Said Nursi’nin Risalelerdeki prensipleri hedefimiz olmalı

Said Nursi’nin Risalelerdeki prensipleri hedefimiz olmalı

Dr. Suad Alkan ile kısa bir sohbet…

Röportaj: Serdar Bilgin
RİSALEHABER

Üslup, mütefekkirin fikirlerini, duygularını, hayallerini ve heyecanlarını ifade etme tarzıdır. Üslupta en önemli unsur kelamdır. Kelâmın elbise-i fahiresi veyahut cemâli ve sureti, üslûp iledir. Yani, kalıb-ı kelâm iledir.” Kalıb-ı kelamı da cisimleştiren söz sanatları ve imgelerdir.

Modern Asrın Kelam Âlimi Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nurda fikirlerini, duygularını, hayallerini ve heyecanlarını nasıl ifade eder?

Yazı sanatında, Muhakematta ve yakın çağ edebiyat tarihimizde ifade edildiği üzere “üslûb-u beyan ayniyle insandır.” Binaenaleyh Üstad Bediüzzaman’ın yazılarına bakıldığında orada nev-i şahsına münhasır, kendisini, yani üstadı görecek noktaya ulaşmak gerekir. Kendisi olmaktır. “kendisine ziyarete gelenlerin Risale-i Nur’a bakmaları”nı istemesi, ziyaretin gerçek maksadına ulaşması demektir. İnsanın bütünlüğü, yani fikir ve duygu sağlığına ulaşması, fikir ve duygunun iyi eğitilmesiyle ilgilidir. “hasta asır, mariz unsur, alil uzuv”, insan düşüncesi ve duyarlığının, dünya ve ahiret anlayışının sağlık kazanmasına dayanır. Edebiyat tenkidi işte bu sağlığın var ve ya yok oluşuyla bağlı bir incelemedir. Sorunuzdaki fikirler, duygular, heyecanlar, hayaller, insan edebi kişiliğinin unsurlarıdır. Bunlar biri birinden bağımsız değildir. Nihayet insanın bir kimlik kazanmasına, kendini kökleştirmek imkânına dayanır. Risale-i Nur’un, dolayısıyla Bediüzzaman’ın, dolayısıyla İslam’ın, dolayısıyla maksudu Billah’ın hedefi odur.

Risale-i Nurun "medeniyet-i fuzla" tarifine uygun maddi ve manevi terakki için nur talebelerinin öncelikli sorumluluğu nedir?

Son zamanlarda düşündüğüm ve formülleştirmeğe çalıştığım ve bazı sorumluluk yüklenmiş zatlara söylediğim bir söz var: “Nurcular sorumluluklarını hakkıyla yerine getirirse Türkiye adam olur, Türkiye adam olursa Dünya adam olur”. Bu hükmün ispat zaruri bir dayanağı vardır. O da âlem-i melekût ile âlem-i mülk arasında münasebetlerdir. Zahir ve batın; evvel ve âhir ile bağlı düşüncelere dayanır. Yukarıda Bediüzzaman’ın yani Risale-i Nurun hedefi olarak göstermeğe çalıştığım, ihlas, uhuvvet, iktisat, tiryak, katre, Şemme, zühre, vs. risalelerdeki prensiplerin sistematik dilini, bir hareket dili olarak bütün mekânlarda dillendirilmesini hedef tutmaktır. Kendi medeniyet fikrini savunamayan insan başka medeniyet düşüncelerine mahkûmdur. Üstad hazretlerinin “medeniyette istifa” düşüncesini idrak ve irade etmek lazımdır. Üniversitelerdeki akademisyen arkadaşlarımızın itiraf ettikleri gibi “meslektaşlarıyla bir fikir teatisine girmek” kabiliyetinden mahrumiyet söz konusudur.

Elif Dergisi ile gaye-i hayalinizi yakaladınız mı?

“Elif” dergisinin intişarı yukarıdaki hedefi yakalamaya çalışmaktır. İkinci olarak bir Misyon’un dergisidir. Bana ait bir hareket değildir. Benim bu hareketteki rolüm, hasb-el kader, “Nur Cemâati” nın bütünlüğü dönemlerinde “gel burada çalış!” dedikleri Yeni Asya Gazetesinde on dört sene gazetecilik yapmış olmamdan doğuyor. “Elif” O dönem içinde yarışmalar içinden süzülmüş başarılı arkadaşların topluluğuna verilmiş bir isimdir. Onların birliğine “Elif ekibi” diye bir isim takılmıştı. O çerçeve bilahare genişledi “ekol” denebilecek bir seviyeye ulaştı. “Elif ekibi” nin “Elif ekolü” ne dönüşmesi dünyada doğan her gerçek fikir ve edebiyat hareket akımının benzeridir. Edebiyatı ve sanatı olmayan bir hareket güdüktür veya iğdiş edilmiştir. Doğurganlığı ve döllenme kabiliyeti kaybettirilmiştir. “Elif” dergisini kendi isteğim ve fikrimle çıkarmadım. Daha büyüme ve olgunlaşma aşamasında itimat edip yanımıza aldığımız iki idare müdürü tarafından su-i istimale uğradı. Çünkü artık hem Nur Cemaati bütünlüğünü, hem de gerçek kabiliyetler özelliklerini kaybetmişti. Bu biraz Moğol saldırıları sonunda Selçuklu Devletinin Beylikler dönemine dönüşmesini andırıyor. Bir “Genç Osman” şahsiyet-i manevisine ihtiyaç vardır.

Sayın hocam, genç kalem erbabına bu minvalde önerileriniz nelerdir?

“Genç kalem erbabı” dediğiniz kişilerin “yazısını ve sanatını görmeksizin toptan “onlara tavsiyem şudur” beylik laflar etmek istemem. “Dil dindir” aynı şekilde “din dildir”! Dili bozuk olmak dini bozuk olmağa kadar götürür. Bu tarz ifadeler, bir fikir ve sanat çerçevesi içinde müzakere edilecek konulardır.

Kaynak: Risalehaber.com

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum