"Kulaklı tabaka" ve "Gözlü tabaka"

"Kulaklı tabaka" ve "Gözlü tabaka"

Günün Risale-i Nur dersi

Birinci tabaka: “Kulaklı tabaka” tabir ettiğimiz âmi avam, yalnız kulakla Kur’ân’ı dinler, kulak vasıtasıyla i’câzını anlar. Yani, der: “Bu işittiğim Kur’ân, başka kitaplara benzemez.

Ya bütününün altında olacak veya bütününün fevkinde olacak. Umumun altındaki şık ise, kimse diyemez ve dememiş; şeytan dahi diyemez. Öyle ise umumun fevkindedir.”

İşte bu kadar icmal ile On Sekizinci İşarette yazılmıştı. Sonra, onu izah için Yirmi Altıncı Mektubun “Hüccetü’l-Kur’ân alâ Hizbi’ş-Şeytan” namındaki Birinci Mebhası, o tabakanın i’câzdaki fehmini tasvir ve ispat eder.

İkinci tabaka: Gözlü tabakasıdır. Yani, âmi avamdan veyahut aklı gözüne inmiş maddiyunlar tabakasına karşı, Kur’ân’ın gözle görünecek bir işaret-i i’câziyesi bulunduğu, On Sekizinci işarette dâvâ edilmiş.

Ve o dâvâyı tenvir ve ispat etmek için çok izaha lüzum vardı. Şimdi anladığımız mühim bir hikmet-i Rabbâniye cihetiyle o izah verilmedi.

Pek cüz’î birkaç cüz’iyâtına işaret edilmişti. Şimdi o hikmetin sırrı anlaşıldı ve tehiri daha evlâ olduğuna kat’î kanaatimiz geldi. Şimdi, o tabakanın fehmini ve zevkini teshil etmek için, kırk vücuh-u i’câzdan, gözle görülen bir vechini, bir Kur’ân’ı yazdırdık ki o yüzü göstersin.

Bediüzzaman Said Nursi
Mektubat - Yirmi Dokuzuncu Mektup - Üçüncü Risale olan Üçüncü Kısım

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.