Hoca, öğrencilerine sosyal medya orucu tutturunca...

Hoca, öğrencilerine sosyal medya orucu tutturunca...

Kadir Has Üniversitesi’nden İsmail Hakkı Polat, öğrencilerine ‘sosyal medya orucu’ tutturunca dikkat çeken bir manzarayla karşılaşıldı.

Sosyal medyanın hayatımızı sardığı dönemde Kadir Has Üniversitesi'nin gerçekleştirdiği ilginç araştırma önemli bir gerçeği gün ışığına çıkardı. Kadir Has Üniversitesi’nin öğretim görevlisi İsmail Hakkı Polat, öğrencilerine ‘sosyal medya orucu’ tutturunca dikkat çeken bir manzarayla karşılaşıldı.

Teknolojinin baş döndürücü hızının yaşandığı, sosyal medyanın yaşantımızı çepeçevre kuşattığı bir dünyada gün geçmiyor ki, hayatımıza yeni bir kavram eklenmesin. İşte onlardan biri de 'sosyal medya diyeti...'

Ders verdiği öğrencilere sosyal medya diyeti yaptıran isim İsmail Hakkı Polat'dan başkası değil. Polat, yeni medya, Türkiye'de sosyal medya denilen uçsuz bucaksız alanda söz söyleyecek, kuşatıcı analizler yapacak birkaç kişiden biri. Polat halihazırda Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü'nde öğretim üyeliği görevini sürdürüyor.

İsmail Hoca, öğrencilerine o diyeti yaptırınca ortaya çok ilginç bir manzara çıktı.

İLK ETAPTA 26 ÖĞRENCİ SOSYAL MEDYA DİYETİ YAPTI

Polat'a 'sosyal medya diyeti' fikrinin nereden kaynaklandığını soruyoruz. Aldığımız cevap ilgi çekici: "Aslında herşey, gazeteci dostum Timur Sırt’ın “Merak ediyorum, bu yeni kuşak gençler için sosyal medyasız hayat nasıl bir şeydir acaba? Onlara böyle bir diyet yaptırsak ne güzel olurdu!” sözleriyle başladı. Bu parlak fikri hayata geçirmek için 2013 yılında Kadir Has Üniversitesi’nde “Yeni Medya’ya Giriş” dersimi alan ve sosyal medyayı aktif olarak kullanan öğrencilerime ‘2 gün boyunca hiç bir sosyal medyaya girmeme ve bu sürecin başından sonuna yaşadıkları deneyimleri bizlerle paylaşmaları’ teklifini götürdük. Teklifimizi kabul eden 26 öğrencinin gönüllü olarak katıldığı diyet, süreç ve sonuçları itibarıyla genel anlamda beklediğimiz ancak kimi detaylarının farkında olmadığımız sosyal medya gerçeklerini gün ışığına çıkardı."

15 ÖĞRENCİ 48 SAATE DAYANAMAYIP ORUCU BOZDU

Sosyal medya diyeti öğrenciler için çok kolay olmamış. Polat, o günleri şöyle anlatıyor: "O yıl ilkini yaptığımız “Sosyal Medya Diyeti“nin sonuçlarına baktığımızda toplam 26 öğrenciden 15 tanesi 48 saati dolduramadan pes ederken 11 öğrenci ise diyeti başarıyla tamamlamıştı. Gerek öğrencilerin, gerekse okurların oldukça ilginç tepkiler verdiği bu ilk diyeti, sosyal medyanın hayatımıza çok daha fazla eklemlendiği bugünlerde bir kez daha yaptırınca geçen sefere oranla çok daha ilginç sonuçlarla karşılaştık. Bu yeni diyet, WhatsApp, Instagram ve SnapChat gibi platformları da kapsadığından ilkinden çok daha zorluydu ve öğrenciler, geçen seferkinin ötesinde diledikleri zamanda bırakmak yerine 48 saatlik süreyi sonuna kadar zorlamaya çalıştılar. Bu açıdan diyet, geçen döneme göre biraz daha ‘sosyal medya orucu’ kıvamını aldı.”

UYGULAMANIN EN İLGİNÇ YANI

19-24 yaş aralığında 20 öğrencimin katıldığı 48 saat süreli 2. dönem sosyal medya diyetinin rakamsal sonuçlarını da İsmail Polat şöyle açıklıyor: 

“Geçen sefer 15 kişinin başarıyla tamamladığı diyette bu sene başarılı kişi sayısı azalarak 10'a indi. Beş kişinin kazayla sosyal medyaya girdiği ve diğer beş kişinin de irade gösteremeyip tamamlayamadığı diyetin en ilginç yanı ise, ödev tutulan günlüklerin satır aralarına sızan ve kendilerinin farkında olmadığı ama telekom, medya ve hatta sosyal medya alanlarında faaliyet gösteren ve bu mecralardan müşterileriyle iletişimde bulunan kurum ve kuruluşların çalışanların ve özellikle yöneticilerin farkında olması gereken bir kaç önemli husus var. Öğrencilerimin diyet günlüklerinden yaptığım aşağıdaki birkaç alıntı bu açıdan çok ilginç gözlemler içermekte."

"OTOBÜSÜN TEKERİ PATLADI SNAP BİLE ATAMIYORUM!"

İsmail Hoca, 'diyet günlükleri'ne yansıyan mesajlardan bazılarını şöyle sıralıyor:

* “Anlatacaklarım var ama insanların SMSi yok! Dönüş alamıyorum. Whatsapp is my baby <3“ (Şeyda)

* “Otobanda otobüsün tekeri patladı ve Snap bile atamıyorum. Hayatımda ilk defa otostop çektim ve bunu twit atmak istedim ama atamadım. Fazla zormuş böyle gerçekten. En önemlisi şu an şunu anladım ki inanılmaz bir kolaylık sağlıyor şu sosyal medya denen şey. Mesela Twitter’dan gündemi takip etme olanağım varken şimdi tek tek gazetelere girmek zorunda kalıyorum.” (Duygu)

* “Haber sitelerine bakacak kadar sosyal medyasız kaldım. Yaklaşık bir saattir Hürriyet, Habertürk, Posta geziyorum. Bu haber siteleri kendini biraz geliştirip, çağa ayak uydursalar fena olmaz aslında. Hiç biri bir Twitter değil.” (Elif)

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ÜTOPYASI MAHALLE BASKISINA DÖNDÜ

Polat'ın Türkiye ölçeğinde sosyal medya kullanımına ilişkin olarak kuşatıcı bir analiziyle söyleşimizi noktalayalım:

"İkibinli yılların ortasından itibaren hayatımıza girmeye başlayan sosyal medya onu ilk dönemlerinde keşfedenler için ağırlıkla sosyal ve ticari bir fırsat alanıydı. Burada ilişki kuran, iletişimde bulunan, paylaşım yapan çoğu birey, topluluk ve kurum için hızlı bir büyüme alanı idi. Ancak zamanla sosyal medyanın geniş kitleler tarafından kullanılmaya başlanması ve giderek artan kutuplaşma yüzünden, bu alan için hayal edilen 'ifade özgürlüğünün zirvesi' ütopyası giderek bir mahalle baskısı kabusuna dönüştürdü. Birey ve kurumlar, takipçiler tarafından tavır alma baskısına maruz kalınca ister istemez bir kutuplaşma ortamının içine sürüklenme seçeneksizliği ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu nedenle sosyal medyanın eski serbest dolaşım havasından uzaklaşarak insanların kendi iradelerinin dışında noktalara sürüklendiği renksiz bir havaya büründüğü de bir gerçek."

Akşam - Mehmet Şimşek

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.