Îsâ’nın âhir zamanda yeryüzüne gönderilişi, kıyâmet için elbette bir alâmettir

Îsâ’nın âhir zamanda yeryüzüne gönderilişi, kıyâmet için elbette bir alâmettir

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Zuhruf Sûresi 61-64. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

61-Hâlbuki şüphesiz o, (Îsâ’nın âhir zamanda yeryüzüne gönderilişi), kıyâmet için elbette bir bilgi (bir alâmet)tir;(*) sakın onda şübheye düşmeyin ve bana (şeriatime) tâbi‘ olun! Bu dosdoğru bir yoldur.

62-Ve sakın, şeytan sizi (îmandan) çevirmesin! Çünki o, size apaçık bir düşmandır.

63-Îsâ ise mu‘cizelerle gelince şöyle demişti: “(Ben) size hikmet getirdim ve üzerinde ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için (geldim). Öyle ise Allah’dan sakının ve bana itâat edin!”

64-“Şüphesiz ki benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz ancak Allah’dır; o hâlde O’na ibâdet edin! Bu, dosdoğru bir yoldur!”

(*)“Dinsizlik cereyânına karşı ayrı ayrı iken mağlûb olan Îsevîlik (hristiyanlık) ve İslâmiyet ittihad (birleşme) netîcesinde, dinsizlik cereyânına galebe edip dağıtacak isti‘dâdında iken; âlem-i semâvâtta cism-i beşerîsiyle (insânî bedeniyle) bulunan şahs-ı Îsâ Aleyhisselâm, o dîn-i hak cereyânının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sâdık (dosdoğru haber veren Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm), bir Kādir-i külli şey’in (herşeye kudreti yeten Allah’ın) va‘dine istinâd ederek (dayanarak) haber vermiştir. Mâdem haber vermiş, haktır; mâdem Kādir-i külli şey’ va‘d etmiş, elbette yapacaktır. (...) Hazret-i Îsâ Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakīkī Îsâ olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havâssı (ona yakın seçkin bir tâife), nûr-ı îmân ile onu tanırlar. Yoksa bedâhet derecesinde (apaçık bir şekilde) herkes onu tanımayacaktır.” (Mektûbât, 15. Mektûb, 46-47)