Said Nursi'nin olduğu bir ülkede...

Said Nursi'nin olduğu bir ülkede...

Ses sanatçısı Ahmet Özhan, gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için farklı arayışlara gitmenin zoruna gittiğini söyledi

Ses sanatçısı Ahmet Özhan, Mevlana, Yunus Emre ve Bediüzzaman'ın olduğu bir ülkede gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için farklı arayışlara gitmenin zoruna gittiğini söyledi.

Türk Tabipler Vakfı (TÜ-TAV) tarafından düzenlenen "Ben Nesli" konulu panel, İzmir Hilton Oteli Barbaros Paşa Salonu'nda gerçekleşti. Panele ev sahipliği yapan Özel Şifa Hastaneleri Genel Koordinatörü Mehmet Ateş, Şifa hastanelerinin 1984 yılında 100 metrekarelik bir mekanda kurulduğunu, bugünlerde ise üç farklı yerde 100 bin metrekarelik kapalı alanda hizmet verdiğini söyledi. 2010 yılında Bornova'da 7 bin 200 metrekarelik bir alanda tıp fakültesi kurarak bu çalışmaları taçlandırmak istediklerini belirten Ateş, bunun yanında Kerkük'te 2 bin metrekare, Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de yabancı ortakla 30 bin metrekare üzerine iki hastane kurmak için harekete geçtiklerini ve bunun bir yıl içinde hizmete gireceğini kaydetti. Ateş'in açılış konuşmasından sonra panele katılan konuşmacılar, kürsüye davet edildi.

Panelin yöneticiliğini üstlenen Doç. Dr. Mustafa Cirit, insanoğlunun benlik duygusu ve bu duygunun yol açtığı zararları anlattı. Daha sonra Çocuk Psikiyatristi Prof. Dr. Salih Zoroğlu, "Ben Nesli" sunumunu gerçekleştirdi. Herkesin kendisini çok beğendiğini, bu duygunun çocuklara empoze edildiğinin altını çizen Prof. Dr. Salih Zoroğlu, yapılan bir araştırmada 1965 yılına göre lise öğrencilerinin 2006 yılında kendilerini yüzde 40 daha fazla beğendiğini ve kendisini çok önemli biri olarak gördüğünü söyledi. Bu durumun, narsizm yani enaniyet duygusunu pekiştirdiğinin açıkça ortaya konulduğuna dikkat çeken Zoroğlu, enaniyetin egoyu ön plana çıkan mutsuz insanlar ürettiğini kaydetti.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden psikiyatrist Prof. Dr. İlhan Yargıç ise "Uyuşturulan Gençlik" konulu bir sunum gerçekleştirdi. Bu sunumda sigara ve uyuşturucu kullanımının deneme yöntemiyle başladığını, bunun altında kişiliği gelişmemiş bireyler yattığını belirtti. Sigara içmenin zevk alma ihtiyacıyla başladığını, günde bir paket sigara içen bir insanın ancak 5-6 tanesinde zevk alabildiğini vurgulayan Prof. Dr. İlhan Yargıç, diğerlerini artık bağımlılığa dönüştüğü için içtiğini anlattı. Yargıç, sigara ve alkol şirketlerinin bu sanal bağımlılığı kullanarak 'sert erkek' ya da 'özgür kız' imajıyla gençleri olumsuz bir şekilde etkilediklerini kaydetti.

Türk musikisinin vazgeçilmez ses sanatçılarından Ahmet Özhan ise "Müzik ve Gençlik" üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Sözlerine "iyi ki, şarkılar var" bestesiyle başlayan Özhan, Mevlana, Yunus Emre, Bediüzzaman'ın olduğu bir ülkede gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için farklı arayışlara gitmeyi "Zoruma gidiyor böyle yaşamak" şarkısının sözleriyle eleştirdi. İnsanın iç dünyasını keşfetmesi gerektiğini, bunun için geçmişe bakılmasını isteyen Özhan, gençliğin kötü alışkanlıklardan kurtulmasında en önemli panzehirin tasavvuf olduğunu ifade etti. Tasavvuf sayesinde insanların kulluk duygusunu tadacağını, bu duygunun az ötesinde hürriyet, biraz ilerisinde ise sultanlığa ulaşacağını anlatan Ahmet Özhan, bu sayede tefekkür ederek düşünme gücünün geliştirileceğini ve rabıtayla ana trafoya bağlanılacağını söyledi.

Uzman Pedagog Adem Güneş ise 'aman oğlumun başına bir şey gelmesin' diyen aileler tarafından çocukların kabiliyetlerinin köreltildiğini dile getirdi. Anne ve babaların, işlerini bahane ederek çocuklarını ihmal ettiğini, bu ihmalin kayıp bir asır oluşturduğunu anlatan Adem Güneş, özellikle 0-6 yaş grubunda annelerin çok ciddi ihmallerinin söz konusu olduğunu belirtti. Güneş, anne ile çocuk arasındaki bağın gelişmemesi durumunda güvensizlik duygusunun ön plana çıktığını, bu duygunun ise ihmalle pekiştiğini söyledi.
CİHAN