İlker Başbuğ ve bazı dindarların yanlışını Said Nursi düzeltiyor

İlker Başbuğ ve bazı dindarların yanlışını Said Nursi düzeltiyor

Eğitime dair reçete yazan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da aynı hataya düşüyor

İbrahim Mert'in haberi:

RİSALEHABER-Eski Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ, geçmişte medreselerin başarılı olduğunu ancak daha sonra akıl ve bilimden uzaklaştığı için gerilediğini söyledi. Buna karşılık reçete yazan Başbuğ, aynı hataya kendisi de düşerek, bu sefer de dini ilimleri dışlayan sadece akıl ve bilime dayalı eğitimin olması gerektiğini söyledi.

Medrese eğitimindeki bu gerilemenin nedeni nedir?

Türkiye’de yıllardır eğitimin akla ve bilime dayandırılmasının İslam dini ile ne kadar uyumlu olduğu tartışmasının olduğunu belirten Başbuğ, "İslam dünyası Abbasiler döneminde ilimde zirveye yükselirken, Batı dünyası bilgisizlik ve karanlık içindeydi. İlmin öğretildiği medreseler, Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmet döneminde tepede iken, Kanuni Sultan Süleyman döneminin sonlarında gerilemeye başlamıştır. Peki, medrese eğitimindeki bu gerilemenin nedeni nedir?" diye sordu.

Örnek verdiği İslam düşünürleri

17. yüzyılda yaşayan Kâtip Çelebi'nin “Medreselerdeki gerilemenin nedeni eğitimden akli ve müspet ilimlerin kaldırılmasıdır.” sözlerini hatırlatan Başbuğ, "İslam düşünürleri" dediği isimlerin "akli ilimler ve müspet ilimlere bakışları"na dair örnekler verdi:

"Kindi (v.872) ilimleri dini ve felsefi olarak ikiye ayırmaktadır.
"Farabi (870-950) ilimleri, dil, mantık, müspet ilimler, tabiat, ilahiyat, medeni ilimler olarak beşe ayırmaktadır.
"İbn-i Sina (v.1037) ilimleri nazari ve ameli olarak ikiye ayırıp, mantık’ı ayrı bir ilim olarak sınıflandırılmaktadır.
"Cevdet Paşa’nın etkilendiği İbn-i Haldun (v.1406) ve Cevdet Paşa ise ilimleri iki kısma ayrılmaktadır:
Nakli İlimler: Şer’i ve Arabi ilimlerden ibaret olup, vaaz edenden alınan ve şahsi görüş ve anlayışa bağlı ilimlerdir.
Akli İlimler: İnsan tarafından akıl ile konu ve problemlerin ortaya konulmasıdır."

"M.Kemal olsaydı akıl ve bilim dışındakileri ayıklardı" Zaten öyle yaptı ve işte sonuç!

Akla vurgu yapan Başbuğ, "Eğer bugün, Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı yapacağı ilk iş hemen, eğitim/öğretim müfredatı ve ders kitaplarında akıl ve bilimin dışında yer alan hususları tespit ettirip, bunların ayıklanmasını sağlamak olurdu" ifadelerini de kullandı.

M. Kemal zaten öyle yaptı ve dine dair ne varsa ayıkladı. Ve sonuçta ortaya bugün eğitim sistemi ortaya çıktı.

Başbuğ, eleştirdiği yanlışlığa kendisi de düşüyor

İlker Başbuğ gibi laik düşünceye sahip bir çok kişi akıl ve bilim diyerek maneviyatı, bazı dindarlar da maneviyat diyerek akıl ve bilimi görmezlikten geliyor.

İslam dini ise her ikisini de gerekli kılıyor. Çünkü insan ne sadece akıldan ne de sadece kalpten oluşan bir varlık. İnsanoğlu her ikisini birlikte buluşturduğu zaman büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Nitekim Başbuğ'un övgüyle bahsettiği geçmişteki medreselerin başarılı olma sebebi bundandır.

Başbuğ, Said Nursi'ye önyargılı

İlker Başbuğ, yazısında bir çok İslam alimini saydı ancak bu konuda çok önemli ifadeleri bulunan Bediüzzaman Said Nursi'yi görmezlikten geldi. Başbuğ'un Said Nursi'ye önyargılı olduğu için eserlerini okuma gereği bile duymadığı tahmin ediliyor. Onun için de sözleri eksik kalıyor.

Hem o hem o

Bediüzzaman Said Nursi, eğitimin en önemli şartının akıl ve bilime dayanan fen ilimleri ile din bilimlerinin birlikte okutulması gerektiğine işaret ediyor. Aksi halde sadece akıl ve bilim diyenlerde "şüphe", sadece din ilmi diyenlerde "taassup" meydana gelecektir:

“Elbette nev-i beşer (insanlık) âhir vakitte ulûm ve fünuna (ilim ve fenler) dökülecektir, bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise ilmin eline geçecektir.”

"Vicdanın ziyası (ışığı), ulûm-u diniyedir (dini ilimler). Aklın nuru, fünun-u medeniyedir (modernilimler, fen ilimleri). İkisinin imtizacıyla (kaynaşması) hakikat tecellî eder (ortaya çıkar). O iki cenah (taraf) ile talebenin himmeti (gayret) pervaz eder (uçmak, hızlı bir şekilde hareket etmek). İftirak ettikleri (ayrıldıkları) vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder (doğar).

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum