Kavramlar ve hayatın inşası

Hayatımızın üzerine kurulu olduğu manaların kelime karşılıklarıdır kavramlar. 

Hayatımıza yön veren, neyi yapıp neyi yapmayacağımızın belirleyicisi olan manaların taşıyıcılarıdır.

Merhameti sevgi, şefkat, ünsiyet, diğergamlık, hakperestlik, teavün gibi müsbet hayatı inşa eden tamir eden kavramlar ve menfaat, cidal, heva ve heves, gurur, kibir gibi hayatın tahribine sebeb olan kavramlar Âdem aleyhisselamdan bu yana insanların bulunduğu her yerde vardırlar. 

İnsan kendi iradesi ile kendi hayatını etrafında dokuyacağı kavramları net bir şekilde belirlemezse o günün şartlarında öyle veya böyle hükümferma olan kavramların güdümüne girer veya daha doğru bir ifade ile düşer. 

Başkasının kavramları ile kendi dünyamızı inşa edemeyiz. 

Bugün içtimai hayatın her alanında Batı ve Batının argümanları hâkimdir. Kabul etmemiz gerekir ki kendi iç âlemimizin kavramları ve düşünce tarzımız ve reflekslerimizde bile (çok ciddi ve samimi ve dâimi teyakkuz ile sağlam bir irade gösterenlerimiz hariç) Batının kavramları ile hareket etmekteyiz. 

Risale-i Nur Külliyatında Batı ikiye ayrılmıştır. Hiçbir konuda toptancı ve genellemeci bir yaklaşım sergilemeyen Risale-i Nur (Kur’anın âyinesi olmasi hasebiyle Risale-i Nur’un bu tarzı Kur’an’dan alınmış bir tavr-ı esâsidir) Batıyı adalet, hakkaniyet ve san’ata hizmet eden kısmı ve tabiat felsefesine saplanarak beşeri hayvaniyet mertebesinin de altına düşürecek sefih bir hayata ve dalalete sürükleyen kısmı olarak ikiye ayırmıştır. 

Nefislerin taraftarlığı sebebiyle güç kazanan menfaat, başkasını yutmakla beslenmek, menfi milliyetçilik gibi kavramlar, ne yazık ki, İslamlar içinde de hayat bulmuştur. Müslümanların bugün birleşerek tek bir güç olmalarının önündeki siyasi ve ekonomik mâniler bir tarafa belki de bu birlik önündeki en büyük mâni bugün Müslümanlarin iç âlemlerinin imanî kavramlar etrafında inşa edilmemiş olmasıdır. 

Elbette bu vahim bir durumdur. 

Bediüzzaman Said Nursî bu hâle vâkıf olduğundan öncelikle iman esasları ile fertlerin iç âlemini inşa etmeyi hedeflemiştir. Hayat ve şeriat daireleri iman dairesinden sonradır ve en büyük vazife en dar dairededir. Fertlerin iç âlemi başta güneş gibi olan ihlas kavramı olmak üzere hamiyet, teavün, tesanüd, teanuk gibi kavramlar etrafında şekillenmedikçe Allah’ın kanunu olan şeriat ile idare edilebilecek bir hal olmayacaktır. 

İşte bu nedenle bizim kendi kavramlarımızı fark etmemiz ve sahip çıkmamız, hayatımıza bu kavramlarla hayat vermekle beraber bu kavramların ve dolayısıyla bu kavramların ifade ettikleri manaların hayat bulmasına çalışmamız hem kendi ferdî hayatımız hem de içtimai hayatımız ve daha da önemlisi İman esaslarının gelecek nesillerde neşv-ü neması açısından büyük önem arzetmektedir. 

Risale-i Nur Külliyatında en merkezde olan “ihlas” kavramıdır. Bununla beraber teavün tesanüd, enaniyetten tecerrüd, îsar, iktisat, şükür, tevekkül gibi çok kavramlar hem de kâinatta bu hakikatlerin hâkim olduğu deliller ile isbat edilerek ortaya konmuştur. 

Bize düşen fert olarak kendi hayatımızda bu kavramları merkeze koymak (mesela Allah’ın rızası ile hevesimizin arzusu denk gelmediğinde Allah’ın rızalığını tercih etmek) ve içtimai hayatta bu kavramların hâkim olabilmesi için gayret etmektir. 

Risale-i Nur’da müsbet hayatın inşasına hizmet eden kavramlar ve hayatın tahribine sebeb olan kavramlar ferdî ve içtimaî hayattaki neticeleri ve meyveleri de nazara verilerek güzelce ve etraflıca izah edilmiştir. Hem insanlık tarihi içindeki neticeleri de nazara verilmiştir. 

Her ilim erbabı kendi alakadar olduğu ilim dalının alanına giren kavramlar üzerinde ciddi bir çalışma ortaya koyması Kur’an hakikatlerinin, iman hakikatlerinin içtimaî hayata yön vermesinin bir duası olması bakımından çok mühimdir. 

Risale-i Nur ile ilgili yapılan çalışmaların hem ferdî hem içtimai hayatımızda imanlı bir hayata vesile olmasına dua ediyoruz. Olmasını arzu ettiğimiz durum ile mevcut durum arasında genel itibariyle epey mesafe vardır. Birbirlerinin kardeşi olan mü’minlerin ferdî ve içtimaî hayatlarında imanlarının sevki ile yaşamasına inşallah bu çalışmalar vesile olur. Hamd olsun senelerdir Risale-i Nur’un imanî Kar’anî hakikatleri terennüm edilegeliyor lâkin daha fazlasına ihtiyaç var. İmanına yakışır bir tarz ile yaşamak isteyenlerin daha münbit ve teşvikkar bir zemin bulmaları elzemdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum