Said Nursi'ye hapishanede yapılan koku işkencesi

Said Nursi'ye hapishanede yapılan koku işkencesi

Kuru bir yargılamanın ötesinde maddi ve manevi işkencelerin yapıldığı bir mahkemeydi

RİSALEHABER

Risale-i Nur hareketinde çok önemli bir yeri olan Eskişehir Mahkemesi’nin 85. Yıldönümüne dair bir hatıra yayınlıyoruz. Kuru bir yargılamanın ötesinde maddi ve manevi işkencelerin yapıldığı mahkeme safahatı Nur talebelerinin nasıl bir dönemden geçtiğine dair önemli ipuçları veriyor.

EZİYET OLSUN DİYE ÜSTADI, MAHKÛMLARIN AYAKTA BEVLETTİKLERİ...

Eskişehirli Abdülvahid Tabakçı Ağabey Anlatıyor:

Malum olduğu üzere 1935 senesinde Üstad’ın Yeni Said döneminin ilk mahkeme safahatı Eskişehir’de cereyan etmiştir. Ben o zamanlarda hizmeti bilmiyordum. Ama Eskişehir Hapishanesinde bulunanlardan dinledim. Şöyle ki:

Eskişehir’in Yazılıkaya köyünden üç genç başka bir köyden kız kaçırmaya teşebbüs etmişler ama başaramayıp yakalanmışlar. Asıl fail Musa Ayaz... Mahkeme sonucunda Musa bir yıl, kendisine yardım eden arkadaşları da altışar ay hapse mahkûm olmuşlar. Jandarmalar bunları Eskişehir hapishanesine götürürlerken yol üzerinde olduğu için bizim köyümüz olan Belpınar’a uğrayıp bir gece kaldıktan sonra Eskişehir’e gitmişler. 

Arkadaşları tahliye edildikten sonra da altı ay daha mahkûmiyeti devam eden Musa Ayaz hapiste iken, Üstad ile 60–70 kadar talebesi Isparta’dan sürgün gelmişler. Sene 1935.

Musa Ayaz’ın anlattığına göre başta Üstad olmak üzere yeni gelenlere hapishanede çok kötü muamele edilmiş. Özellikle eziyet olsun diye, mahkûmların ayakta bevlettikleri, uzun bir duvarın karşısındaki hücreye Üstadı koymuşlar. Eskişehir’in suyu kireçli olduğu için idrar taşlaşıyor ve müthiş bir koku saçıyormuş. O kadar ki tuvalete gelen herkes bir an önce kaçmaya çalışırmış. İşte Üstad böyle bir yere en yakın hücrede tutuluyor. 

O devirde hapishane yöneticilerinin yukarıdan aldıkları emirler hep aynı olmuştur: “Ezin! Sindirin! Pişman edin!” Bugün en azılı katillere bile reva görülmeyen muameleler, suçları kitap okumak ve Üstadlarını sevmekten ibaret olan bu masum ve mazlum insanlara hiç acımadan uygulanıyordu. O kadar ki idamlık veya müebbetlik mahkûmlar bile, bu insanlara yapılan muameleye isyan ediyorlardı. 

İDAMLIKLAR SAVCI, MÜDÜR VE BAŞGARDİYANI REHİN ALDI

Nitekim; Eskişehir hapishanesinde de, biri idamlık ikisi müebbet hapse mahkûm edilmiş olan ve hücrede tutulan üç hükümlü; Savcı, Müdür ve Başgardiyanı -mahkûm nakli ve değişiklik yapmak için içeri girip, taksimat planları yaparlarken- rehin alıyorlar. Bu üç mahkûm, üç idareciyi yaka paça yakalıyor ve alıyorlar içeriye. Veriyorlar sopayı… Döverken bir taraftan da: “Bu hocayı idrar kapısı karşısına niye koyuyorsunuz?” diyorlarmış. Orada onlara yemin ettiriyorlar. Tahtakurusu da kaynıyormuş ortalıkta. Bu üç adamın korkusundan Üstadı oradan başka bir tarafa almışlar. Bunları bana hem babam, hem de olayın şahidi Musa Ayaz anlatırdı. 

Bunları bizzat yaşayan ve anlatan Musa Ayaz, Üstadın ve kardeşlerimizin tesiriyle birçokları gibi hapishanede namaza başlamış. Mahkûmiyetini tamamladıktan sonra, tarihi Midas Harabelerinin yakınındaki Yazılıkaya köyüne dönmüş ve hayatına devam etmiştir… (Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-3)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum