İşte onlar var ya, Allah, onların tövbelerini kabûl eder

İşte onlar var ya, Allah, onların tövbelerini kabûl eder

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Nisâ Sûresi 17-18. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

17-Allah katında (makbûl olan) tövbe, ancak o kimselerin (tevbesi)dir ki, bilmeyerek günah işlerler, sonra da çok geçmeden tevbe ederler. (*) İşte onlar var ya, Allah, onların tövbelerini kabûl eder. Çünkü Allah, Alîm (hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

18-Yoksa (makbûl bir) tevbe, o günahları işleyip de, nihâyet onlardan birine ölüm gelince: “Şüphesiz ben şimdi tevbe ettim!” diyenler için değildir; kendileri kâfir kimseler olarak ölenler için de (değildir)! İşte onlar yok mu, kendileri için (pek) elemli bir azab hazırladık!

(*) “Ey insan! Senin elinde gāyet zaîf, fakat seyyiâtta (kötülükte) ve tahrîbâtta (bozmakta) eli gāyet uzun ve hasenâtta (iyilikte) eli gāyet kısa, cüz’-i ihtiyârî nâmında bir irâden var. O irâdenin bir eline duâyı ver ki, silsile-i hasenâtın bir meyvesi olan Cennete eli yetişsin ve bir çiçeği olan saâdet-i ebediyeye eli uzansın. Diğer eline de istiğfârı (tevbeyi) ver ki, onun eli seyyiâttan kısalsın ve o şecere-i mel‘ûnenin (lâ‘netlenmiş ağacın) bir meyvesi olan zakkūm-ı Cehenneme yetişmesin. Demek duâ ve tevekkül, meyelân-ı hayra (hayır meyline) büyük bir kuvvet verdiği gibi; istiğfâr ve tevbe dahi, meyelân-ı şerri (şer meylini) keser, tecâvüzâtını kırar.” (Tılsımlar, 26. Söz, 85)