilürreşad’da Said Nursi'yi okuyunca verdiği tepki: Bu ne cesaret!

Sebilürreşad’da Said Nursi'yi okuyunca verdiği tepki: Bu ne cesaret!

Ara sıra ayakkabı malzemesi almak için İstanbul’a gider gelirdim. O zaman yine gittiğimde Eşref Edip Bey’in yanına uğradım

RİSALEHABER

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleriyle görüşen Son Şahitlerden Dursun Kutlu ağabeyi vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz.

1928  Adıyaman doğumlu olan Dursun ağabey 20 Temmuz 2018 tarihinde vefat etmişti. Dursun ağabey 2009 yılında Risale Haber’e konuşmuş ve Bediüzzaman’la nasıl görüştüğünü şöyle anlatmıştı:

Onu okuyunca çok etkilendik bize çok cesaret verdi

Askerden geldikten sonra arkadaşlarla beraber eski kötü alışkanlıklarımızı bırakmıştık. Her zaman gittiğimiz kahvenin bir köşesi dini sohbet yeriydi. Ben Sebilürreşad’a abone olmuştum. O zaman Risale-i Nur’un mahiyetinden haberim yoktu. Aynı zamanda Binnur Mecmuası da vardı, fakat bu mecmua Nurcuların değildi. Bir ara Sebilürreşad’da Bediüzzaman’ın Gençlik Rehberi müdafaası, Eşref bey tarafından yazıldı. Onu okuyunca çok etkilendik. Bize çok cesaret verdi. “Bu ne cesaret!” diye takdir ettik… İçimden “ben bu zatı ziyaret edeceğim” dedim. Cesurane bir tavırla, “Ben istersem, şu kadar zamanda intikamımı alırım” gibi cümleler adeta gönüllerimizi fethetmişti. Öyle hoşumuza gitmişti ki, biz de cesaretlenmiştik. Bediüzzaman ismini ilk olarak orada duydum. Sene 1952… 

Ben ara sıra ayakkabı malzemesi almak için İstanbul’a gider gelirdim. O zaman yine gittiğimde Eşref Bey’in yanına uğrayıp Üstad’ın müdafaasını okuduğumu, çok etkilendiğimi ve o Hazreti ziyaret etmek istediğimi söyledim. Nerede olduğunu sordum. Emirdağ’da olduğunu söyledi. Ben Bediüzzaman’ın Isparta’da olduğunu duymuştum deyince: “Eğer benden soruyorsan Üstad şu an Emirdağ’dadır” dedi. Aslında mecmualarda da pek bahsi geçmezdi Nurcuların ve Bediüzzaman’ın. Bu sebeple de tanımamamız normaldi. 

Ne kadar uzak mesafelerden geliyoruz fakat Bediüzzaman’ı göremiyoruz!

O zaman karar verdim Üstadı ziyaret etmeye. Fakat araba yoktu. Eskişehir’e giden bir araba buldum. Eskişehir’den de Emirdağ’a giden bir vasıta buldum. Emirdağ’da bazı kişilerle karşılaştım. Bana nereye gittiğimi, neden buraya geldiğimi sordular. Ben de “Bediüzzaman’ı ziyarete geldim” dedim. Bana Osman Çalışkan’ın bakkal dükkânını tarif edip, oraya gitmemi, onun beni Üstada götürebileceğini söylediler. Dükkâna gittim. Osman ağabey önce bana “hay hay götürürüm” dedi. Sonra da “Üstadın müsait olmadığını, görüşemeyeceğimi” söyledi. Ben de üzülerek dışarı çıktım. Az evvel bana yol tarif eden adamlar dükkânın dışında bekliyorlar. Bana “ Ne yaptın?” diye sordular. Ben de durumu anlattım. Öyleyse “Mehmet Çalışkan’a git” dediler bu defa da. Zaten hemen yandaki dükkândaydı. O da tıpkı Osman Çalışkan gibi önce kabul etti, sonra “Üstad müsait değil, görüşemezsin” dedi. Kendi kendime “ne kadar uzak mesafelerden geliyoruz, ne zahmetlere katlanıyoruz, fakat Bediüzzaman’ı göremiyoruz” diye söylendim.

Ağlamaya başladım

Otele çıkıp ağlamaya başladım. Bu sırada el açıp, “Ya Resulallah! Sana gelen hangi bir bedeviyi geri çevirdin ki, Hoca bizi böyle geri çeviriyor?” diye içten bir dua ettim. Sanki biri bana “Kalk!” dedi. Ben kalktım. Aşağı indim. Doğru Üstadın evine gidiyorum, kapıda uzun boylu bir genci gördüm. Heyecanla “Ne yaptın?” diye sordu. Ben cevap vermedim. Evden içeri girdim. Genç benim şapkamı çıkarttırdı. Çünkü o zaman herkes şapka takıyordu. Bir asker edasıyla durdum. Sonradan öğrendim ki o kişi Mustafa Acet’miş. Daha sonra Üstad “oturun” dedi. Üstadın önünde oturduk. Benimle çok ilgilendi. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum