Hz. Muhammed (s.a.v) bütün ayetleri her zaman açıklamış mıdır?

Hz. Muhammed (s.a.v) bütün ayetleri her zaman açıklamış mıdır?

Hz. Muhammed (asm) bütün ayetleri her zaman açıklamış mıdır?​ Kendini “Kuran müslümanı” diye adlandıran bazı kimseler bilindiği gibi Hz. Muhammed (asm)’ın Kur’an-ı Hakim’i açıklamadığını ve böyle bir yetkisinin olmadığını savunmaktadırlar...

Sorular

Kendini “Kur'an müslümanı” diye adlandıran bazı kimseler bilindiği gibi Hz. Muhammed (asm)’ın Kur’an-ı Hakim’i açıklamadığını ve böyle bir yetkisinin olmadığını savunmaktadırlar. Bu kimselerin sorduğu ve bizlerin de kafalarımızı karıştıran bu soruları lütfen detaylı bir şekilde izah ederek cevaplar mısınız? 

1) Kur’an ayetlerinin sayı bellidir. Peki neden sahih hadislerin sayısı konusunda icma yok? Sayısı bile belli olmayan, alimden alime göre değişen hadisler Kuran’ı nasıl açıklayabilir?

2) Madem ki Peygamber Kur’an’ı açıklamışdır, o zaman neden Ali-İmran suresinin 7. ayetindeki farklı kıraatlerden hangisinin doğru olduğunu, nerede durulması gerektiğini açıklamamıştır. Yani müteşabih ayetlerin te’villerini sadece Allah (cc) mı bilir, yoksa ilimde rasih olanlar da bilirler mi? Neden hiçbir hadis kaynağında “Şu şekilde kıraati doğrudur. Şurada vakıf yapılmalıdır” gibi bilgiler geçmiyor? 

3) Müteşabih ayetlere mana vermeye kalkmak kaplerinde eğrilik oldukları için münafıklık (Ali-İmran 3/7) ise, iman meselesi ise, müteşabih ayetlerin listesini gösteren bir hadis var mı? 

4) Neden Bakara suresi 106. ayetinde geçen “ayet” kelimesinin Kur’an ayeti mi, yoksa mucize mi olduğunu Peygamber açıklamamış? Nitekim hiçbir hadis kaynağında geçmemektedir. “Ayet” her iki anlamı vermeye müsait. Mucize de unutturula veya daha iyisi verilebilir, Kuran ayeti de. Hangisi doğru? Hadislerde var mı? Allah rızası için bu soruları detaylı ve ikna edici şekilde cevaplar mısınız?

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, Kuran’ı her zaman açıklamamıştır. Çünkü o dönemde Kuran ayetleri belli olaylar üzerine indiğinden zaten anlaşılıyordu.

Anlaşılmayan konular varsa o konularda açıklama yapıyordu. Veya anlattığı bir hakikati ayetlerle destekliyordu.

Peygamberimizin açıkladığı ayetler Hadis kitaplarında Tefsir başlığı altında toplandığı gibi, bu konuda müstakil eserler de yazılmıştır.

Bununla beraber, Peygamber Efendimizin konuşmaları, hal ve hareketleri, tavırları; özetle onun hayatı, Kuran'ın canlı tefsiridir.

Cevap 1:

Hadisler farklı muhaddisler tarafından toplandığı için sahih, hasen, zayıf gibi tasniflerde sayıların farklı olması tabiidir.

Hadislerin sahihlik kriterleri muhaddise göre –az da olsa- farklılık arz edebilir. Ama sonuçta başka hadislerle ve başka delillerle birlikte desteklenebilir.

Ayeti açıklayan sadece hadisler, sahabe tefsiri ve başka tefsirler değildir. Zaten ayetlerin manaları genellikle açıktır. Hadisler mananın anlaşılmasında yardımcı görevi görür.

Cevap 2:

Diğer müteşabih ayetler gibi, bu ayet de belirtilen yönüyle neden müteşabih olmasın?

Belki de bunun şöyle bir hikmeti vardır:

Eğer, diğer ihtimal olmadan, ilimde rasih olanlar müteşabihatın manasını bilir şeklinde anlaşılsaydı, bu durum “benim ilimde rusuhum var dolayısıyla ayetten anladığım doğrudur”, gibi iddialara yol açabilirdi. Ama Allah’tan başkasının müteşabihatı tam bilmediği ihtimalinin de olması, alimleri hem tevazuya hem de ihtiyatlı olmaya davet etmiş sayılabilir.

Cevap 3:

Hayır, böyle bir liste yok. Ayrıca konunun o yönü de müteşabih. Ayrıca ayette fitne ve arzuya göre tevil etmek için müteşabihatın peşine düşmekten bahsediliyor. Niyet iyi olursa sonuç da farklı olabilir.

Ayrıca kötü niyetli insanlar sadece müteşabihatın değil, arzularına uymadığı veya işlerine gelmediği için muhkem ayetlerin manasını da çarpıtmaya kalkabiliyorlar.

Sapık fırkaların ve grupların yaklaşımında bu konuda pek çok örnek bulabiliriz. Günümüzde de bu tür yaklaşımlara ne yazık ki sıkça rastlıyoruz.

Cevap 4:

Her iki mana da uygun olabilir.

Konu, Kuran’ın camiiyyeti içinde ele alınabilir. Ayetler birbirine aykırı olmayan pek çok manayı bünyesinde barındırabilir.

Bir tefsir veya yorum, Arap dili kurallarına, belağat kaidelerine, ayetin siyak ve sibakına, Kuran’ın bütünlüğüne, temel İslami prensiplere uyuyorsa doğru sayılmasında bir engel yoktur.

Bir de Kuran’da ayet kelimesi müfret (tekil) olarak geçtiğinde daha çok mucize, delil, ibret manasında kullanılmıştır. Çoğul olarak ise (ayat) daha çok Kuran ayeti manasında kullanılmıştır.

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.