İcazetli yayıncılık fıtrata uygun gelmiyor

İcazetli yayıncılık fıtrata uygun gelmiyor

Edebiyatçı-Yazar Zafer Akgül Risale-i Nur ve Medya sorularımızı cevaplandırdı

Risale Haber-Haber Merkezi
Risale-i Nur’un medya (televizyon, radyo, yazılı basın, internet) kanalları aracılığı ile duyurulması, anlatılması, konuşulması ve tartışılması için uygun kişi ve uygun dil, yakışır üslûb konusundaki düşünceleriniz…
Uygun kişi, uygun dil, yakışır üslub. Batılı iyice tasvir etmeden, saf zihinleri bulandırmadan gerçekleri ifade edecek ama muhatabın anlayacağı belağat kriterlerine da dikkat edecek kişi, dil, üslup lazım.
Bugün bütün dünyanın kullandığı en etkili iletişim araçları ve aygıtları nelerdir? Biz bunları ne kadar kullanabiliyoruz?
Bizce Risale-i Nuru tanıtmada en etkili araç muhatabımızın seviyesine en uygun ve onu derinden etkileyecek en münasip araç hangisiyse odur.
TV, Radyo, gazete, kitap ve dergi yayıncılığı dışında alternatif yayın araçları konusunda neler söylenebilir?
Belki kendimize has bir intenet sitesi veya siteler zinciri kurulmalıdır. Ancak eldeki mevcut tv, radyo, gazete, kitap, dergi gibi vasıtaları hakkıyla ve layıkıyla kullanabilmiş değiliz kanaatindeyim.
Risale-i Nurun iletişim dili konusundaki düşünceleriniz?
Risale-i Nur’da bilinmeyen ve keşfedilmeyi bekleyen çok diller var. İletişim dili bunlardan sadece biri. Konuya ve muhataba göre modüler sistem gibi dil ve dil diyalektiği mevcut.
Mevcut medya organları –özellikle televizyon kanalları- üzerinden Risale-i Nur’un tanıtımı nasıl yapılabilir?
Mevcut yayın organlarıyla düzeyli ilişkiler ve iletişimler kurarak Risale-i Nurun bahsi geçen konuda veya alanda bakış açısını yansıtan programlar hazırlanabilir. Muhatap/seyirci hangi kesimi temsil ediyorsa ona göre programın biçimi (belgesel, drama, dizi) şekillendirilir.
Televizyon programcılığında karizmatik ve medyatik isimlerin daha etkili olduğu göz önünde bulundurulursa mevcut potansiyelimiz ile tanıtım ne düzeyde yapılabilir?
Meseleye tanıtım, reklam, duyuru açısından bakarsak medyatik/karizmatik olan her isim veya zümre ile meşru ölçülerde diyalog ve iletişim içinde olmalıyız. Gündem oluşturmanın bir yolu da bu çünkü. Ama kendi özgün kimliğimizle yola çıkıyorsak kendi karizmamızı kendimiz oluşturmalıyız. Kısa vadede, uzun vadede yapılacaklar elbette farklı olacaktır. Şu an için mevcut potansileyimiz var demek de çok zor.
Bilim adamı, gazeteci, sanatçı, yazar gibi mesleklerinde tanınmış isimlerimiz ile televizyon yayımcılığı konusunda harekete geçmemizin zamanı gelmiş midir?
Geç bile kaldık.
Nur hareketinin kendi medyası olacaksa bunun alt yapısı nasıl oluşturulabilir? Cemaati kanallar mı olmalı, yoksa cemaatler üstü bir anlayışla yeni bir yapılanmaya doğru gidilmeli? Tamamen özel girişimciler eliyle yürütülecek işlere destek mi verilmeli?
Şuurlu bir kadronun özel teşebbüsü ile oluşturulabilir. "Yok şahs-ı manevi, yok hakemler kurulu, yok ortak deklarasyon" falan bunlar teoride ve temennide güzel şeyler. Ama pratikte fazla bir değeri yok. Üstelik tembellerin ve tenperverlerin problem üretme hammaddeleri için mümbit bir zemin oluşturuyor. Böyle şuradan buradan icazetli yayıncılık fıtrata uygun gelmiyor. Komisyonlar, komisyonları; kararlar kararları kovalayacak derken akrepler yelkovanları geçebilecektir. Onun yerine hür ve özel teşebbüsle dört –beş uzmanlaşmış eleman Risaledeki bilinçle yola çıkarlarsa daha verimli olur diye düşünüyorum.
Risale-i Nur’u ne tür programlar ve formatlar aracılığı ile ekrana taşımalıyız?
