Haccın hikmetlerinden Tevhid-i Efkar

Bediüzzaman, haccın hikmetlerinden tearüfün neticesinde “Tevhid-i efkar”/fikir birliği oluşacağını ifade eder. Tearüfü olmayanların, bilişmeyenlerin, karşılıklı tanışma ve müzakere zeminine girmeyenlerin tevhid-i efkarı/fikir birliği ne kadar sağlıklı olur?

Buradan hareketle, fikir birliği için öncelikle tearüf/bilişmek şart. Haccın hikmetleri içinde iki temel ve onları besleyen dört ana madde daha var ki, bütün bunların mütemmim oluşları tam bir ahenk ve mükemmellik unsurlarıdır.

1-Tearüf+tevhid-i efkar = Siyaset-i aliye-i islamiye,
2-Teavün+teşrik-i mesasi = Maslahat-ı vasıai içtimaiye.

Yukarıda formülüze ettiğimiz bu tablo gerçekleştiği vakit, gerçekleşene kadar cehdine çalıştığımız zaman, bu yolda mesafe almaya, düşünmeye ve tefekkür sistemimizi ona göre yapılandırmaya çalışıp, uhuvvet-i islamiyeyi tesis ettiğimizde, İslam Birliğinin kilometre taşları fark edilecektir.

Her mümin kendi nefsinden başlayıp çevresine ve ailesine bu metotla bakıp, hayat tarzını bu esaslara göre şekillendirmesi halinde, imanlı bir hürriyetin, istişarenin, ehliyetin, birliğin ve beşeriyetin çok güzel örneklerini ve başarılarını müşahede edeceğiz.

Fikir birliği/tevhid-i efkar, öncelikle tevhid-i kulübü/kalblerin birliğini ister. Akılların birliği/ortak akıl da bu menfezlerden beslenir.

Fikir birliği, akıl ortaklığı ve istişari kalitenin ahlaki zemindeki ihlas ve muaveneti ise, kalplerin birliği ise İmanın ve muhabbetin/muhabbetullahın tezahürüdür. Aklın ve kalbin imtizacını sağlamak ise, Risale-i Nurun temel fonksiyonlarından birisidir.

Akılların imtizacı, birbiriyle mezc olmayı gerektirir. Maksat birliği, bunun temini için doğru bir  başlangıçtır.
Fikir birliği, istişari aklın/ahlakın/niyetin/ihlasın bir yansıması olduğunda, inkişaf ve inşirah kapılarını açar. Hürriyet ikliminin olduğu yerde fikir birliği semeredar olur. Verimli olur. Karşılıklı müzakere ve telahuk-u efkar zeminini hazırlar.

Fikir birliği, tearüfün kalitesiyle, idrak seviyesiyle direk alakadardır. Muvaffakiyet, ölçülü olma ve sistematik sonuç alma fikir birliğinin neticeleridir.

Fikir birliği, birbirine tabi olmaktan, birbirine katlanmaktan, takım halinde aynı şeyi tekrarlamaktan, sadece otoritenin tesis ettiği görüş kalıbında muhakemeyi yok saymaktan ayrıdır.

Fikir Birliği, ana maksadın etrafında bütünlük, ara maksat ve hedeflerde farklılık esaslı güçlü bir irade bildirimidir. Mota mot aynı düşünmek değildir. Şahıs hakimiyetinde sağlanan birlik, fikri değil zati olur, zihni değil şahsi olur. İlkelere göre değil, pratiklere göre olur. Böyle olunca da, her zaman değişken, konjonktürel ve pozisyonuna göre tevil yapılan bir ortamın/kişilerin meydana getirdikleri birlik, fikir birliği değil, daha çok bir kamplaşma veya şahıs merkezli daralmadır.

Bu iki açılımın ucu aynı yere varmaz. Biri keyfiliğe götüren, istibdat altında vücudunu ve hakimiyetini yaşatan, buna göre korku ve vehim vererek etrafında birlik sağlayan bir yaklaşım, diğeri ise farklılıkların buluşması, ”müsademe-i efkardan barika-i hakikat  çıkar” prensibiyle çalışan ve ortak maksat etrafında birliği sağlarken, dirliği bu yapıya göre tesis eden bir yaklaşımdır.
Biri ferdidir, diğeri kurumsal.
Biri tecrübe ile sınırlar, diğeri bilim esaslı tecrübeyi dikkate alır.

Fikir birliği, fikri güçlü insanların başarması gereken bir sorumluluktur.
Tevhid-i efkar, ittihadın akla teslim edilen tanımlı beraberliğidir. Esasta ittihad, tevhid esaslı olup emr-i ilahide ittihad, sair konularda ise anlaşılabilen sınırlarda veya konu bazlı, projeli veya grup disiplini içinde ittifak alanlarını belirlemek, tevhidin neticesi olan birliğin fikri düzeyini ortaya çıkarır.
İttihad, bütünü gören, esastan giden, ehem-mühim farkını idrak eden ve Cadde-i Kübrayı baz alan bir çizgidir. Umumi ve kapsayıcı olan ittihaddır. O şemsiye altında sınırlı ve hedefli olan ise ittifaktır.
Fikri ittihad ile fikri ittifak farkı, kıyas kabul etmeyen ve ayrılık ile gayrılığı birbirinde ayıran iki yaklaşımı kavramamızı sağlar.

Fikren yaşamak, fikirlerin ortaklığına açık olduğu nispette fikir birliğini doğuracak sürece ve gidişe açık olmak  demektir. Fikir birliği, tevhid akidesinin ve dört temel belirleyici olan ayet, hadis, icmaı ümmet ve kıyas-ı fukaha ekseninde şer’i delillerin/ emirlerin dışında ortaklığın gerektirdiği bir buluşma ve vasat halidir. Şahsi idealize veya şahsi disiplin sınırlarına çekilecek, fikri sınırlayacak veya kayıt koyucu bir beraberlik, belirleyicilik hali, fikir erbabını bir arada tutmaya uygun değildir.

Fikir birliği, külli iradeye bağlı ortak irade teşkilinde, cüzi iradenin en aktif, eşit ve beraberce fikri mahsulata dahil olma ve ortaklığın genel kabul ve sürdürülebilirlik aşamalarına hissedar olma hakkıdır.

Bediüzzaman, birlik kavramlarına özel önem atfeder. Kesrette boğmayan, tevhid etrafında Allah için yaşamaya, geniş bir alanda tercihli düşünmeye sevk eder. ”Müzakere, telahuk-u efkar, meşveret, kabiliyetlerin dili, tebeddül, teceddüt, tahavvül, temeddün, akıl, kalp, fen ve sanat” kavramları  birbiriyle ilişkilendirilmesi gereken ve hürriyet  ikliminde  fikri hasılatı arttıran konular ve başlıklardır.

“İttihad cehl ile olmaz” prensibi, fikri birliğin dayanağı olarak tearüfü/bilişmeyi esas almamızı destekleyen bir yaklaşımdır.
İttihad, fikirle olur. İlkelerle olur. Ortak değerler/amaçlar/davalar için olmazsa olmazdır.
İttihad; birden fazla şahsın, kendisi dışında başkalarıyla yeni bir başlangıç, mukavele ve anlaşma yapma iradesidir.

Bu satırları Hacda yazmanın saikiyle, bayramın birinci günü belki okuyabileceksiniz.
Önceki gün, yani arafe günü Arafat'ta yaşadığımız marifet ve tearüf/bilişmek, Müzdelife’de Meş’aril Haram, yani şuurlanmaya dönüştü. Şuurlanma, fikir birliğini netice verecek en önemli sermayedir.
Burada, bir noktayı, Müzdelife’de fark etmemi sağlayan Rabbime şükrederek müzakerenize açmak istiyorum:

Müzdelife, Tevhid-i Efkar için şuurlanma veren Haccın mekanlarından biridir. Resullullah’ın (asm) bayram günü sabah namazını orada kılıp Mina’ya hareket ettiği, Arafat’la Mina arası bir dinlenme mahallidir. Dinlenirken şuurlanmak ve şuurları birleştirecek fikir birliklerine kapı açmak, Haccın hikmetlerinden ikincisini de idrak etmemizi sağlayacaktır.

Ayette geçen, “Arafat'tan Mina'ya boşaltan bir safha”, aynı zamanda meşaril haramdır.
Meşar’il haram, haram bölgesinin sınırlarıdır. Burada, “Güç toplama” söz konusudur. Dinlenirken, Allah’ı zikretmek, şuurlanmak, maddi ve manevi güçlenme, şeytana mukabele, onu taşlamaya hazırlanmak safhasıdır.

Fikren güçlenmenin en manidar hali, fikir birliğini/tevhid-i efkarı tesis edecek takviye sistemini kurup, şeytanın, onun şahs-ı manevisinin üstüne yürümektir.  
Müzdelife’de şuurlanıp, fikir birliğini tesis edenlerin Mina’da şeytana nefret ve gayz, imana muhabbet ve sebat sağlayacakları bir sonraki safha başlıyor. Yani Bediüzzaman’ın tespitiyle, ”Siyaset-i Aliye-i İslamiye” safhasına geçeceğiz.

Bu vesileyle, ittihadın en iyi yaşandığı, kalplerde mukim olan haliyle muhabbete vesile olduğu, nefsin kesildiği, kurbanın hakka adanma olduğu, şuurun İslam dünyasına maya, ahlakın haya olduğu ve insanlığın şefkat peygamberi ile huzur bulduğu bir dünya temennisiyle, bütün okuyucularımızın, ülkemizin ve İslam aleminin Kurban Bayramını tebrik ederiz.

Bayramın merkezi Mekke-i Mükerreme’den muhabbet dolusu selam ve dualarla. 

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.