Kemalist Merdan Yanardağ, tarihi eğip büktü, Said Nursi’ye iftira attı
Said Nursi hakkında konuşan Kemalist gazetecilerden Merdan Yanardağ'ın cehaleti bir kez daha ortaya çıktı
Tele 1'de yayınlanan 4 Soru 4 Yanıt programında konuşan Yanardağ, İngilizlere karşı mücadele den Said Nursi ile İngilizlerin ajanı Sait Molla'yı ya bilerek ya da cehaletinden karıştırdı.
“Tarihi gerçekleri eğip bükmüyoruz” iddiasına olan Yanardağ, konu Said Nursi olunca bakın tarihi nasıl da eğip büküyor:
"Selanik'ten Hareket Ordusu kalkıp gelip ayaklanmayı bastırdı. Mahmut Şevket Paşa komutanlığındaki 1909 31 Mart Vakası budur. Doğan Avcıoğlu'nun 31 Mart'ta İngiliz Parmağı diye çok önemli ve çok iyi bir kitabı vardır. İngilizlerin desteğiyle yapılan bir darbedir üstelik bu. O darbeye katılanlardan biri de kimdir biliyor musunuz? Yargılanıp mahkum olanlardan biri Said-i Nursi'dir. Darbeye katılanlardan biri de Said-i Nursi. Said-i Nursi Divan-ı Harp'te yargılanıyor ve Kıbrıs'a sürgüne gönderiliyor. Kıbrıs'ta da daha sonra İngiliz istihbaratı ile ilişki kurduğuna dair iddialar var. Şimdi bu tarihi gerçekler, biz bunu eğip bükmüyoruz, yorumlamıyoruz."
Hem Merdan Yanardağ, hem de benzeri düşüncedekiler için gençlik yıllarında "Molla Said" olarak bilinen Bediüzzaman Said Nursi ile İngilizlerin adamı "Sait Molla" farkını bir kez daha anlatalım:
SAİT MOLLA
Cumhuriyet’ten önce kurulmuş olan “İngiliz Muhipleri (Sevenler) Cemiyeti” kurucusu ve etkili bir İngiliz ajanı olan Sait Molla, 1880 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Anadolu Kazaskeri Mustafa Neşet Molla'nın oğlu, Şeyhülislâm Cemalettin Efendi'nin yeğenidir. Hem dini hem de dünyevi manada isim yapmış çok kaliteli okullarda okudu. Osmanlı döneminde mühim görevlerde bulunup makam olarak günbegün yükseliyordu. 1910 yılında “Mahşer”, 1918 yılı sonunda da “Yeni İstanbul” gazetelerini çıkardı. Gazetenin 9 Kasım 1918 tarihli ilk sayısında “İngiltere ve Biz” adlı bir yazı yayınlayarak maksadını ortaya koymaya başladı.
En faal ve en etkili İngiliz ajanlarından birisi olan Rahip Frew ile Sait Molla arasındaki yazışmalar ele geçmiş ve bu mektuplarda Mister Frew'den yüklü miktarlarda para aldığı ve bu paraları isyan çıkartmak maksadıyla Anadolu’daki bazı şifreli isimlere gönderdiği anlaşılmıştır.
26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz neticesi Türkler tarafından kesin zafer elde edilmesi üzerine, Kuvay-ı Milliye’ye başından beri muhalefet etmiş olan Sait Molla, telaşa düşen diğer bazı muhalifler gibi, İngiliz elçiliğine sığınarak ülkeyi terk etti.
Millet Meclisinde geçen kayıtlı konuşmalarda bu şahsın Ajan Rahip Frew'e yazdığı mektuplarda Kürt Teali Cemiyeti mensuplarına doğudaki fitne faaliyetleri için para gönderdiği de yazılmış, Cumhuriyetin kuruluşunda “vatan haini” olarak ilan edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılan 150 kişilik listede 98. sırada yer almıştır.
Ülkeden çıktıktan sonra sırasıyla Romanya, Fransa, İtalya, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan'da bulundu. Atina’da 14 Temmuz 1930’da hayatını kaybetti.
SAİD NURSİ’NİN İNGİLİZLERE KARŞI DURUŞU
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, İngilizlerin, İstanbul’u işgali sırasında halkın birliğini sağlamak adına ateşli konuşmalar yapmıştır. İngilizlerin İstanbul’u işgal ettiği dönemde onlara karşı yaptığı mücadelenin en tesirli vasıtalarından birisi, önceleri gazetelerde yayınladığı daha sonrasında ise kitaplaştırdığı “Hutuvât-ı Sitte” isimli risalesi oldu. Bu eserde insanların aldatılmaya müsait olan 6 zayıf damarın yani "intikam, makam, tamahkârlık, ahmaklık, dinsizlik ve bağnazlık" gibi özellikleri İngilizler tarafından kullanılarak zarar verildiği, bunlara karşı milletin uyanık olması gerektiğini ve düşmana karşı mücadelenin lüzumunu anlatmaktadır.
Said Nursi'nin işgalci İngilizleri perişan eden eseri
Said Nursi, daha sonraları bu çalışmayı, “İstanbul’u işgal eden İngiliz başkumandanının dehşetli planını kıran” bir eser olarak tarif eder. Kendi ifadesiyle İngilizlerin bu planı şöyleydi:
“İslâm içinde ihtilaf atıp, hatta Şeyhülislâm ve bir kısım hocaları kandırıp birbiri aleyhine sevk ederek itilâfçı, ittihatçı fırkalarını birbiriyle uğraştırmasıyla Yunanın galebesine ve Harekât-ı Milliyenin mağlûbiyetine zemin hazırlamaktı.”
Said Nursî’nin bu yayınlarla halk üzerindeki tesirini fark eden İngilizler ne mi yaptılar?
Cevap basit: Derhal ondan kurtulmak için idam kararı çıkardılar.
O zamanki sağduyulu insanlar tarafından itikatsız bir mason olarak bilinen Sait Molla ise, Said Nursi’yi İngilizlere ihbar ediyor. Nursi’nin şeklini, şemailini, kıyafetini, kaldığı yeri haber veriyor. Çünkü Nursi, İngilizlere karşı gazetelerde yazdığı yazılarda müthiş hücumlar ediyor, çalışmalarını zayıflatıyordu.
Şimdi düşünüp, muhakeme edelim; bir yanda İngilizlerin ölüm listesine aldığı Said Nursi, diğer yanda İngilizlerin sadık adamı Sait Molla.
Aralarında isim benzerliğinden ve aynı dönemin insanları olmaktan başka en küçük bir yakınlık ve bir bağlantı kurabilen var mı acaba?

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.