İki ayet, bir hadis bir de Risale-i Nur'dan yorumsuz

İki ayet, bir hadis bir de Risale-i Nur'dan yorumsuz

Yusuf Kaplan olduğunu gibi aktardı

Risale Haber-Haber Merkezi

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, bugünkü köşesinde iki ayet, bir hadis-i şerif ve bir de Bediüzzaman Said Nursi'nin İhlas Risalesi'nden bir bölümü aktardı.

"Titreyip kendimize gelebilmemiz için..." başlıklı yazısında Kaplan, "Ayetleri, hadisleri ve Bediüzzaman'ın fikirlerini, şu ya da bu tarafa çekmeden, hiç bir yorum yapmadan, alıntılamakla yetineceğim sadece" diyerek verdi.

"Bugünkü yazıda bugüne kadar yapmadığım bir şeyi yapacağım. İki âyet-i kerime, bir hadis-i şerif ve Bediüzzaman'ın ihlâs risalesi'nden bir bölüm aktaracağım. (Bu arada zikredeceğim âyetlerin çevirilerinin bendenize ait olduğunu hatırlatmak isterim).

Ayetleri, hadisleri ve Bediüzzaman'ın fikirlerini, dünyevî ihtirasları için edepsizce ve hayasızca -adeta bir silah gibi- kullanmaya kalkışan bazı beyinsizlerin yaptığı terbiyesizliği yapmayacağım elbette; böyle bir şeyi yapmaktan Allah'a sığınırım. Şu ya da bu tarafa çekmeden, hiç bir yorum yapmadan, alıntılamakla yetineceğim sadece.

Alıntılayacağım iki âyet şöyle:

'Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost (velî = efendi) edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Andolsun ki, Allah, zalim kavmi (hakikati yitirenleri ve karartanları) doğru yola iletmez.' (Maide Sûresi / 51)

'Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size Hakk'tan gelen hakikati inkar ettiler; Rabbiniz Allah'a inandığınız için Resûlü de, sizi de, (yurdunuzdan sürüp) çıkardılar. Eğer siz, benim yolumda cihad etmek ve benim rızamı kazanmak için yola koyulmuşsanız (=hicret etmişseniz) nasıl oluyor da onlara sevgi gösterip sır veriyorsunuz ki? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, (onları dost / velî / efendi edinirse) doğru yoldan sapmış olur. ' (Mümtehine Sûresi /1)

ONLARA İTAAT EDEN, ONLARA KULLUK EDER!

Şimdi de, Tirmizî de geçen bir hadis-i şerif'i aktarmak istiyorum:

Allah (c.c) Tevbe sûresi'nin 31. âyet-i celile'sinde şöyle buyurmuştur:

'Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini (yani din adamlarını) ve Meryem oğlu Mesihi rab edindiler. Oysa tek olan Allah'tan başkasına ibadet (kulluk) etmemekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka ibadete (kulluk edilmeye) layık ilah yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir.'

Bir gün Efendimiz (sav) bu ayet-i kerimeyi okuduğu sırada, önceden Hıristiyan iken sonradan İslam'la şereflenen ?Adiyy İbn Hatem(r.a) 'boynunda haç olduğu hâlde'? Efendimiz'in huzuruna girer ve bu ayet-i kerimeyi duyunca Efendimiz'e:? 'Onlara ibadet etmiyorlar ki' der.

Bunun üzerine, Efendimiz, Adiyy İbn Hatem'e, 'Onlar, Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?' diye sorar. Adiyy İbn Hatem, Rasulullah'ın bu sorusuna 'Evet' diye cevap verince, Efendimiz şöyle buyurur: 'İşte onlara böyle ibadet (kulluk) ediyorlar.'

ANA CADDE'DEN SAPANLAR, DİNSİZLERİN TUZAĞINA YAKALANIRLAR

Son olarak, Bediüzzaman Hazretleri'nin ihlâs risalesi'nden (21. Lem'a'dan) önemli bir alıntı yapmak istiyorum. Bediüzzaman'ın, ihlâs risalesi'nin iki haftada bir okunmasının iyi olacağı tavsiyesinde bulunduğunu özenle hatırlatarak...

Bediüzzaman, ihlâs risalesi'nde, 'dördüncü düsturu' şöyle beyan eder:

'Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirane (şükrederek) iftihar etmektir.'

'Ehl-i tasavvufun mâbeyninde 'fenâ fi'ş-şeyh, fena fi'r-resul' ıstılâhatı var. Ben sofi değilim. Fakat onların bu düstûru, bizim meslekte 'fena fi'l-ihvân' sûretinde güzel bir düstûrdur.'

'Kardeşler arasında buna 'tefâni' denilir. Yâni: Birbirinde fâni olmaktır. Yâni: Kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyât ve hissiyatiyle fikren yaşamaktır.'

'Zaten mesleğimizin (yolumuzun) esası uhuvvet (kardeşlik)'tir. Peder ile evlâd, şeyh ile mürid mâbeynindeki vâsıta değildir. Belki hakîkî kardeşlik vâsıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz 'Haliliye' olduğu için, meşrebimiz 'hıllet'tir.'

'Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmerd kardeş olmak iktizâ eder. Bu hılletin üssü'l-esâsı, samîmi ihlâstır. Samîmi ihlâsı kıran adam, bu hılletin gâyet yüksek kulesinin başından sukut eder. Gâyet derin bir çukura düşmek ihtimâli var. Ortada tutunacak yer bulamaz.'

'Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i Kübrâyı Kur'âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimâli var.'

İnşâllah Risâle-i Nur yoluyla Kur'ân-ı Mu'cizül Beyânın dâire-i kudsiyesine girenler; dâima nura, ihlâsa, îmana kuvvet verecekler ve öyle çukurlara sukut etmeyeceklerdir... 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum