Kalp krizinde ağrısı olan hasta şanslıdır
Kalp krizinin belirti vermeden ve ağrısız ortaya çıkması hasta için büyük şanssızlıktır.
Özellikle diyabet hastalarında his kaybı nedeniyle ağrı uyaranı olmadığı için kalpteki bir sorunun ilk belirtisi enfarktüs olabilir. Bu nedenle ağrıyı hissetmek önem taşır.
Aniden başlayan göğsün ön duvarında boyna ve çeneye doğru yayılan, bazen omuz ve kolların iç kısmına vurabilen ağrı ve sıkışma hissi varsa dikkat! Bunlar kalp krizinin en önemli belirtileridir.
Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, kalp krizinin gelmeden önce ortaya çıkardığı belirtiler ve kalp krizinden korunma yolları hakkında bilgi verdi.
Kalp krizi genelde önceden belirti veriyor
Göğüs ağrısı, nefes darlığı, terleme ve bulantı kalp krizinin en önemli belirtileridir. Aniden başlayan, göğsün ön duvarında boyna ve çeneye doğru yayılan, bazen omuz ve kolların iç kısmına vurabilen sıkışma/ baskı hissi tarzındaki ağrılar kalp krizini düşündürmelidir.
Kalp hastalarının yüzde 30’unda göğüs ağrısı olmadan ortaya çıkabilen sessiz kalp krizi, ani başlayan nefes darlığı, soğuk terleme ve kalp çarpıntısı ile kendini gösterebilir. Bu şikayetlerin kalp krizi olup olmadığı sorusu akla geldiği an, hemen en yakın hastanenin acil servisine başvurarak, kalp elektrosu çektirilip bu konuda uzman bir hekimle görüşmek, hayati önem taşır.
Kalp krizinin belirtileri kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Bu şikayetlerin yalnızca bir tanesi veya hepsi bir arada görülebileceği gibi hiçbirinin de görülmediği sessiz kalp krizleri en tehlikeli olandır.
Sessiz kalp hastalığı diyabetlileri tehdit ediyor
Kalp krizinde olabilecek en kötü tablo hastanın hiçbir şikayetinin olmamasıdır. yüzde 30’luk hasta grubunda ‘sessiz iskemi’ denilen bir durum söz konusudur. Bu hastalar, daha önce enfarktüs geçirmemişse kalple ilgili bir sorunları olduğa inanmaları güçtür. Ameliyatın gerekli olduğu hastalar, ağrı sorunları olmadığı için buna sıcak bakmamaktadır. Bu durum genellikle şeker hastalarında ortaya çıkmaktadır. Diyabet hastalığı alarm zincirini bozar. Ağrı uyaranı olmadığı için bu hastalar kalplerini bir efor karşısında dinlenerek korumaya almak gibi bir mekanizmayı da kaybetmiş olurlar. Bu nedenle özellikle bu hasta grubunda kalp sorunları ciddiyetle ele alınmalıdır.
Kalp hastalıklarının erken tespiti için kalp check up’ını ihmal etmeyin
Bebebklerde olası kalp hastalıklarının erken tanısına olanak sağlayan testlerin yanında kalpte var olan bir sorun anne karnında gerçekleştirilen ultrasonla belirlenebilir. Anne karnında tespit edilen soruna doğum öncesinde müdahale edilerek, sorunun daha ileri seviyelere varması önlenmektedir.
Doğduğu anda bebeğe yapılacak kalp ultrasonu, doğumsal anomalilerin varlığının tespiti açısından önemlidir. Eğer çocuğa ilköğretim çağına kadar EKO yapılmamışsa, okula başlamadan önce bir EKO ile kalbinin durumu belirlenebilir.
ERKEN MÜDAHALE HAYAT KURTARICIDIR
Kalp krizi geçiren hasta öncelikle düz bir zemine yatırılarak, en yakın hastaneye transferi planlanmalıdır. Boynu geriye, çenesi ise sol tarafa çevrilmelidir. Tansiyonu düşükse, soğuk soğuk terliyorsa ayaklarını yükseğe kaldırmak gerekir. Bu durumdaki hastalar çoğunlukla yanlarında dilaltı tabletler taşır. Ceplerine ve çantalarına bakarak bu tabletlerden hastaya vermek çok önemlidir. Hastada rahatlama görülmezse veya hastanın durumu çok kötüyse ikinci bir tablet de verilebilir. Daha ileri aşamalarda eğer kişinin kalbi durmuşsa ve yanındaki kişi de kalp masajı biliyorsa, kalp masajı ve suni solunum yapılmalıdır. Kalp hastası olan kişinin yakınlarının suni solunum ve kalp masajı öğrenmesi hayat kurtarıcı etkisi nedeniyle önemlidir.
KRİZİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER
Her insanın kalp krizi geçirme riski farklıdır. Bu risk düşük, orta, yüksek ve aşırı yüksek olarak derecelendirilebilir. Derecelendirme yapılırken ‘risk faktörleri’ adı verilen durumlar göz önünde tutulur. Geleneksel faktörler ne kadar çoksa risk o kadar yüksektir. Bunlar; yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, diyabet (şeker hastalığı), sigara kullanımı, ailede kalp hastalığı öyküsü, hareketsiz yaşam biçimi, ileri yaş ve aşırı kilodur. Risk faktörleri olmadan da kişi kalp krizi geçirme tehlikesi altındadır. Bu risk oranı, yıllık yüzde 0.5-1’dir. Buna karşılık 8 risk faktörünün bir arada bulunması o kişideki yıllık kalp krizi geçirme ihtimalini ve ani kalp ölümü riskini yüzde 50’ye yaklaştırır.
Bugün
