Said Nursi'ye iftira atan Haydar Baş'ın adamına: Namert ve müfteri

Said Nursi'ye iftira atan Haydar Baş'ın adamına: Namert ve müfteri

Haydar Baş öldü ama avaneleri Said Nursi'ye iftira atmaya devam ediyor

Yalan ve iftiraları defalarca belgelerle yalanlanmasına rağmen utanmadan aynı teraneleri devam ettiren Haydar Baş'ın adamlarına bir tepki de İlkeHaber yazarı Abdullah Can'dan geldi.

Can'ın yazısındaki bazı bölümler şöyle:

Selim Kotil dayanağın ne?

Birkaç gün önce Meltem TV’de, “Akıl Oyunu” diye bir program izledim. Konusu, siyaset, ekonomi ve eğitimdi. Konuşmacılar, halk deyimiyle, kelli-felli iki kişi; Selim Kotil (moderatör) ve Erol Mütercimler’di. Programın ilk bölümünde, “Halifeliğin” gereksizliğini konuşan bu efendiler, sözü Çanakkale Savaşı’na getirirler; tam da bu esnada, Kotil Bey, Said-i Nursî’ye öyle bir isnatta bulundu ki, gayr-ı ihtiyarî olarak, bana, “Bu akıl oyunu değil, akıl durmasıdır” sözünü söylettirdi. Kotil’in, yüzde yüz “iftira” olan isnadı şu: Güya Said-i Nursî, işgalci İngiliz askerleri için, “İngilizler de ölürse, şehid olurlar...” demişmiş. Allah, Allah... Bir “insan”, bu kadarda mı pervasız olur? Ne adına ve niçin? Tamam, “yerleşik ideoloji”ye, “resmî tarih tezi”ne sadık olabilirsiniz; yalnız, neden iftira?... Hele de, ağzından “Allah, Peygamber, Kur’an, İslâm” dökülen birine bu iftira yakışır mı? Soruyorum, dayanağın ne?

İftira etmek, çamur atmak “namertlik”tir

Evet, zaman, Birinci Dünya Savaşı hengamesi. Çanakkale Muharebeleri olmakta. Bu cephede, “işgalciler”in başını İngilizler çekmektedir. Amaç, İstanbul’u ele geçirmek, boğazlara hakim olmak... Bunun için, Müslüman kanı dökmekteler. Böyleyken, Said-i Nursî kalkmış, işgalci İngiliz askerleri için, “şehid” demişmiş. Delil yok, belge yok? Kaynak, işkembe-i kübra... Allah, akıl, iman, insaf, izan, vicdan versin! Başka ne diyelim? Kürtlerde bir deyim var; “Dinya fere ye, derew bêpere ye”(Dünya geniştir, yalan parasızdır) diye. Evet, yalan gibi, “iftira” da öyledir; ona da bir ücret gerekmez. Ondandır ki, “ölü” ve “savunmasız” Nursî’ye, bolca iftira edilmekte, her türlü bühtanda bulunulmaktadır. Bir ölüye iftira etmek, çamur atmak, en hafif deyimiyle, “namertlik”tir. Zira mert adamlar, “iftira” silahına tenezzül etmezler.

Çok sayıda talebelerini şehid verdi

“İftiradır” diyoruz, çünkü İngilizler, Çanakkale’yi işgal ettiklerinde, Said-i Nursî “Doğu”dadır; Van, Bitlis, Muş ve Erzurum havalisinde, Ruslarla, müttefikleriyle savaş halindedir. Kürtlerden oluşturduğu “gönüllüler”(siviller) ordusunun başında, alay komutanıdır. Bu savaşta, çok sayıda talebelerini şehid vermiş, kendisi de Ruslara esir düşmüştür; iki yıl esir kalmıştır. Bunlar, resmî ve gayr-ı resmî belgelerle sabittir. Böyleyken, nasıl olur da işgalci askerleri “şehid” diye yad eder? Nursî ki, İngiliz ve Yunan askerleri için, “Hizbüşşeytan” demektedir. İstanbul’u işgal ettiklerinde ise, aleyhlerinde “Hutuvvat-ı Sitte” adlı eserini yayınlamış; “Tükürün zâlimlerin o hayasız yüzüne!” şiarıyla kıyama durmuş; halkı direnişe çağırmıştır. Eserinin başına da, “Şeytanın adımlarını takip etmeyin!” ayetini koyarak, İngiliz ordusunun “şeytan”la ilişkisini kurmuştur. Yine, “Tuluat” adlı eserinde, kendisine bir soru sorulmuş; “Neden bu kadar (İ.G.Z.)den nefret ediyorsun? Musalâhasını da istemiyorsun?” şeklinde... Verdiği cevabı yazmayacağım; Kotil kendisi okusun!...

Erol Mütercimler de uydu Haydar Başgillere!

Tabii, Kotil Bey, bu iftirasını düzerken, Erol Bey de ketum davranmakta, bir “acaba” bile geçirmemektedir. Halet-i ruhiyesini bilmem, ama bizde bir söz var; “Sükût, ikrardan gelir” diye. Halbuki bilgi ve bilgelikte, burunlarından kıl aldırtmayanların, bir başkasının havasına kapılmaması lazımdır; ne yazık ki kendisi de “uydum imama” misali, “moderatör” beye tabi olmuştur. Araştırmacı kişiliği, ona, “Düşmanıma dahi iftirayı kabul edemem!” dedirtmesi lazım iken, ne yazık ki “yerleşik ideoloji”ye ve “resmî tarih tezi”ne olan sadakat, bu hakperestliğe baskın gelmiştir. Her ne ise; diyeceğim o ki, mert ve onurlu insanların yöntemi, rakiplerini “yalan” ve “iftira”larla değil, delil ve belgelerle çürütmesidir. Zira yalancının da, iftiracının da mumu yatsıya kadar yanar... . Ancak itiraf etmeliyim ki, Erol Bey’in, Kotil’den bir farkı vardır; sekülerdir, sekülerizmin ilkelerine sadıktır; bu itibarla, dini ve dinsel argümanları kullanmaz. Ancak Kotil Bey, dini ve dince mukaddes tanılan değerleri sonuna kadar kullanmaktadır. Bir çeşit “dine karşı din” teziyle hareket eder. 

Bir cümle bulsaydı Kotil üzerine atlar, delil olarak kullanırdı

Said-i Nursî’yi okuyanlarca malumdur; kendisinin en çok eleştirdiği, hatta hücum ettiği “siyaset”, İngiliz devlet politikasıdır. Çünkü, İngiltere, siyasetini “şeytanlık” ve “sömürgecilik” üzerinde kurgulamıştır; İslam dini ve alemini, kendisine baş düşman bellemiştir. “Güneş batmayan ülke” deyimi, İngiltere’nin sömürgecilikteki sınırtanımazlığına delidir. Bundan en büyük zararı, Müslüman coğrafyası görmüştür. İliklerine kadar sömürülmüşlerdir. Yanlış anlaşılmasın; bu saptama, Nursî’nin deyimiyle, “İngilizlerin küfrî rejimleri” içindir; halkı için değildir. Nursî’nin, bu anlamda, İngiliz halkıyla bir alıp-veremediği yoktur; “şeytan”laştırdığı, İngiliz politikasıdır; bu politikanın İslam dünyasındaki tahribatçı yansımalarıdır. Kitapları ortadadır; hiçbirinde İngiliz rejimini, politikalarını onaylar bir cümle bulamazsınız; olsaydı, herhalde Kotil Bey, üzerine atlar, delil olarak kullanırdı.

Nursî, düşmanın da olsa, hakkında adil ol! ‘Müfterilik’ten sakın! 

Kotil Bey’e, Kur’an’ın “Ey îman edenler, Allah için adâletle şahitlik yapanlardan olunuz! Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adâletten ayırmasın! Âdil davranın, zira takvâya en yakışanı budur...” ayetini hatırlatırım. Ve derim ki; “Nursî, düşmanın da olsa, hakkında adil ol! İslâm’ın, ‘kardeşlik’ ilkesini bir yana bıraksan bile, ahlakın gereği olan ‘müfterilik’ten sakın! Bilirsin ki, Hz. Peygamber, ‘Ya doğru söyle, ya da sükût et!’ der. Çünkü yalancılık da, iftiracılık da İslâm’a göre ahlakların en düşüğüdür...”

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
10 Yorum