Hürriyetsiz iman sahih olmaz

Hürriyetsiz iman sahih olmaz

Milli Gazete yazarı Mustafa Özcan, alimlerin hürriyet ve İslam görüşlerini karşılaştırdı

Risale Haber-Milli Gazete yazarı Mustafa Özcan, hürriyet ve İslam tartışamalarına farklı bakan alimleri yazdı.

"Fransız devrimiyle birlikte semamıza nüzül eden ve daha sonra İttihatçıların sloganlarından birisi olan hürriyet sonunda İslamcıların da sözlüğüne girdi" diyen Özcan, yazısında şu ifadelere yer verdi:

Seyyid Kutup ve Ali Şeriati, cemiyeti ve sistemi öne ve esas alırken Abdulkerim Suruş ve Hakim el Matiri gibiler ferdi ve ferdin hakkını önceleyen siyasi sistemleri esas alıyorlar. Ferdi dindarlığı dikkate almayan sistemlerin gelişemeyeceğini söylüyorlar. Abdulkerim Suruş dindarlığın temel şartının hürriyet olduğunu vazediyor. Bu olmadan bunun üzerine bina edilecek dindarlığın sakat bir anlayış doğuracağını ve istibdat yüklü olacağını savunuyor.

Burada Bediüzzaman 'ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam' derken bu meselenin neresinde kalıyor? Elbette, Bediüzzaman nefsaniyet ve hodfuruşluk ile hürriyet-i şer'iyyeyi veya prensipte tercih hakkını birbirinden ayırıyor. Batı'nın hürriyet anlayışı genelde hodfuruşluk yani nefsaniyet makamındadır. Bundan dolayı bizim hürriyet anlayışımızla onların hürriyet anlayışı zıt istikamette seyrediyor. Onların hürriyet anlayışı daha ziyade bizim ahlaksızlık dediğimiz alana girerken bizim hürriyet anlayışımız da onların tabuları arasına giriyor.

Velhasıl, Suruş hürriyeti İslam'a girişin harici şartlarından birisi olarak kabul ediyor. İkrah ile dine giren birisi nifak derekesine düşer. Dolayısıyla iman ve İslam'ın kabulü iradi olmak durumundadır. İşte bu noktada yani kavramların dansında veya hiyerarşisinde hürriyet nerede duruyor? Teratibin neresinde?

Dediğimiz gibi hürriyet İslam'a girişin harici şartlarından birisi. Hürriyet olmadan iman sahih olmaz. Lakin iman ettikten sonra da teseyyüp olmaz. Onun yerine iltizam yani kurallara bağlılık vardır.