İngiliz Müslümanlar birer birer ülkeyi terk etmeye başladı

İngiliz Müslümanlar birer birer ülkeyi terk etmeye başladı

İngiliz Müslüman topluluğu, İngiltere’nin AB’den çıkış referandumu ve Boris Johnson'ın başbakanlık görevine atanmasının İslamofobik saldırılarda artışa neden olduğunu belirtiyor

İngiltere’de nesiller boyunca yaşamış birçok Müslüman, daha güvenli yerlere gitmek için eşyalarını toplayıp işlerinden ayrılarak sevdikleriyle, doğdukları ülkeyle vedalaşıyor. Zirâ İngiltere’de dini azınlıklara karşı işlenen nefret suçlarının son yıllarda artmasıyla burada kalmak daha tehlikeli bir hale geldi. Böylece kitlesel göçler gerçekleşmeye, çok sayıda Müslüman vatanını terk etmeye başladı.

Bu gerçeğe rağmen medya, siyaset ve güç merkezlerindeki "incitici" söylem, düşmanca bir ortam oluşturmaya devam ediyor ve İngiliz Müslümanları ülkeyi terk etmeye zorluyor.

Gerçek adını vermek istemeyen Sema Han, üç çocuğu, kocası ve annesi ile geçen yaz Pakistan'a taşındı. Londra’nın Chelsea semtinde doğan kadın duruma dair şunları söylüyor:

"Doğup büyüdüğüm yerden ayrılmak istemiyordum. Çevrem, tanıdığım herkes oradaydı. Ancak çocuklarımı ve geleceğimizi düşünmek zorundaydım. Şayet kalsaydık tüm neslimiz ayrımcılığa şahit olacaktı. Onların ikinci sınıf vatandaş gibi hissetmelerini, perişan olmalarını istemem"

Sema Han, yirmili yaşlarının sonlarında hayat tarzını değiştirmeye karar vererek başörtü takmaya başladığında İslamofobik tepkiler ile karşılaşmış. Zirâ 2018 yılında yaklaşık 720 Müslüman kadın sokakta saldırıya uğramıştı. Tesettüre girdikten sonra meslektaşlarının kendisine farklı davranmaya belirten Sema sözlerine şöyle devam ediyor:

"Irkçı sürücüler tarafından yolda defalarca kez zorbalığa maruz kaldım. İngiltere’nin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkışı ve Boris Johnson'ın gelişinin ardından son zamanlarda bu durum daha da kötüleşti. Sırf Asyalı olduğu ve sakal bıraktığı için insanların çenesini kırdığı birini tanıyorum"

Gazeteci ve spiker Diora Şadiyanova, İngiliz Özbek ailesiyle beraber İngiltere’den ayrılma fikrine dair şunları aktardı:

"İşler daha da düşmanca bir hal alırsa daha güvenli bir yere taşınmayı düşüneceğiz. İnsanların ne kadar nefret dolu olabilecekleri hakkında hiçbir fikrim yok ve bu beni korkutuyor. Halbuki biz İngiliz Müslümanlarız. Burası bizim vatanımız ve evimiz."

İngiliz hükümeti camileri koruma konusunda başarısız oldu

İngiliz hükümeti, İngiltere’deki camileri korumaya ayrılan bir milyon 600 bin sterlini harcama konusunda başarısız oldu. Müslümanların bu ülkede kendilerini güvende hissetmemelerine neden olan meselenin ciddiyeti göz önüne alındığında bu rakamın zaten yetersiz olduğu belirtiliyor.

Sema’nın "Büyükannemin mezarından ayrılmak istemiyorum ama İngilizlerin bizi burada istediğini düşünmüyorum" diyen 10 yaşındaki kızına verilebilecek bir cevap yok. Meryem Mustafa gibi gencecik kızların halka açık yerlerde neden darp edildiği ya da Müslüman akademisyenlerin neden sosyal medyada endişelerinden bahsedemedikleri bilinmiyor. Kent’teki büyükannebin evinin neden ateşe verildiğini de, medyada bu hadisenin üstünün neden kapatıldığı da...

İngiltere’de üst düzeylerden halka doğru inen, önde gelen medya kuruluşları tarafından da körüklenen sistemik ayrımcılığa karşı çıkılana kadar gurur duyulan Müslüman gazetecilerin, doktorların, iş insanlarının, insan hakları alanında çalışanların, yemek sektöründekilerin, akademisyenlerin, bakıcıların ve arkadaşların canı riske atılıyor. Yapılan değerlendirmeler bu riske rağmen aşırı sağın büyümesine ve dallanıp budaklanmasına izin verileceği yönünde. 

Şeyma Yaht-Independent Türkçe

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.