İktidara muhalefete de irticaya da İstiklal Mahkemesi

İktidara muhalefete de irticaya da İstiklal Mahkemesi

Asker firarileri için çıkarılan kanun kapsamında kurulan İstiklal Mahkemeleri'nin 95 yıllık esrar perdesi aralandı. Mahkemelerin yetkisi zaman içinde genişletildi.

TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığı tarafından yapılan İstiklal Mahkemeleri zabıtlarına ilişkin tasnif çalışmaları neticesinde, 95 yıllık esrar perdesi aralandı. 

11 Eylül 1920 tarih ve 21 numaralı "Firariler Hakkında Kanun" ile kurulan ve pek çok yerde "seyyar mahkeme" hüviyeti kazanan bu mahkemelerin daha sonra kapsamının adım adım genişletildiği görülüyor. Ayrıca söz konusu mahkemelerin, "dönemin iktidar güçlerine karşı gelişen muhalefete yönelik 'özel ve siyasi' yargılama/cezalandırma mekanizmasına dönüştüğü" iddiaları da bizzat bu mahkemelerin zabıtlarıyla gün yüzüne çıkmış oluyor.

İstiklal Mahkemelerinin görevleri ve bakacakları davaların konuları, farklı zamanlarda çıkan kanunlarla belirlendi. Bu kanunlara ilişkin Meclis'teki yasama çalışmaları da oldukça enteresan bilgiler sunuyor.

Bu mahkemelerin, çoğu kez kendi kuruluş yasalarına aykırı tutum ve davranışlar içine girdiği, idamlarda TBMM'nin onay şartının dönemsel olarak kaldırıldığı, yine yasayla belirlenen mahkeme heyetinin üye sayılarının "duruma göre" değiştirildiği görülüyor.

1925'te, Takrir-i Sükun Kanunu ile "irticayla mücadele" adı altında başlatılan süreçte seri yargılamalar yapacak ve pekçok idam kararlarına imza atacak olan Ankara İstiklal Mahkemesi 4 Mart 1925 tarihinde 117 numaralı Meclis Kararı ile kuruldu.  II. Ankara İstiklal Mahkemesi için başkan ve üye seçimi 7 Mart 1925 tarihinde yapıldı. 146 milletvekili seçime katıldı. Bunlardan 15’i çekimser kaldı. Netice aynı gün okunarak açıklandı. Buna göre 124 oy ile Ankara İstiklal Mahkemesi başkanlığına Karahisarısahip Milletvekili Ali Bey, savcılığına İzmir Milletvekili Mustafa Necati Bey, üyeliğine Ayıntab Milletvekili Kılıç Ali Bey, Aydın Milletvekili Reşid Galib Bey, Rize Milletvekili Ali Bey seçildi.  

SADECE ASKERLERİ DEĞİL SİVİLLERİ DE YARGILADI
Kurtuluş Savaşı koşullarında sadece asker kaçaklarını yargılamak için çıkarılan "İstiklal Mehakimi Kanunu"na daha sonra eklenen yeni maddelerle siviller de bu mahkemelerde yargılanmaya başlandı ve mahkemenin kararları kesin olup infazın yerine getirilmesinde bütün sivil ve askerî devlet memurları yükümlü kılındı.
249 sayılı “İstiklal Mehakimi Kanunu”nun 5. maddesinde infazı yerine getirecek olan sorumlular aynı kalırken, idam dışındaki hükümler kesin sayıldı fakat idam hükümlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce onaylandıktan sonra infaz olunacağı belirtildi.

İDAMLARDA TBMM ONAYI "DURUMA GÖRE" KALDIRILDI
Temel yasada idamlarda TBMM onayı aranırken, birçok olayda "hadisenin vehameti ve aciliyeti" gerekçesiyle, bu şart çoğu kez askıya alındı. "Müstesna durumlarda idam hükümlerinin TBMM tarafından onaylanmaksızın infazına Meclis kararıyla izin verilebilme şartı" getirildi.

20 Nisan 1925 tarihinde 136 sayılı Meclis Kararı ile Ankara İstiklal Mahkemesine, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tekrar toplanmasına kadar idam yetkisi verildi.

Yine mahkemelerin yasayla belirlenen üye sayılarında zaman zaman oynamalar yapıldığı gözlendi. 21 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre İstiklal Mahkemeleri üyeleri üç kişi olup milletvekillerinin arasından seçilir ve biri de üyeler tarafından reis olarak belirlenirken, "aniden ortaya çıkabilecek sebeplerden" dolayı Adana mebusu Zekai Bey’in “İstiklal Mahkemeleri Aza Adedinin Dörde İblağına Dair Teklif-i Kanunîsi” ve Adliye Encümeni Mazbatası ile üye sayısı dört oldu.

Oysa 249 sayılı Kanun’un 7. maddesine göre İstiklal Mahkemesi Heyetleri her altı ayda bir seçilir ve üyeler, bu sürenin bitmesinden önce tamamen veya kısmen Meclis kararı ile değiştirilebilir. Ancak söz konusu istisnalar sürekli işletildi.

"İRTİCA" DA MAHKEMENİN BAKTIĞI SUÇLAR KAPSAMINDA
Asker firarilerini yargılamak için kurulan bu mahkemelerin görev kapsamına sırasıyla 29 Nisan 1920 tarihli Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun içine aldığı suçlar girdi. Ardından "devletin iç ve dış güvenliğini tehlikeye atanlar, askeri ve siyasi casusluk, siyasi suikast, asker ailelerine taarruz ve tecavüz, geçici Askerî Ceza Kanunu’nun 1. Maddesine karşılık gelen 2 Mart 1915 tarihli Askerî Ceza Kanunu’nda belirtilen suçlar, rüşvet alan, vurgunculuk yapan sivil ve askeri memurlar ve bunlara yardımcı olanlar, memuriyet yetkilerini kullanarak halka zulüm ve işkencede bulunan sivil ve askerî memurların yargılanacağı" belirtildi.

4 Mart 1925 tarihli Takrir-i Sükûn Kanunu’na göre irtica, isyan, memleketin huzur ve güvenliğini bozmak isteyen hareketler, yayınlar Hükümet tarafından yasaklandı ve gerekirse İstiklal Mahkemelerine gönderildi.

TBMM TARAFINDAN AF MEKANİZMASI DA İŞLETİLDİ
İstiklal Mahkemelerinden ceza alanlar bazen da aşağıda gösterilen örneklerdeki gibi kanun yoluyla affedildiler. Bunlardan bazıları şöyle: 
155 sayılı “Taklib-i Hükümet Maddesinden Dolayı Ankara İstiklal Mahkemesince 9 Mayıs 1337 Tarihinde Mahkum Edilenlerin Bakiye-i Müddet-i Cezaiyelerinin Affına Dair Kanun”,
412 sayılı “İstanbul İstiklal Mahkemesince Muhtelif Cezalara Mahkûm Edilen Lütfi Fikri Bey’le Hafız İbrahim Edhem Efendi ve Ali Osman Kâhya’nın Aflarına Dair Kanun”,
1328 sayılı “Şark İstiklal Mahkemesi Hükmüyle Binbaşılıktan Muhreç Cemal Efendi’nin Mahkûm Olduğu Cezanın Affı Hakkında Kanun”,
1474 sayılı “Şark İstiklal Mahkemesince Mahkûm Sabık Genç Valisi İsmail Hakkı Bey’in Affına Dair Kanun”,
2176 sayılı “İstiklal Mahkemesi Kararı ile Onar Sene Kürek Cezasına Mahkûm Olan Rizeli Hulusi ve Osman Zeki Efendilerin Mahkûmiyetlerinin Affına Dair Kanun”.

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum