Otizmin erkek çocuklarında görülme olasılığı 4 kat daha fazla

Otizmin erkek çocuklarında görülme olasılığı 4 kat daha fazla

Prof. Dr. Dilara Özer, “Çalışmalar, okul çağı çocuklarında otizm sıklığının 1/54 olduğunu ve erkek çocuklarında, bir kız çocuğuna karşılık 4 kat daha fazla görüldüğünü ortaya koymaktadır” dedi.

2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak adına 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ‘Dünya Otizm Farkındalık Günü’ olarak ilan edildi. Farkındalık günü ile ilgili açıklamalarda bulunan İstanbul Kent Üniversitesi akademisyenlerinden Prof.Dr. Dilara Özer, “Otizm, bugün dünyada zihinsel engelden sonra ikinci sırada yer alan nöro-gelişimsel bir bozukluk haline gelmiştir. Yaşamın ilk üç yılı içinde göz temasının olmaması, jest ve mimiklerin kullanılmaması, diğerleri ile iletişim kuramama ve el çırpma, kendi etrafında dönme gibi tekrarlayan davranışlar otizmin belirtileri olabilir” ifadelerini kullandı.

“BELİRTİLER HER ÇOCUKTA AYNI OLMAYABİLİR”

Otizm belirtilerinin başta gelen belirtilerinin göz temasının olmaması, jest ve mimiklerin kullanılmaması, diğerleri ile iletişim kuramama ve el çırpma, kendi etrafında dönme gibi tekrarlayan davranışlar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özer, “Ancak bu belirtiler tüm çocuklarda aynı şekilde olmayıp çocuktan çocuğa farklılıklar görülebilmektedir.  Bu farklılıklar tıpkı bir yelpazede olduğu gibi bir uçtan diğerine geniş bir çeşitlilik içerir. Bu çeşitlilik içinde otizmden çok ağır etkilenen çocuklar olduğu gibi çok hafif etkilenen çocuklar da bulunmaktadır. Bu farklıklar arasında zihinsel yetenek önemli bir yer tutar.  Otizmli çocukların yaklaşık yüzde 45’ i ortalama ya da ortalamanın üstünde zihinsel yeteneğe sahiptir" diye konuştu.

“GELİŞİM TAKİBİ ÇOK ÖNEMLİ”

Bebeklik döneminden itibaren çocuğun davranışlarının yakından gözlenmesi ve gelişiminin takip edilmesinin büyük önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Özer, şu ifadeleri kullandı:

“Çocuk gelişimi uzmanları anne ve babalarla görüşerek, çocuğun davranışlarını gözlemleyerek ve gelişimsel değerlendirme araçları kullanarak gelişimleri risk altındaki çocukları belirlerler ve tanılama için ilgili branştaki hekimlere yönlendirirler. Bebeğin gülümsememesi, bay bay yapmaması, sesleri işitmiyor gibi davranması, uyarıcılara aşırı tepki vermesi ya da hiç tepki vermemesi gibi durumlar otizm ile ilgili önemli ipuçları olabilir.  Bu durumda mutlaka bir Çocuk ve Ergen Psikiyatristi tarafından değerlendirilmeleri gerekmektedir.”

OTİZMLE MÜCADELENİN TEK YOLU  “YOĞUN VE SÜREKLİ EĞİTİM”

Otizmin 2 yaşına kadar erken tanılanabildiğini dile getiren Prof. Dr. Özer, otizmle mücadelenin tek yolunun yoğun ve sürekli eğitim olduğuna vurgu yaptı.

Çocuğun gelişimindeki bozulmanın fark edebilmesi ve değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özer, “Otizmle mücadele etmenin tek bir yolu vardır. O da yoğun ve sürekli eğitimdir.  Ülkemizdeki özel eğitim hizmetleri ne yazık ki bu yoğun ve sürekli eğitim hizmetini sağlamada yetersiz kalmaktadır. Otizmli çocukların haftalık eğitim ihtiyaçları 20-40 saat arasında değişmektedir. Ancak ülkemizdeki özel eğitim desteği haftada iki saat bireysel, bir saat grup eğitimi olmak üzere toplam üç saattir.  Bu nedenle bazı aileler ekonomik koşullarını zorlayarak farklı yaklaşımların uygulandığı dil ve konuşma terapisi, uygulamalı davranış analizi gibi özel eğitim programlarından yararlanmaktadırlar. Ancak ülkemizde birçok ailenin bu olanaklara sahip olmadığını ve otizmli çocukların gelişimlerinde çok kritik bir dönem olan ilk yılların kaçırıldığını unutmamamız gerekir” diye konuştu.

AİLENİN EĞİTİMİ DE ÇOK ÖNEMLİ                                                                                           

Bu süreçte çocuğun eğitimi kadar ailenin eğitimi ve desteklenmesi de çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Özer, şunları söyledi:

“Doğru yaklaşımları öğrendiklerinde çocuklarının gelişimlerinin desteklenmesinde, arzu edilen davranışların kazandırılmasında aileler büyük bir rol oynamaktadırlar. Bugün ailelerin seslerini dinleme ve taleplerini hayata geçirecek düzenlemeler için adım atma günü olmalı. Aileler çocukları için daha yoğun eğitim talep ediyorlar,  çocuklarının kendi evlerine en yakın okullarda engelsiz akranları ile aynı sınıfta eğitim görmelerini istiyorlar,  çocuklarının eğitim gördükleri sınıfın, okulun gerçek bir üyesi olmasını arzu ediyorlar, kesintisiz bir şekilde eğitim hayatlarına devam etmeleri ve meslek sahibi olmaları için uygun olanakların sağlanmasını bekliyorlar. Aileler çocuklarının engelli olmasalardı doğal olarak sahip olacakları olanaklara kavuşmaları için mücadelelerine devam ediyorlar.”

DHA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.