Kürdistan ülema ve meşayih ve rüesa ve efradına meşrutiyete dair telkinatdır

Kürdistan ülema ve meşayih ve rüesa ve efradına meşrutiyete dair telkinatdır

Şeriat, Kelâm-ı Ezelîden geldiğinden ebede gidecektir

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

KÜRDİSTAN ÜLEMA VE MEŞAYİH VE RÜESA VE EFRADINA MEŞRUTİYETE DAİR TELKİNATDIR

Ey verese-i enbiya ulemâ ve meşayih-i ekrad!.. Merkezde olduğum için size tenbih ediyorum ki; bu zaman-ı ahirde fikr-i istibdadın sehab-ı muzlimi, şems-i İslâmiyetin ulvîyet ve hüsn-ü hakikisini enzardan setr etmişti. Hatta âdetâ İslâmiyet, ecnebîlerin nazarında mâni-i terakki ve adâlet ve hürriyet gibi imiş... Hâşâ sümme hâşâ!...

Zira sadr-ı evvelin (bâhusus o zamanda) hürriyet ve müsâvât ve adâletleri bürhan-ı bâhirdir ki; Şerîat-ı Garra, (ibadetteki müsâvât bunu te'yid ediyor) hürriyet-i hakkı ve adalet ve müsâvât-ı hukukun cemî'i revabıt ve levazımatıyla câmi'dir. Zîrâ Şeriat, Kelâm-ı Ezelîden geldiğinden ebede gidecektir. Nasıl enbiyalar vahiy ile kavaidi te'sis.. ve müçtehidîn içtihad ile ahkâmı istinbat... siz de ilcaât-ı zamana o ahkâm-ı âdileyi tevfîk ve tatbik ediniz!..

Ey secaat-nihâd rüesa-yı ekrâd!.. Şimdiye kadar padişaha iktida ettiniz ki; milletin vahşetinden dolayı tedennî ve inkirazın mahkumu olan kuvvet ve cebri millette isti'mâl lüzum gördünüz. Şimdi de pâdişah yine size imamdır. İktida ediniz ki; o ömr-ü ebediye mazhar olan mârifet ve adaleti ile milletini idare edecek... Siz de öyle yapınız. Tâ ki, necat bulasınız. Kuvvet ve cebr yerine akıl ve adaleti isti'mal ediniz!.. Tahvif yerinde muhabbeti ikame ediniz, tâ riyasetiniz berdevam olsun.

Mâhâsıl:

Efendimiz o kadar haşmetli ağalık kürkünü milletine bağışladı, siz de o eski ve köhnelenmiş ağalık abasını bir hulle-yi adâlete tebdil ediniz.

Ey bağlı arslanlar gibi efrad-ı ekrâd !.. Şimdiye kadar iki cihetle esir idiniz. Biri hükûmet-i müstebidenin tekalif-i zâlimanesiyle.. Diğeri bazı zâlimlerin gasp ve garet tecavüzatıyla... Şimdi bu inkılâb-ı azîmden sonra âzadesiniz. Herbiriniz âleminizde hükûmet-i meşruta-i meşru'anın tekâlif-i âdilânesine itaât; ve hukuk-u gayre men'-i tecâvüz şartıyla birer pâdişah gibisiniz!.. Bu saltanat-ı şahsiyeyi muhafaza, teşebbüs-ü şahsi ile ellerinizden geldiği kadar bu ittihad-ı millete ve meşrutiyete her cihetle hizmet ediniz!.. Zîrâ bizim, belki umum millet-i İslâmın ve mutlak Osmanlıların necat ve hayatı bu ittihad-ı milletle kaimdir.

Ey umum ekrâd!.. Gözünüzü açınız, sabah geldi. Ve müteyakkız olunuz. Sizin ihtilâf ve vahşetinizden efkâr-ı fâside sâhibi istifâde etmesin. Bu şanlı olan ittihad-ı milleti fena bir hastalığa hedef etmesinler. Zîrâ o vakit bütün millet ve İslâmiyet size davacı olacaktır.

Zaman size sille vurmakla o ihtilâf ve keşmekeşi atacaktır... Nâmusunuzu isterseniz, tokat yemeden atınız!.. Bunu da muhakkak bilin; Her tarafa hücum eden medeniyete karşı vahşetinizi muhafaza edemezsiniz. Bu "vahşet" lafzından darılmayınız. Zîrâ evvel nefsime söylüyorum... Hem de kabahat hükümetindir. İstediğim nokta, Kürtlük nâmûs ve haysiyetini muhafaza; ve yiğit, kahraman Arnavutlara meşrutiyet ve adalete hizmet ile iktida ediniz. Bu hâl-ı hazır, saadetimize herkesten ziyade hizmet edecektir. Çünkü herkesten ziyade istibdattan biz zarar görmüşüz. Güya bizden darılmıştılar. Mâzi tarafına bizi sevk ediyorlardı. Beşaret ediyorum ki, yakın zamanda umum Kürdistanda medaris-i münderiseyi ihya ve olmayan yerlerde de medaris te'sis edilecektir vesselâm.