Risale-i Nur'da estetik kodlamalar
Risale Akademi'nin düzenlediği "1.Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı" tebliğleri...
RisaleHaber-Haber Merkezi
Risale Akademi, "1.Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı"nda sunulan tebliğleri yayınlamaya başladı. İşte Taha Çağlaroğlu'nun "Risale-i Nur'da estetik kodlamalar" başlıklı tebliği...
İşte Taha Çağlaroğlu'nun tebliği:
Estetik bir yaşantının oluşabilmesi için duyu, zihin ve inanç ögelerine ihtiyaç vardır. Vicdanın dört ögesi ve ruhun dört havassı olan "irade, zihin, his, lâtife-i Rabbaniyeden her birinin bir gayetü’l-gàyâtı” olduğunu vurgulayan Bediüzzaman bunları şöyle açıklar: “İradenin ibadetullahtır. Zihnin, mârifetullahtır. Hissin, muhabbetullahtır. Lâtifenin, müşahedetullahtır. Takvâ denilen ibadet-i kâmile, dördünü tazammun eder.” (Hutbe-i Şamiye)
İrade Allah’a ibadete, zihin Allah’ı tanımaya, duygular Allah’ı sevmeye, lâtife Allah’ın güzel isimlerinden yansıyan nakışları, cilveleri, güzellikleri görmeye, anlamaya, kabul etmeye adanacaktır. Hayal, Bediüzzaman’ın ifadesiyle ruhun şair bir sanatkârıdır; bu bağlamda ruhun cemali kavramıyla ilgilidir. Hafıza, rüya ve bilinç ötesi de suret, çiçek, iman, hakikat, nur vb. ile de alâkalıdır. Kanaatimce Bediüzzaman, ‘suret’ ve ‘çiçek’ sözcüklerini bir sembol olarak kullanmış, bu ifadelerle bütün somut varlıkları kastetmiştir.
Bu çalışmamızın çıkış noktasını oluşturan cümlelerden birisi şudur: "Hakiki terakkî ise, insana verilen kalb, sır, ruh, akıl, hattâ hayal ve sâir kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirerek, her biri kendine lâyık hususi bir vazife-i ubûdiyet ile meşgul olmaktadır." (Sözler) Bediüzzaman, bu cümlede zihin ve iradeyi tazammun eden akıl kelimesini kullanmış, bir de sırdan bahsetmiştir. Burada geçen sır, lâtifelerin sultanı olan kalbi daha kapsamlı ifade eden bir kelime olsa gerektir.
Üstad’ın lâtifeyle ilgili bir açıklaması şöyledir: “Eğer aklın varsa, uhrevî inkılâbâtında, berzahî etvârında ve dünyevî inkılâbâtının müsâdemâtı altında ezilen, bozulan ve ebedî seferde sana arkadaşlığa muktedir olmayan işleri bırak, ehemmiyet verme, onların zevâlinden kederlenme.
Sen kendi mahiyetine bak ki: Senin lâtifelerin içinde öyle bir lâtife var ki, ebedden ve Ebedî Zattan başkasına razı olamaz. Ondan başkasına teveccüh edemiyor. Mâsivâsına tenezzül etmez. Bütün dünyayı ona versen, o fıtrî ihtiyacı tatmin edemez. O şey ise, senin duygularının ve lâtifelerinin sultanıdır. Fâtır-ı Hakîmin emrine mutî olan o sultanına itaat et, kurtul.” (Lemalar, 17. Lema, Birinci Nota)
Tebliğin devamını okumak için TIKLAYINIZ