Eski hal muhal kaidesi medya alanında da geçerlidir. Eski usul programlar bile artık rafa kaldırıldı. Medyatik hitap ortamı ile mistik dersane ortamını aynı zannederek aynı biçimde ve üslupta konuşursanız iyi bir uyku makinası icad etmiş olursunuz. Ata ot yerine et vermek de çabası. Nur talebeleri bana göre bu alanda en ileri görüşlü ve en seri dönüşümcü grup teşkil ettikleri halde maalesef Risaledeki çok zengin sunum çeşitliliğini algılayamamış görünüyorlar. Diğer cemaat veya tarikatların medya organlarını da siz düşünün. Yakın zamanda bir gına gelme, bıkkınlık verme başlarsa şaşırmamak lazım. Çünkü o kadar bir birinin kopyası temalar ve programlar var ki ciddi planda bizleri düşündürüyor.Topluma İslamı sevdirmek veya duyurmak adına o kadar amiyane sunumlar yapılıyor ki zaman zaman bu çeşitliliğin ileride tek düzeliğe dönüşerek ruhunu yitireceğinden korkuyorum.
Toplum neyi niçin seyrediyor? Bizi niçin ve nasıl seyretmeli?
Toplum şu veya bu programı cezp edici, meraklandırıcı veya eğlendirici bulduğu için şu veya bu programı seyrediyor diyelim. Biz de Risaledeki konuları meraklandırıcı, eğlendirici, cezp edici formatlarda sunabilmeliyiz. Herkesi nurcu yapacak halimiz ve görevimiz yok. Ama herkesi Risale penceresinden olaylara bakma açısına yaklaştırabiliriz. Yani önemli olan bakış/nazardır. Yoksa dini ritüelleri piyasaya film diye sürmek, dine hizmet sayılmaz. Çul-çaputla kostüm, göçebe çadırı ile tarihi mekan yapıldığı sanılan bir Hz. Ömer filmi seyretmek yerine Ben-Hur filmi seyretmek nasıl fıtri bir realite ve hikemi bir gerekçe ise bu da böyle bir şey.. Kısaca arz-talep meselesine dikkat edilmeli.
Risale-i Nur camiasına yakın/uzak TV kanalları ile ilişki kurma ve irtibata geçme konusunda ne gibi çalışmalar yapılabilir?
Uzak-yakın her kanalla medeni ilişkiler çerçevesinde görüşülebilir, tanışılabilir. Medya ve Risale alanında donanımlı kardeşlerimiz hasbi olarak yayın kuruluşlarıyla irtibat kurarak hem Risale ve Üstadımız hakkında bilgi verebilirler, hem de Risale bakış eksenli program yapılması için lojistik destek sunacaklarını belirtebilirler. O ayrı bir konu tabii. Kendi yayınlarımız olsun veya olmasın her zaman yapılması hizmet gereği olan teşebbüsler elbette ki planlı, programlı şekilde uygulanmalıdır.
Medyanın gündemine Risale-i Nur’u taşımak için yapılması gereken uygun sosyal ve kültürel faaliyetler nelerdir? Bu faaliyetler ile medyayı buluşturma konusunda neler yapılabilir?
Gündem daima Said Nursî’yi ve Risale-i Nuru akıllara ve fikirlere getiriyor zaten. Önemli olan muhataba göre Risalenin sunumunu yapabilmek. Zaman, zemin, muhatap program ve faaliyet biçimini belirleyen önemli unsurlardır. Sinema mı, şiir mi, roman mı, belgesel mi sunum biçimi, faaliyet şekli kendiliğinden oluşur.
Risale-i Nur yayıncılığı yapanlar için yayın standartları ortaya koymak istense, önerileriniz ne olacaktır?
Risaledeki bakış açıları ve kriterler yeteri kadar bize ışık tutar. Müsbet hareket, güzel görme/düşünme vs. Mühim olan bu kriterleri bizim nasıl anladığımızdır. Mesela espri yapılacaksa Risalenin espritüel anlayışı nerede başlar ve biter? Romantik bir yaklaşım sergilenecekse bunun sınırlarını hangi anlayış belirleyecektir?İşin türbülansı burada başlar.
Yerel, bölgesel, ülke çapında ve uluslar arası platformlarda Risale-i Nur yayınlarına bakıldığında, Cemaatlerin durumu nasıl gözükmektedir?
Çok amatörce ve sığ bir yaklaşım içindeyiz. Dersane inşa edilir de o dersanede hizmet verecek yetişmiş elemanın olmayışı nasıl bir trajediyse, son model teknolojik alet ve aygıtları alıp da amatör yayıncılıkla hizmet yaptığını zannedenler aynı trajediyi yaşarlar. Ayrıca meslek ve meşreb aidiyeti asabiyete dönüşmüşse eğer, aşiretçiliğe dönüşmüşse Allah korusun şefkat tokatları seansı uygulansın diye kadere fetva verdirmek demektir. Yine de ihlaslı olan kazanacaktır inancındayım.