İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin!

İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Nisâ Sûresi 104-106. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

104-Hem (düşmanınız olan) kavmi (tekrar savaşmak üzere) aramakta (toparlanmalarına fırsat vermeden takip etmekte) gevşeklik göstermeyin! Eğer siz acı çekiyorsanız, şübhe yok ki onlar da (sizin) acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Hâlbuki (siz, bir üstünlük olarak) Allah’dan, (onların) ümîd etmeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ise, Alîm (kendisinden ne istediğinizi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

105-(Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz ki biz, bu Kitâb’ı sana hak ile indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin! Hâinler için ise, müdâfaa edici olma! (*)

106-Hem Allah’tan mağfiret dile! (**) Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.

(*)Tu‘me bin Ubeyrık adında bir münâfık, komşusunun zırhını çalarak bir yahudinin evinde saklamıştı. Zırh yahudinin yanında bulununca, yahudi onu kendisine Tu‘me’nin verdiğine dâir yemîn ederek bazı arkadaşlarını da buna şâhid göstermişti. Bunun üzerine Tu‘me’nin yakınları, suçlu olduğunu bildikleri hâlde yalan yere yemîn ederek Peygamber Efendimiz (asm)’dan onu müdâfaa ve berâat ettirmesini taleb etmişlerdi ki bu âyet nâzil oldu. Bunun üzerine Tu‘me, Mekke’ye kaçmış ve orada hırsızlık yapmak için deldiği bir evin duvarı altında kalarak can vermiştir. (Nesefî, c. 1, 362)

(**)“(Âyetteki mağfiret) hakīkī günahlardan değil; çünki ismet (günahlara karşı korunmuş olmak) var, günah yok. Belki makām-ı nübüvvete (peygamberlik makāmına) lâyık bir ma‘nâ ile mağfirettir (bağışlanmaktır).” (Lem‘alar, 7. Lem‘a, 27)