Said Nursi'nin ilginç öğretmen tarifi
Bediüzzaman Said Nursi, ziyaretine gelen muallimlerle çok fazla alâkadar olurdu
Bayram Yüksel anlatıyor:
“Üstadımız, muallimler ziyarete geldiklerinde onlarla çok fazla alâkadar olurdu.
‘Şu zamanın dindar bir muallimine, eski zamanın velileri nazarı ile bakıyorum... Muallimin iyisi çok iyi, fenası da çok fena. Çünkü masum çocuklar muallimlerine çok dikkat ederler, âdeta mıknatıs gibi hocalarından ne görürse iyiyi de fenayı da çekerler. Muallimin iyisi minare başında, kötüsü kuyu dibindedir. Muallimler için ortası yoktur, ya âlay-ı illiyyinde veya esfel-i safilindedirler’ derdi.
“Onun için dindar muallimlere çok ehemmiyet veriyordu... Muallimlere ders verirken merhum Hasan Feyzi, Mustafa Sungur, Abdurrahman Yüksel gibi zatları misâl verirdi ve ‘Sizleri de onlar gibi kabul ettim’ derdi. Hem, ‘Mustafa Sungur’un okuması mânâ-yı ismîden mânâ-yı harfî hükmüne geçti, onun okuması maarif-i İlâhî hükmüne geçti’ derdi.” (Son Şahitler, C. 3, s. 60)
