Hâlıkın vücuduna, bütün mevcudat, bütün zerratıyla delâlet ediyor

Hâlıkın vücuduna, bütün mevcudat, bütün zerratıyla delâlet ediyor

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Ve keza, senin vücudunun zuhur ve vuzuhça Hâlıkın vücuduna nisbeti, Hâlıkın vücuduna delâlet edenlerin nisbeti gibidir. Çünkü, sen, bir vecihle kendi vücuduna delâlet ediyorsun. Amma Hâlıkın vücuduna, bütün mevcudat, bütün zerratıyla delâlet ediyor. Öyleyse, onun vücudu senin vücudundan âlemin zerratı adedince zuhur dereceleri vardır.

Ve keza, seni nefsini sevmeye sevk eden esbab:

1. Bütün lezzetlerin mahzeni nefistir.

2. Vücudun merkezi ve menfaatin madeni nefistir.

3. İnsana en karib (yakın) nefistir" diyorsun. Pekâlâ. Fakat, o fâni lezzetlere mukabil, lezâiz-i bâkiyeyi veren Hâlıkı daha ziyade ubudiyetle sevmek lâzım değil midir? Nefis vücuda merkez olduğundan muhabbete lâyık ise, o vücudu icad eden ve o vücudun kayyûmu olan Hâlık, daha fazla muhabbete, ubudiyete müstehak olmaz mı? Nefsin maden-i menfaat ve en yakın olduğu sebeb-i muhabbet olursa, bütün hayırlar, rızıklar elinde bulunan ve o nefsi yaratan Nâfi', Bâki ve daha karib olan, daha ziyade muhabbete lâyık değil midir? Binaenaleyh, bütün mevcudata inkısam eden muhabbetleri cem ve muhabbetinle beraber mahbub-u hakikî olan Fâtır-ı Hâkîme ihdâ etmek lâzımdır.

Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye