İşçilerimiz/ İşsizlerimiz/ Kardeşlerimiz

"Emriniz altında çalışanlar sizin kardeşlerinizdir.
Ki, onları sizin emrinize Allah vermiştir. Kim ki kardeşini emrinde çalıştırıyorsa, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara güçleri yetmeyecek yükler yüklemeyin. Yüklediğiniz işlerde de onlara yardım edin."(Hadis)

1- Hadiste, işçi ve işveren arasındaki ilişkiler kümesi, "kardeşlik" formatında birleştirilerek statü farkı minimize ediliyor ve taraflar arasında vaki olması muhtemel her türlü istismar, bütün zamanı, bütün şartları kuşatıcı bir üslupla ve gayet net bir şekilde önlenmiş oluyor.

2- Dünyanın imarı ve imarının devamı adına, istidatların, kabiliyetlerin farklılığı tabii, fıtri ve tekvini bir kuraldır. Ne ki, fıtrattaki bu farklılık, birinin diğerine üstünlüğü anlamında değil, iş bölümünü kolaylaştırıcı pozitif farklılıklar olarak değerlendirilmeli ve pratikte öyle yorumlanmalıdır. Dünya nizamını koruma hikmetiyle yakından alakalı rol farklılıkları, asıl değil arızidir, sabit değil değişken bir durumdur. Bugün işçi olan yarın iş veren, bugün iş veren olan ise yarın işçi olabilir. Halbuki kardeşlik değişmeyen ortak değerdir.

3-İşçi ile işverenin paylaştıkları sosyal ortam imkan ölçüsünde eşit ve eşdeğer olmalıdır. İşveren işçisine yediğinden yedirmeli, giydiğinden giydirmeli ki, sınıf farkını netice verecek negatif uygulamalara fırsat tanınmış olmasın; ve haset, kıskançlık, düşmanlık gibi içtimai hayatı akamete uğratacak arızaların önü baştan kesilmiş bulunulsun.

Ayrıca söz konusu "yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin" buyruğu, işverenin hayat standardını işçisinin hayat standardına göre tanzimini de amirdir. Bu da işverenin kazancına göre değil paylaşım esasına göre bir harcama içinde olması gerektiğine uyarıcı bir vurgudur. İsrafı, savurganlığı, zaruri olmayan tüketimi terk ile, tutumluluğa, kanaate, cömertliğe bir teşviktir.

4-İşçiye yüklenilecek sorumluluklar mutlaka üstesinden gelebilecekleri oranla sınırlı tutulmalıdır. Ayrıca işçiler, bizzat işverenlerin aktif katılımlarıyla gerçekleşecek, fiziki ya da moral yardımcı unsurlarla desteklenmeli ve yükleri mümkün olduğunca  hafifletilmelidir.

Dünyayı ırgalayan, sarsan büyük krizin de etkisiyle "işçiler topluluğu"nun, ne acı ki, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir "işsizler kitlesi"ne dönüşmekte olduğunu görüyoruz. Sayısı oldukça kabarık işyeri ya küçülmüş ya da mukavemet gücünü kaybederek tamamen kapanmış bulunuyor. Bu da ülkemizi ve ülkeleri oldukça tehlikeli sosyal patlamaların yaşanabileceği kırılgan noktalara taşıyor. Çareyi sadece devletten bekleme çaresizliğini terk ederek, mutlaka toplum olarak da işçileri ve işsizler haline gelmişleri, hiçbir ayırım gözetmeden topluca ve de  "kardeşlik" ortak paydasında kucaklayacak şuurlu atılım ve girişimlerde bulunulmasına şiddetle ihtiyaç var. Bu cümleden olarak:

a-İşçi çıkarımları tedbir adına en son çare olarak düşünülmelidir;

b-İşçi çıkarımlarını önleyici, yeni işçi alımlarını özendirici kampanyalar düzenlenerek işçilerimiz ve işsizlerimiz desteklenmelidir;

c-Lüks tüketim, şükürsüzlüğü tevlit eden her türlü israf, maşeri vicdan refleksiyle sıfır noktasına çekilmeli, böylesi bir bilincin gelişmesinde medya elbirliği ile görev üstlenmelidir.

d- Daha da önemlisi, iman zaafından kaynaklanan ahlaksızlığın sebep olduğu "tuğyan"ın büyük belalara, umumi musibetlere sebebiyet verdiği gerçeğini görerek temelde gayr-i ahlakiliği önleyecek  iman hizmetlerine, nur referanslı çalışmalara hız verilmeli; konuyla ilgili tüm resmi ya da sivil kurum ve kuruluşlarla entegre projeler üretilmeli ve de acilen hayata geçirilmelidir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.