Risale-i Nur'daki bazı hadislere yapılan itirazlara dair
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risale-i Nur’da yer verdiği bazı Hadis-i Şeriflerin "Mevzu" olduğu iddiasına cevap
Hadislerin sıhhati ve sağlamlığı, asırlar evvel hadis otoriteleri ve alimleri tarafından test edilip halledilmiş bir konudur. Günümüzde yeniden hadislerin sıhhatini sorgulamak ve eleştirmek, haddi aşmaktan başka bir şey değildir. Zira biz hangi hadisin sağlam, hangisinin uydurma olduğunu yine eski dönemdeki hadis uzmanlarından öğreniyoruz. Bizim bu mesafeden yani bu asırdan, hadislerin sıhhat kontrolünü yapmamız imkânsızdır. Biz ancak eski zamanlarda yapılmış bu çalışmaları günümüzün teknik imkânları ile bir havuzda toparlar, bazı sınıflandırmalar yaparak kaliteli bir basım ile insanlara sunabiliriz. Bunun dışında hadis usullerinin kaideleri ile hadisleri anlamak ve nasıl bir çalışma ile sıhhat testlerinin yapıldığını günümüz insanlarına ispat edebiliriz.
HADİS İLMİNDE DE BİR İCMA, BİR STANDART VARDIR
Hadisin zeki ve dâhi imamları ve otoriteleri, hadisleri sıhhat yönünden gayet mükemmel bir süzgeçten ve elemeden geçirmişlerdir. En ince ayrıntılarına kadar sorguladıktan sonra bu hadis ya da değildir demişlerdir. Diğer ilim dallarında olduğu gibi hadis ilminde de bir icma, bir standart vardır. Bu icma ve standartların haricinde gazel okuyanlara itibar edilmemiştir. Yani o tarihlerde de sağlam ve güvenilir hadislere uydurma diyen sivri akıllılar veya sapık fikirliler çıkmıştır; ama ümmetin kolektif aklı ve süzgeci bu densizlere fırsat vermemiştir.
İşte günümüzdeki şarlatan hadis düşmanları tarihteki bu aykırı ve çatlak sesleri kendilerine referans alarak iddiada bulunuyorlar. Bizler böyle ümmetin ortak kabullerinden uzaklaşmış ve kolektif ilmi standartlara uymayan sapkınları ciddiye almamalıyız. Zaten bütün ilim dünyası da bu prensip ile hareket ediyor. Mesela; fizikçiler içinde birisi çıkıp mesnetsiz bir şekilde fizik kabullerine aykırı bir fikir ortaya atsa, fizik dünyası bunu ciddiye almaz.
BU ZATLARIN ESERLERİNDE BULUNAN HADİSLER RESULULLAH'TAN İŞİTMİŞ GİBİDİR
İmam Buhari, Müslim, Tirmizi, Beyhaki, Nesei, Suyuti, Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvud, Yahya b. Ma'în, Süfyân es-Sevrî, İmam-ı Deylemi, İmam-ı Taberani, İshak B. Rahuye, Kadı İyaz, İbn-i Mâce, İbn-i Hacer-ül Heytemi,.. bunlar ve bunlar gibi Ehl-i sünnetin otoriter hadis uzmanları dururken, bid'at ehli kişilerin sözüne aldırmamak gerekir. Bu zatların eserlerinde bulunan sahih hadisleri Allah Resulünün (sav) ağzından işitmiş gibi kabul etmek gerekir. Bütün ümmet bu gibi mevsuk imamların eserlerine itimat etmişlerken, bazı bidat ehli imamların sözlerinden şüpheye düşmek, ilim ve vicdan ile bağdaşmaz.
Bu zatlar, hem uzman olmaları hem de Asr-ı saadete yakın olmaları hasebi ile hadiste söz onlara aittir. Maddeci felsefe ile beyni sersemleşmiş liyakatsiz bazı bid'at ehli ilahiyatçıların sözleri, şu uzman ve liyakatli icmanın karşısında sinek vızıltısı gibidir.
ÖLÇÜMÜZ EHL-İ SÜNNETTİR
Risale-i Nurlarda geçen hadisler, Ehl-i sünnet muhaddislerin kaynaklarında mevcuttur. Risale-i Nur'da geçen ayet ve hadislerin kaynaklarını gösteren kitaplar mevcuttur, bunlardan bir tanesi Abdulkadir Badıllı Ağabey'in hazırladığı, "Kudsi Kaynaklar" adlı kitap olup Envar Neşriyat tarafından basılmıştır. Bu kaynakları tahkik edersek Risale-i Nur'da geçen hadislerin kaynağını öğrenmiş oluruz.
İslam tarihinde Ehl-i sünnet dışında birçok batıl ve bid'at mezhepler ve ekoller türemiştir. Bunların hadis usulü ile Ehl-i sünnetin hadis usulü farklılık arz eder. Bu yüzden, Ehl-i sünnetin sahih veya hasen kabul ettiği bir hadisi, başka batıl mezhepler zayıf ve mevzu kabul edebilirler. Burada bizim ölçümüz; İslam’ın en istikametli ve ilmi mezhebi olan Ehl-i sünnettir.
Bir sözün hadis olmaması, mana itibari ile de yanlış ve batıl olmasını gerektirmez. Hadis imamları "mevzu" derken, manası yanlış ve batıl demiyorlar, sadece bu hadis değildir, diyorlar. Öyle ise lafzı mevzu olan bir şeyin manası sahih olabilir.
Hadis kaynakları olarak, sadece Kütüb-ü Sitte ve onun gibi şöhret bulmuş kaynakları kabul edip, diğer hadis kaynaklarını yok saymak yanlıştır. Hâlbuki Buhari ve Müslim dışında sağlamlık açısından kıymetli çok hadis kaynakları da vardır.
Hadis âlimlerinin, hadisi değerlendirme kriterleri farklı olabiliyor. Bazen birinin sahih kabul ettiği hadisi, başka bir hadis alimi hasen kabul edebiliyor. Hatta Buhari ve Müslim gibi hadis âlimlerince kabul görmüş hadislere İbn-i Cevzi gibi muhakkik ve münekkid bir hadis uzmanı mevzuu diyebiliyor.
Ama bu itiraz, hadis otoritelerince kabul görmemiştir. Biz İbn-i Cevzi, mevzu dedi diye hadisleri mevzu kabul etsek cahillik etmiş oluruz.
HADİSİN SIHHAT ÇALIŞMASINI HADİS ALİMLERİ YAPMIŞLAR VE BİZE SUNMUŞLAR
Bütün ilim dallarında şaz hükümler itibara alınmaz. Yani bir ilim dalında makbul olmuş bir meseleyi, yine o ilimde makbul bir alim tenkit etse, onu destekleyen delil ve bilgiler yeterli olmadığı için itibara alınmaz. Mesela, hadis sahasında otoriter olan İbn-i Cevzi, üç yüze yakın sahih hadisi mevzuu kabul etmesi fikrini hadis çevreleri itibara almamıştır.
Günümüzde birtakım din düşmanları, özellikle hadis sahasına şüphe atmak için sistematik olarak çaba sarf ediyorlar. Bunu da birtakım ulema-i su kapsamına giren ehli bid'at âlimlerince dillendiriyorlar. Bu da avam müminlerin zihnini karıştırıyor.
Hadisin sahih ve mevzuu olması, bizim sahamıza giren bir husus değildir. Hadisin sıhhat çalışmasını hadis alimleri yapmışlar ve bize sunmuşlar. Bize düşen; o hadisi kabul etmektir.
Hadis kaynakları sadece Buhari, Müslim, Tirmizi'ye mahsus değildir. Onun dışında yüzlerce sahih ve güvenilir kaynaklar vardır. Bu hadisin, Kütüb-ü Sittede olmaması, onun sıhhatine zarar vermez. Zaten Kütüb-ü Sitte sahiplerinin, "Sahih hadis sadece bu altı kitapta mevcuttur, başka kitaptakiler uydurmadır" diye bir iddiaları da yoktur.
Sorularla Risale

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.