İman, hayat, şeriat aşamaları için Mehdi'ye ihtiyaç var mı?
İman, hayat ve şeriat tabirleri, sırası ile Hazret-i Mehdi’nin (ra) yapacağı icraat ve hizmetlerdir
Bu üç mühim hizmetin bir şahısta ve bir dönemde cem olması âdetullah açısından mümkün değildir. Çünkü hayat ve şeriat hususu uzun yıllar sürecek, büyük bir himmet ve gayret gerektirecek bir meseledir. Bu iki meseleyi bir şahsın yapması âdeta mümkün değildir.
Bu üç hizmetten en mühim ve en hayatî olanı iman hizmetidir. Çünkü diğer iki hizmet, bu iman hizmetinin üzerine bina olacak ve bunun temelinde yükselecektir. Bunun için Mehdi (ra), bütün himmet ve gayretini iman hizmetine sarfedecektir. Çünkü hem imanı tesis etme hem Deccal ile mücadele gibi çok zor ve tahammülü mümkün olmayan bir mücadele vardır. Bu ağır yükü ancak asırlardır beklenen o Mehdi (ra) kaldırabilir.
Diğer iki hizmeti ise peyderpey onun nuranî cemaati ve takipçileri ifa edecektir. Yani Mehdi (ra) diğer iki meseleyi dolaylı bir şekilde ifa etmiş olacaktır. Yani Mehdi'nin bu vazifelerini bizzat kendisi görmeyecek, görmeye ömrü yetmeyecek, onun namına ve onun düsturları ile onun cemaati yapacaktır.
Allah kâinata bir tertip koymuş ve eşyanın vücuda gelmesinde de bazı sebepleri vesile kılmıştır. Hiçbir şey sebepsiz ve tertibe riayet etmeden vücuda gelmez ve tekâmül etmez. İslam’ın gönüllerde, hayatlarda ve devletlerde hâkim olabilmesi de sebeb-netice ve tertib kaidelerine bağlıdır. Bu da belli bir zaman gerektirir. İşte Mehdi (r.a)’in ahir zaman fitnesinde kaybolan İslamî esasların yeniden gönüllerde, içtimaî hayatta ve devletlerde diriltilmesine vasıta olma vazifesi ve merhaleleri iman, hayat ve şeriat olarak tabir ve tespit edilmiştir.
İMAN
İslam’ın esası ve temelidir. Buradaki az bir kusur ve şüphe, kişinin felaketi olabilir. Bu yüzden iman, hayat ve şeriattan daha ehemmiyetlidir ve onlardan önce gelir. Bir nevi binanın temeli, ağacın kökü gibidir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi bu yüzden, bu maddeci ve inkârcı asırda bütün mesaisini iman için sarf etti ve eserleri olan Risale-i Nur tamamen iman üzerine yazıldı. Zira hayat ve şeriat tamamen iman üzerine bina olunan şeylerdir.
İmansız hayat ve şeriat düşünülemez. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (asm) de İslam’ı ilk olarak iman temeli üzerine yerleştirdi. Mekke dönemi tamamen iman ve küfür mücadelesi olarak cereyan etti. İşin en sıkıntılı ve mücadele isteyen merhalesi iman merhalesidir. Onun için heves ve hevanın hâkim olduğu genç tabakası bu safhaya tahammül etmezler. Bu gibi genç tabakanın hissiyatı okşayan, hevaya kolay gelen şeriat merhalesi daha caziptir. Zaten bir takım bid’at ve siyasî yapılanmalar da bu hissiyattan yararlanıp gençleri teröre bulaştırıyorlar. Hâlbuki iman tamam ve tahkikî olmadan, bir sonraki merhaleye geçmek âdetullaha aykırıdır.
HAYAT
Muhkem ve tahkikî imanı elde ettikten sonra, İslam’ın gönüllere ve içtimaî hayatta hâkim olmasıdır. Yani hayat; kişinin iman ettiği şeyleri hayatında tatbik etme merhalesidir. Bu da ikinci mühim merhaledir. Bir nevi iman ile hayat bir bütün gibidir. Bir birinin lazımıdır.
Mesela, Allah’a iman dersini tahkikî bir şekilde Risale-i Nur'dan alan bir Nur Talebesi O’nun marziyat ve emirlerine lakayd kalamaz. İşte Allah’ın emirlerini hayatında tatbik etmeye hayat merhalesi denir. Bu ferd için böyle olduğu gibi, toplum için de böyledir. Hayat; bir binanın temeli, ağacın kökü olan iman üstünde, kat ve gövde gibidir hayat. Gövdesiz kök, katsız temel olmaz.
ŞERİAT
İslam’ın devlet idaresinde ve siyasette hâkim olma merhalesidir. İmanlı ve İslam’ın ulvî hakikatlerini hayatına hakim kılan bir cemiyet, herhalde ecnebi bir devlet sistemi ile idare edilmeyi arzu etmez. Bu toplum, imanın, İslam’ın ve şeriatın esaslarına uygun bir devlet yapısını talep eder. Ve bütün Müslümanları bir çatı altında olmasını ister.
Şeriat; Allah'ın koyduğu, inanılmasını ve yaşanmasını emrettiği i'tikadî, içtimaî, iktisadî, hukukî ve ahlâkî kanunların bütünüdür. Kısaca şeriat, İslâm'dır.
Bu şeriat merhalesi binanın çatısı, ağacın meyvesi gibidir. Bugün dünyada Müslüman coğrafyasının çektiği sıkıntı ve zulümler hep bu çatının olmayışından ileri geliyor. Yani İslam âlemi siyasî ve iktisadî bir güç olamadığının tokadını çok feci bir şekilde yiyor. Bu merhale diğer iki merhalenin bir neticesidir. Bu bakımdan, hiç kimse diğer iki merhale gerçekleşmeden bu safhaya gözünü dikmesin, beklentiye girmesin. Bunun acı neticelerini yakın tarihimizde gördük. Mısır'da siyasî bir yapılanma ile hareket eden İhvan-ı Müslim’in hareketine mensup olanlar, devrin firavunu mesabesinde olan Cemal Abdül Nasır tarafından feci bir şekilde katledilmişlerdir. Ve arkalarında duracak bir halk desteği olmadığından, sonları hüsran olmuştur.
Demek bu tarz hareket, kâinatın ve içtimaî hakikatlerin rağmına olduğundan, çok feci neticelenmiştir. Şayet Üstad Bediüzzaman; iman ve hayat safhalarını tamamlamadan, üçüncü merhaleyi hedeflese idi, o da mazlum şehitler sınıfında anılacaktı ve Nur hareketi başlamadan bitecekti. Çok insanlar, iman ve hayat hizmetinden mahrum kalacaktı. Onun için iman başta, hayat onun neticesi ve şeriat ise uzun bir zaman sonra inşaallah ikram olunacak.
Bizim vazifemiz iman ve hayattır. Biz bu iki mühim vazifeyi terk edersek, şeriat neticesi de asla gelmez. Tıpkı ağacın lazımı olan hizmetler yapıldıktan sonra, mütevekkilane bir şekilde neticeyi beklemek misüllü biz de iman ve hayat safhalarındaki şahsî vazifelerimizi layıkıyla yapıp, neticeyi Allah’tan beklemeliyiz.
Mehdi de bir insan olduğuna göre, onun ömrü bu üç vazifeyi yapmaya yetmez. Böyle olunca, o en mühim vazife olan iman hizmetini hakkı ile tamamlayıp, geri kalan iki vazifeyi de nuranî cemaatine bırakmıştır. Zaten iman hayata, hayat da şeriata hamiledir. Bunlar sırası ile birbirlerini doğuracaktır. Yoksa elinde harikulade işler yapacak sihirli bir değnek olan mehdi anlayışı hakikate ve âdetullaha zıt, hayalî şeylerdir.
Sorularla Risale
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.