İstiklâl Marşı'nın dini muhtevası Türkiye’yi yönetenlere ağır geldi

İstiklâl Marşı'nın dini muhtevası Türkiye’yi yönetenlere ağır geldi

Yazar D. Mehmet Doğan, geçmişte İstiklâl Marşı’nın dini muhtevası nedeniyle çeşitli defalar değiştirilmeye çalışıldığını söyledi

Risale Haber-Haber Merkezi

İstiklâl Marşı’nın 12 Mart 1921'de kabulünün 98. yılında olduğumuzu hatırlatan Doğan Karar'daki yazısında, "1. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “ekseriyet-i azime” yani büyük oy çokluğu ile kabul edilen İstiklâl Marşı, o zaman da muhteva itibarıyla bazı milletvekillerinin içine sinen bir şiir değildi. Nitekim, bazı meb’uslar, bilhassa Tunalı Hilmi, muhalif tavrını Meclis görüşmelerinde açıkça ortaya koymuştu. Tunalı Hilmi, Mehmed Âkif’in şiirinin kabul edilmesinin önüne geçemeyeceğini anladığı için bir Encümeni Edebî (edebi komisyon) tarafından incelenerek bazı mısralarının değiştirilmesini istemişti. Genel kurul, bunu reddetti" dedi.

Ümid ve iman aşılayan, dinî muhtevası

Tunalı Hilmi'nin Meclis’in aşırı batıcı milletvekillerinden olduğunu, tıbbiye’de son sınıf öğrencisi iken Avrupa’ya kaçarak Jöntürk hareketine katıldığını, İttihat ve Terakki’nin önde gelen isimlerinden olduğunu belirten Doğan, "Onun İstiklâl Marşı’nın hangi mısralarının değiştirilmesini istediğini tam olarak bilmiyoruz; fakat tahmin edebiliyoruz. 1921’in zor şartlarında, zafer ihtimalinin zayıf görüldüğü o günlerde, Mehmed Âkif’in ümid ve iman aşılayan, dinî muhtevası baskın İstiklâl Marşı büyük çoğunlukca heyecanla karşılanmış ve muhtevasına katılmayanlar bile batı emperyalizminin ülkemiz ve milletimize karşı yürüttüğü kirli siyaset karşısında sesini çıkaramamıştı" şeklinde yazdı.

İstiklâl Marşı, Türkiye’yi yönetenlere ağır geldi

Doğan, yazısını şöyle sürdürdü:

1925 yılında Maarif Vekaleti millî marş yarışması açtı! İşte o zaman İstiklâl Marşı’nın bazılarınca beğenilmeyen yönleri ortaya döküldü. Batı medeniyetinin “canavar” olarak nitelendirilmesi, ilk itiraz noktasıdır. Batlılaşmacı devrimler 1925’te hız kazanmıştı. Bu havada İstiklâl Marşı’nın Türkiye’yi yönetenlere ağır geldiği tahmin edilebilir. Diğer bir itiraz, şiirde “Türk” isminin geçmemesidir. Üçüncü esas nokta da lidere şükran ifadesine yer verilmemesi…

Mehmed Âkif, batıyla iki asırdır savaşarak var olma mücadelesi veren bir milletin marşını yazıyordu. Bunun millî marşta ifade edilmesi şarttı. Batı emperyalizminin müslümanları Avrupa topraklarından atmak, Osmanlı Devleti’ni parçalamak yönündeki vahşi saldırıları olmasa idi, her şey çok farklı olabilirdi. Size düşmanlığı sistemli hale getirene elbette bir sözünüz olmalıdır.

Türk adının zikredilmemesi

Diğer iki hususa gelince; Âkif’den bir isme şükran ifadesi beklemek abestir. Onun işi isimlerle, şahıslarla değildir. İstiklâl Marşı’nda Türk adı zikredilmeden millet tasavvuru oluşturulmakla kalınmamış, bütün İslâm dünyasını gözeten bir muhteva ortaya konulmuştur. Nasıl bayrağımız Türk bayrağı ve aynı zamanda İslâm bayrağı ise, İstiklâl Marşımız da Türk marşı olduğu kadar bütün Müslümanların marşı olabilecek muhtevadadır. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.