Risale-i Nur bütün bilimler ile okunmalı

Risale-i Nur bütün bilimler ile okunmalı

Prof. Dr. Himmet Uç, Risale Akademi’nin düzenleyeceği "Risale-i Nur İçin 15 Vazife Arama Konferansı" sorularını cevapladı.

Risale Haber-Haber Merkezi

 

Prof. Dr. Himmet Uç, Risale Akademi’nin düzenleyeceği "Risale-i Nur İçin 15 Vazife Arama Konferansı" sorularını cevapladı.

 

Her bir alanda çalışma kriterleri ve metotları ne olmalıdır?

 

Çalışma kriteri belirlemek kimin haddine, Bediüzzaman sıralı ilimleri veya bir ilimdeki sıralamaya göre düşünmeyi aşmış, mesela her astronomici astronomi bilir ama astronomi felsefesi yapamaz. Bediüzzaman hem bilgiyi hem de bilgi felsefesini yapıyor. Şimdi çalışma kriteri ilimi aşmak ve o ilmi Allah insan ve evren bazında tepeden yorumlamak gerekir. Veya külli yorumlamak, bu düzeyde bir çalışma bu sıralamaya göre olur.

 

Her bir alanda çalışmaları yürütecek kadrolarda aranacak yeterlilik kriterleri ne olmalıdır?

 

Yeterlilik bir sınır değil neye göre yeterlilik neyi üretecekse ona göre yeterlilik. İlim ilimden Allah’a giden kapıları kapamış ve insanlığı boşlukta ve kaosta bırakmış, şahıs hangi ilim dalında ise o ilimden Allah’a ve insana giden kapıları görecek bir yeterlilikte olacak. Böyle adamlar mumla aranır ancak, Nurları otuz yıldır okuyan adamlar, “ders yaptıktan sonra nasıl okuyalım” diye soruyor, ben de “otuz yıldır daha kendine bir okuma tarzı geliştiremedin mi” diyerek cevap veriyorum. Bu işler sevda işe rutin çalışmalar ile olmaz. Biz ise sevdalı adamları oyalarız, yeri gelir suçlarız o da bırakır gider, böyle adamlar olmadı değil. Çalışmanın nasıl olacağı konusunda büyük adamların hayatını ve sanatını okumalı. Mesela “Bediüzzaman ve Çalışmak” diye bir araştırma yok. En olumsuz anlarda bile çalışan ve üreten bir insan, en küçük bahanede çalışmayı bırakan bir mantık nerede, dayanılmaz hasta iken eser yazan nerede… El Hüccet ül Zehra gibi.

 

Hangi çalışma alanları birbiriyle ilişkili ve birinci derecede yakın görülmektedir? Bunların ortak disiplini nasıl sağlanmalıdır?

 

Mesela Risale-i Nur bütün sosyal bilimler ve fen bilimleri ile alakalı sanat, edebiyat, din, felsefe, ağırlıklı olarak okunmalı. Çünkü bu dört şey nurların etrafında dolaştığı şeyler. Ben kısıtlı parama rağmen lisans döneminde bile durmadan kitap alırdım, hocam Orhan Okay bana yüksek lisans döneminde estetik, felsefe hatta Marksist felsefe okuttu. Hiçbir şey düşünmeden iyi bir eleştirmen olmayı hesapladım. Sonra iş Risaleler üzerine döndü. Nereden nereye. Cemaat hiçbir zaman teşvik etmez, çünkü ufuk sahibi insanlar yoksa tek felsefe kıskanmaktır. Kıskançlık büyük geçinen adamların hastalığı.

 

4-Risale-i Nur'da geçen benzer ifade, kavram veya konular üzerinden 15 vazifenin başka bilimlerle ilişkisi nedir ve nasıl olmalıdır?

 

ŞERH:

Risale-i Nur birbiri ile ilişkili metinler, her metinden diğer metinlere giden kapıları görecek bir çağrışıma sahip olacak kişi. Altıncı Sözden Ayet’ül Kübra’ya gidecek çok yollar var, Münacata da, pencerelerden. Bediüzzaman bütün nurlara açılan kapılar koymuş, marifet pencere ile kapı arasındaki bağı empatiyi görmek öyle yetişmek ve metne hakim olmak. Bediüzzaman teşrihi bedeni insani diyor. Yani insan bedenini bıçakla açmak. Şimdi teşrihi metin metnin içindeki incelikleri görecek bir muhakeme ve yorum düzenine sahip olmakla olur. Üstad Risale-i Nuru anlatırken başka bilimlerden de teşrih yapıyor, iki türlü teşrihat. Bunları yapacak insanlarımız olsaydı burada mı olurduk ki. İzah ederken bir metni diğer bir metin izah ediyorsa, bir metin mücmel diğer metin ise mufassal ise mücmel ile mufassal arasındaki kapıyı görmek gerekir. Tekmil bir mesele bir yerde tabi durumunda yan anlam durumunda ise o yan anlamı bir başka metinden alınan ifadelerle tamamlama tekmil etme veya bir bahis farklı yönleri ile bütün nurlara dağılmışsa onları ağırlıklarına göre tanzim etmek ve tamamlamak, çok yönlülüğünü nazara vermek. Mesela Dokuzuncu Söz’de, “pek çok hikmetlerinden yalnız birini beyan ediyoruz” diyor.

 

İnsan başka hikmetlerini de görebilir ve bahse haşiye olarak anlatabilir. Neşretmek, dikkati çeken boyutlarda yerine göre resimlemek, dramatize etmek, romanlaştırmak, tiyatroya dönüştürmek demek. Nazım Hikmet’in bir şiirini tiyatroya çeviriyorlar. Bu da bir neşirdir. Risaleler hem tiyatro hem sinema hem resim şeklinde ifade edilecek bir genişlikte görsel yazılmış, neşir faaliyeti olarak sadece birini yapıyoruz aynen neşir. NTV’nin ünlü roman Dorion Gray’ın portresini resimlediği bir kitap var önümde. Günahın nasıl insanı bozduğunu anlatan bu ünlü roman nasıl yayınlanmış, işte bu da neşir. Risale-i Nur’un hakikatlerini talim ettirmek, belletmek belirli hale getirmek, bu da ders anlatma tarzlarında farklı anlatımlar olmakla olur. Telif Risale-i Nurdan farklı eserler ele alınabilir. Benim yazdığım kitaba Mardin’de bir profesör “bu kitap risaleler üzerine çalışanlara bir metod dersi de veriyor ve onbeş civarında kitaba hamile” dedi. Tanzim risalelerde bahisler müteferrik ve sıradan bir matematik düzenle değil dehaca yazılmış bu dehacayı bizim gibi sıradan insanlara sıralamalı metinler haline getirebiliriz.

 

Tertip de aynı şekilde Risale-i Nur bir okyanus gibi insanlar o okyanustan aralarında irtibat olan bahisleri bir tertiple yayınlayabilirler. Mesela hüsün kelimesinin tertibi koca bir kitap olur. Tefsir yorum demek. “Bu risaleyi anlayarak okuyan imanını kurtarır inşallah” diyor. Burada anlayarak okumadan neyi kastediyor, bunu anlatmak lazım. Anlayarak okuma örnekleri vermeli. Yorum, aşırı yorum, normal yorum, kısır yorum. Umberto Eco’nun “Yorum ve Aşırı Yorum” diye bir eseri var. Üstad da Namık Kemal de aşırı yorumun zararlarını anlatıyor mübalağanın ihtilalci olduğunu söylüyor. Yorum üzerinde hermeneutuk veya interpretation bir çok kitap var bunlardan nurların yorumuna bir anahtar kitap yazılabilir.

 

Beyan klasik edebiyatın önemli bir sorunu, edebiyat lügatlerinde mesela Naci’nin beyan bahsi ve klasik edebiyat bahislerinde medrese tahsilinde beyanın önemli izahları var. Nurların bir çok bahsi isbat edilecek bir biçimde sunulmuş kişi onları isbat edebilecek bir mentalitede metne nüfuz etmeli. Cem, dağınık bahisleri bir metne toplama dönüştürme, tafsil de konuyu her yaş grubuna göre anlatacak şekilde açıklamaktır. Ki açıklamak metnin anlamı olabilir görüntüsü olabilir, dramatizasyonu olabilir. Bunların her birinin modern edebiyatta Anglo Amerikan edebiyatında önemli yerleri var. İngiliz, Alman ve Fransız edebiyatında bunlar çok açılmış. O edebiyatları iyi bilen kimseleri celbetmeli.

2-İZAH
3-TEKMİL
4-TAHŞİYE
5-NEŞİR
6-TALİM
7-TELİF
8-TANZİM
9-TERTİP
10-TEFSİR
11-TASHİH
12-BEYAN
13-İSPAT
14-CEM
15-TAFSİL

 

Risale-i Nur'da istenilen 15 vazifenin yapılabilmesi için Risale-i Nur'un anabilim dallarına göre tasnifinin sağlanması için ne yapılmalıdır?

 

Bu dediğim birkaç ömre sığmaz bir faaliyet. Bütün ana bilim dallarını yaz bir kenara onlarla nurların alakaları için aralarında oklarla irtibat kur demektir. Zor bir iş.

 

Bu arama konferansının yeni konferanslarla ve her 15 vazife alanının ayrı ayrı sonradan disipline olabilmesi için başlangıçtaki yol haritamız ne olmalıdır?

 

Başlangıçtaki yol haritası herkesin nurlardan bir temayı alıp o konuda hiç durmadan eser okumak ve bir süre sonra bir noktaya geldiğin görmek. İlk yapılacak iş bu.

 

Sizce belirtilen mektubun, Risale-i Nur'un ruh-u aslisine uygun ve manasına sadık bir şekilde akademik zeminde muhatap bulması için öncelikle hangi bilim dalları ile ortak konferanslar düzenlenmelidir?

 

Din zaten çok yapılıyor, ama estetik ile estetikçiler, sanat ile sanatçılar, bilim ile bilimciler üç temel alanda başlangıç noktası olmalı.

 

Amaç, kapsam, metot, kavram, tanım, muhatap/hedef kitle, kıyas, yeni sonuçlar bağlamında yapılacak araştırma, eğitim ve yayın faaliyetleri nasıl bir sistemde ilerlemelidir?

 

Bu merdivenin en az altı yedinci basamağı… İnsanlar temalarda zenginleştikçe bunları yapabilirler

 

Sizce birbirleri ile ilintili ve mütemmim olan bu kavramları sınırlandırmak kabil midir? Yoksa mütedahil daireler gibi mi değerlendirmek gerekir?

 

Bence ikincisi daha mantıklı mütedahil düşünme. Risale-i Nur’un armonisi bu mütedahil olmaya uygun.

 

Bütün bu görevlerin yerine getirilmesinde bir metodolojiye/ilmî usule ihtiyaç var mıdır? Varsa, bunun esasları nelerdir/neler olmalıdır?

 

Elbet bir metodoloji olmalı ama bir tane mi hayır birkaç tane, her ilmin smetodolojisi ayrı ayrı. Bilim başka, din başka, sanat başka.