TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde Batı ülkelerindeki İslam düşmanlığını inceleme alt komisyonu kuruldu. Komisyon, önümüzdeki günlerde çalışmalarına başlayacak

Müslümanların azınlık olarak yaşadığı ülkelerde İslam düşmanlığıyla yapılan saldırıların yol açtığı etkilerin hem o ülkede yaşayan Türk vatandaşlar hem de yaşadıkları ülkeler için hayati bir sorun olduğunu vurgulayan AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, alt komisyon çalışmalarıyla eşit katılımı engelleyen İslam düşmanlığının toplumsal sebep ve sonuçlarının, ilgili ülkelerdeki kamu, toplum ve medya aktörlerinin rollerinin irdelenmesinin sağlanacağını ve böylece İslam düşmanlığı ile mücadelede sağlıklı tedbir ve yöntemlerin geliştirilmesine zemin hazırlanacağını anlattı.

Suçlar kayıt altına alınmıyor

Yeneroğlu Avrupa’daki İslam düşmanlığı suçlarının kayıt altına alınmadığını belirterek, “İslam düşmanlığıyla ilgili örneğin Almanya’da homofobi ya da antisemitizm kaynaklı suçlar kayıt altına alınır ve bu suçların her yıl istatistiği yayınlanır. Böylece devlet tedbir almaya zorlanır, mücadele yöntemleri geliştirir. Ancak rakamlar olmayınca, ‘Ortada resmî rakam yok’ gerekçesiyle ya da bahanesiyle bu alanla ilgili etkili tedbirler de ihmal edilmektedir. Batı Avrupa’da hiçbir ülkede İslam düşmanlığı motivasyonu ile işlenen suçlar her geçen gün artmasına rağmen emniyet birimleri tarafından kayıt altına alınmamaktadır. Resmi rakamlar olmadığı için de bu kronik sorunun çözümü ertelenip durmaktadır” ifadelerini kullandı.

Irkçılığı meşrulaştırıyorlar

Irkçılık içeren suçların İslam’ karşı işlendiğinde ‘hafifletildiğine’ vurgu yapan komisyon başkanı Yeneroğlu, “Hükümetler İslam düşmanlığı söz konusu olduğunda ‘yabancılaşma endişesi’ gibi başka sorunları öne sürüp, aslında ‘ırkçılık’ olarak tarif edilebilecek bir fenomeni meşrulaştırmaya ve bu sözde endişeyi İslam düşmanlığıyla mücadele önünde haklı bir engel olarak sunmaya meylediyorlar. Bu esnada İslam düşmanlığı saikiyle işlenen suçlar, alalade suçlar olarak yankı buluyor. Bir camiye molotof atıldığında bir eşya zarar görmüş gibi sunuluyor. Oysa saldırgan neden sokaktaki herhangi bir binaya değil de bir camiye saldırıyor, sorgulanmıyor ve bu saldırının arkasındaki motivasyon, camiye saldırmayı tercih eden bilinç görmezden geliniyor” dedi.

Mülteciler, camiler saldırı altında

Yeneroğlu saldırıların boyutlarına dikkat çekerek, “Geçen sene sadece Almanya’da binin üzerinde mülteci kampına, 80 civarında camiye fiili saldırı oldu. Bunlar resmî rakamlar bile değil, kaynakları nedeniyle saldırıların tamamını listelemekte zorluk çeken sivil toplum kuruluşlarının verileri. Yine Almanya’da İslam düşmanlığıyla ilgili ciddi göstergeler olmasına rağmen bu doğrultuda kamu kurumları ciddi araştırma, inceleme yapmamış. Göze batan bulgular var ama inceleme yok, görmezden geliniyor” şeklinde konuştu.

Cemaatlerin hakları yok

“Batı Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamında Müslüman dini cemaatler kurumsal haklara sahip değil. Örneğin Almanya’da Müslümanların dini cemaatlerinin kurumsal hakları sıfır noktasında, devlet Hristiyanlara ve Musevilere ve birçok başka dini cemaate verdiği kurumsal haklarla ilgili statüyü Müslümanlara vermemiş ve devamlı öteliyor; bu konu kimsenin gündeminde değil.

Hak ihlali olmadığı iddia edilemez

Terörle mücadele konusuna da değinen Yeneroğlu, “Terörle mücadele ortamı içinde insan hakkı ihlalinin olmadığını iddia eden gerçekçi olmaz. Çünkü, askeri bir gücün bir yerde operasyon yapmasının beraberinde getirdiği tabii ki insan hakkı ihlalleri olabilir. Orada insanlar evinden çıkamıyor, eğitim yapamıyor, sağlık sorunları yaşıyor bunlar insan hakkı ihlali. Ama asıl insan hakkı ihlallerinin nereden kaynaklandığını göz ardı edip ‘askerin orada ne işi var insanlar neden evinden çıkamıyor’ diye körleri oynayamazsınız” şeklinde konuştu.

Güler Yılmaz - Eyüphan Kılıç- Yeni Yüzyıl