Nurcular, Şeyh Said ile Said Nursi'yi bir araya getirmiyor!

Nurcular, Şeyh Said ile Said Nursi'yi bir araya getirmiyor!

Süleyman Çevik: Said-i Nursi ile Şeyh Said’in ilişkisi bugüne kadar çok tartışıla gelmiştir. Klasik Nurculuk anlayışını temsil edenlerin dünyasında asla iki Said bir araya gelemez

Nubihar Dergisi Yayın Yönetmeni Süleyman Çevik, Şeyh Said ile Said Nursi arasında iletişim olup olmadığına dair tartışmaları cevapladı. Said Nursi'nin 1913 yılında Bitlis Hadisesi için söylediklerinin 12 sene sonra çıkacak olan Şeyh Said Hareketi için söylemiş gibi gösterildiğini belirten Çevik, Said Nursi'nin Şeyh Said'in ailesiyle görüşmeler yaptığını da söyledi.

13 Şubat 1925’te patlak veren 1925 Hareketinin, iki ay gibi kısa bir sürede bittiğini, Şeyh Said ile 46 arkadaşının uydurma bir yargılama sonunda 29 Haziran 1925’te Diyarbakır Ulucami önünde asıldıklarını hatırlatan Çevik, Kürtlerin tarihinde önemli bir yer tutan bu trajik olayın o günden bugüne her sene, sebep ve sonuçlarıyla farklı mecralarda, farklı görüş sahiplerince konuşulduğunu ifade etti.

1996 Mayıs’ında Şeyh Said’in torunu rahmetli Abdülmelik Fırat’la Nûbihar dergisi için Yalova’da Kürtçe bir röportaj yaptığını hatırlatan Çevik, o röportajda Şeyh Said ve Said Nursi ilişkisine dair konuştuklarını bir kez daha yayınladı.

Çevik'in İlkeHaber'de yayınlanan yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

"1996 Mayıs’ında Şeyh Said’in torunu Abdülmelik Fırat’la Kürtçe yaptığım röportaj Nûbihar dergisinin 45. ve 46. sayılarında seri halinde yayınlanmıştı.

Abdülmelik Fırat Şeyh Said’in torunu, entelektüel birikimiyle Şeyh Said Efendinin mirasını taşımaya layık bir insandı. Günümüzden geçmişe bakabilen, dünü bugüne bağlayabilen onun gibi insanlara her zaman ihtiyacımız var.

...

Gelelim Said-i Nursi’nin Şeyh Said veya ailesiyle olan ilişkisine.

Şeyh Said Efendi üstat Said-i Nursi ile görüştü mü, mektup yazdı mı, destek istedi mi? Bazılarının iddia ettiği gibi Said-i Nursi destek vermeyi reddetti mi?

Said-i Nursi Şeyh Said Efendi ailesinden birileriyle neyi görüştü?

Abdülmelik Fırat Nûbihar’ın 46. sayısındaki röportajda bir kez 1954’te Isparta’da, iki kez de mebus olduktan sonra Said-i Nursi ile görüştüğünü anlatmıştı.

Şeyh Said Efendi’nin hayfını alacağım, aldım!

1954’te Isparta’da Bediüzzaman’la görüşmesini şöyle aktarmıştı: “Isparta’da olduğu zaman, bana kendi tabiriyle -tabi Türkçesi Osmanlıca idi- dediği aynen şu idi: Biraderi azemim, biraderi ekremim, Şeyh Said Efendi’nin hayfını alacağım, aldım.” (Nûbihar Temmuz 1996, sayı: 46, s. 8)

Said-i Nursi hakkında ciltlerce kitap yazanlar işlerine gelmediği için gidip Abdülmelik Fırat’ın Said-i Nursi’yle hangi konuları görüştüğünü sormadı.

Nurcuların bir kısmı uzun bir zaman Şeyh Said’in Said-i Nursi’ye mektup yazarak devlete karşı harekete katılmaya çağırdığını Said-i Nursi’nin ise bu çağrıyı reddettiğini iddia etti. Rivayete göre, Şeyh Said Said-i Kurdi’den yardım talep ediyor, Said-i Kurdi de bu talebe red cevabı veriyor, cevap verirken de kurduğu cümlelere bakılırsa sanki Şeyh Said’e karşı devletin yanında duruyor izlenimi veriyor.

Said-i Nursi ile Şeyh Said Efendinin hareket metotları birbirinden farklı

Abdülmelik Fırat’a Şeyh Said’in Said-i Kurdi’ye harekete destek vermesi için mektup yazıp yazmadığını da sormuştum. Kendisi şunu söylemişti: “Önce şunu söyleyeyim ne bizim elimizde ne de başkalarının elinde böyle bir mektup var. Şeyh Said Efendi kime mektup yazmış ise Türklerin arşivinde var. Bunu genel olarak söylüyorum, bizde böyle bir şey yok. Büyüklerimiz de böyle bir mektubun yazıldığından bahsetmemişler.” (Nûbihar Temmuz 1996, sayı: 46, s. 8)

Said-i Nursi ile Şeyh Said Efendinin hareket metotları birbirinden farklı olabilir, ama bu Said-i Nursi’yi Şeyh Said aleyhtarı yapmaz. Said-i Nursi mazlum olana, Şeyh Said’e vurmaz. Provoke edilen bir ayaklanmanın sonunda yapılan onca zulme sessiz kalmaz, konuştuğunda da mazlumlardan yana konuşur.

Bilindiği üzere, bazı kesimler Said-i Nursi’nin 1913 yılında Bitlis Hadisesi için söylediklerini 12 sene sonra çıkacak olan Şeyh Said Hareketi için söylemiş gibi gösteriyor. Oysa iki dönem birbirinden çok farklı; 1913’ten 1925’e birçok şey değişmiştir.

İki altından biri bana, biri de Şeyh Said ailesi için

Abdülmelik Fırat aynı röportajda Said-i Kurdi ile o zaman 15 yaşında olan amcası Şeyh Muhammed arasında Eğirdir’de, sürgünde geçen ilginç bir olayı da anlatıyor.

Şeyh Said Hareketi sonrası Şeyh Said ailesinin bir kısmı Muğla Milas’a, bir kısmı da Isparta Eğirdir’e sürgün ediliyor. Bilindiği üzere, Said-i Kurdi de Şeyh Said olayı sonrası Eğirdir’e sürgün edilmiştir.

Eğirdir’e sürgün edilen Şeyh Said’in ailesinden 20-30 kişiyi Eğirdir gölünde bir adada iskan etmek istiyorlar. Eskiden burada Rumlar varmış. Kayık yok, hiçbir şey yok. Orada açlığa mahkûm olacaklar. Genç Şeyh Muhammed gidip kaymakamla görüşüyor. Kaymakama “Bizler yirmi-otuz kişiyiz. Hepsi çocuk ve kadındır. Sizler bizi bu adaya gönderiyorsunuz, yemek yok, hiçbir şey yok, biz orada ne yaparız. Bize müsaade edin paramızla şehirde bir ev kiralayalım. Zaten sizden bir şey de istemiyoruz” diyor. Kaymakamı razı ediyor ve aile için şehirde bir ev kiralıyorlar.

Said-i Nursi’yi de sürgün olarak Eğirdir’e gönderiyorlar; onu da adaya verecekler. Said-i Nursi Şeyh Muhammed’e geliyor, “Sen gidip kaymakamla görüşmüşsün, senin dediğini yapmış, git benim için de söyle” demiş. Şeyh Muhammed gidip, onlara "bu zat tek başınadır, yaşlı ve hastadır, nasıl olacak, o da burada kalsın, dedim” diyor.

Amcam Şeyh Muhammed şunu da söyledi: “Said-i Kurdi kesesini açtı, bana dedi: Bak Muhammed param iki altındır. Biri bana, biri de Şeyh Said ailesi için” dedi ve bana bir altın verdi." (Nûbihar Temmuz 1996, sayı: 46, s. 8 ve 9)

Klasik Nurculuk anlayışında asla iki Said bir araya gelemez!

Said-i Nursi ile Şeyh Said’in ilişkisi bugüne kadar çok tartışıla gelmiştir. Klasik Nurculuk anlayışını temsil edenlerin dünyasında asla iki Said bir araya gelemez. İki Said’in bir araya geldiğine dair bir takım deliller varsa da bu delillerin ortaya çıkmaması için Nurcularca çok yoğun çabalar sarf edilmiştir.

Said-i Nursi ile ilgili en küçük bir hatıraya bile yoğun ilgi gösteren Nurcuların dikkatini hiçbir zaman Şeyh Said ailesinden birilerinin Said-i Kurdi ile olan hatıra ve görüşmeleri çekmedi.

Şeyh Said ailesinin fertleri yer ve zaman vererek Erzurum ve Ankara gibi yerlerde Said-i Nursi’yle görüşüldüğünü söylüyor ama bu Said-i Nursi’nin hayatında en ufak detayları bile kaçırmayan Nurcuların dikkatini çekmiyor.

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum